Ülkenin yakın geçmişine farklı açılardan yaklaşınca, ortaya enteresan gözlemler çıkıveriyor.
Mesela şu anda Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Derviş Eroğlu’nun ‘ülke yönetimi’ anlayışı gerçekten çok ilginç…
Yıllarca bakanlık, Başbakanlık, parti başkanlığı yapan Eroğlu’nun ‘yoğurt yeme’ biçimini en iyi hangi sözcükler özetleyebilir?
Tabii ki şunlar:
Bir usta, bir memleket!
Eskiden bu sıfat rahmetli Rauf Denktaş için söylenirdi. Yaygın inanış odur ki Eroğlu siyasette ne öğrendiyse Denktaş’tan öğrendi!
Dolayısıyla şimdi ‘ustası gibi’ davranıyor olması sürpriz değil…
**
Kıbrıs’a dönüp gazeteciliğe başladığım 1992 yılından bu yana yakından izlediğim siyasi yaşamda Derviş Eroğlu hep hırsı ve kavgalarıyla gündem oldu.
Siyasette daima ‘daha yukarısı’nı talep etmek belki siyasetin kimyasında var. Eroğlu’nda olması da doğal…
Buraya kadarı doğal, ancak Derviş Eroğlu’nun siyasi yaşamında bu hırsa bağlı bir ‘tek adam’ mantığı ve ‘uyumlu çalışamama’ var.
Bunu birçok örnekte görebiliyoruz.
Rauf Denktaş Cumhurbaşkanı, Eroğlu Başbakan iken Saray ile hükümet arasında daima ‘kara kedi’ vardı!
Eroğlu Denktaş’ı ‘hükümetin işlerine karışmak’la suçlar, Denktaş ise Eroğlu’nu ‘kendisini dinlememek, kale almamak’la eleştirirdi.
Kim ne kadar haklı, kim ne kadar haksızdı ayrı tartışma konusu…
Ancak aynı siyasi gelenekten gelmelerine, Kıbrıs sorunu ve Türkiye’yle ilişkiler başta olmak üzere hemen her konuda aynı fikre sahip olmalarına rağmen Denktaş ile Eroğlu ‘uyumsuz’du. Aylarca ‘haftalık görüşme’ dahi yapmadıkları çok dönemler oldu.
Devletin tepesinde ‘küslük’ modası sanırım Denktaş-Eroğlu ile başladı.
**
Bu ‘uyumsuzluk’ Eroğlu’nun sonraki dönemlerinde de var.
İrsen Küçük’ün Başbakanlık dönemi mesela… İlk birkaç ay hariç, Eroğlu ile Küçük neredeyse aynı fotoğraf karesinde bile yer almadılar.
Tıpkı Denktaş-Eroğlu dönemindeki gibi Eroğlu-Küçük de devlet işleri için bile bir araya gelmekten imtina ettiler, haftalık olağan görüşmeleri bile yapmadılar.
Aynı dönemin bir başka ilginç ‘küslük’ hikayesi Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün arasında yaşandı.
Zamanında UBP’yi ‘emaneten’ de olsa teslim ettiği, başına geçirdiği ve 2009’da kendisi Başbakan olduğunda Dışişleri Bakanı atadığı Özgürgün ile gün geldi ipleri kopardı Eroğlu…
Kıbrıs sorununda sürekli birlikte çalışması gereken makamlar birbirine küs davrandı, Cumhurbaşkanı Dışişleri Bakanı’nı birçok temastan dışladı.
**
Cumhurbaşkanı Eroğlu şimdiki hükümete de aynı şekilde davranıyor.
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile zaman zaman görüştükleri basına yansıyor, ancak içerik bakımından bu buluşmaların verimliliği su götürür.
Başta Polis Genel Müdürlüğü ve Kamu Hizmetleri Komisyonu üyeliği olmak üzere Eroğlu hükümetin kimi adımlarını bloke etti.
Diğer yandan birkaç ay önce yaptığı ABD ziyareti öncesi Başbakan’ın “Bu ziyaretten bilgimiz yok” sözlerinin mürekkebi henüz kurumuş değil.
Hele Dışişleri Bakanı Özdil Nami’ye uyguladığı ‘izolasyon’ hiç anlaşılır ve kabul edilebilir değil!..
‘Ortak açıklama’ konusunda inisiyatif alan Özdil Nami, o gün bugündür Saray tarafından adeta ‘kara liste’ye konuldu. Hiçbir konuda görüşü alınmıyor, hiçbir görüşmeye davet edilmiyor.
Eroğlu her daim yaptığı gibi Kıbrıs konusunda da ‘bir usta bir memleket’ edasıyla hareket ediyor.
Geçmişten bugüne yaşananlar bunun ‘sürpriz’ olmadığını gösteriyor.
Ne ki, devletin tepesindeki ‘küslük’ modasının faturasını toplum ödemeye devam ediyor.