Eroğlu orta yerde kaldı

Sami Özuslu

 

Önce Rum basınına yansıdı haber, sonra Türkiye’de Hürriyet’te yayımlandı, dün de bizim basın kullandı.
Meğer Ankara, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘doğrudan’ öneriler sunuyormuş da haberimiz yok!
‘Doğrudan’ derken, ‘bizimkiler’ aracılığıyla değil, ‘başkaları’ aracılığıyla manasında…
Kim bu ‘aracı’?
Amerika Birleşik Devletleri…
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Koenig eliyle Anastasiadis’e Türkiye’nin görüşleri iletilmiş.
Anlaşılan o ki TC Dışişleri Bakanlığı Lefkoşa’daki Büyükelçi Halil İbrahim Akça’yı talimatlandırmış, o da Ankara’dan gelen ‘resmi’ önerileri Koenig’e iletmiş.
Amerikalı diplomat da gitmiş Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nın Sarayı’na, Nikos Anastasiadis’e vermiş.
Anastasiadis bu bilgiyi Ulusal Konsey’de parti liderlerine açıkladıktan sonra basına sızmış.

**

Ne Ankara, ne Lefkoşa, ne de Washington’dan yalanlama gelmediği için ‘doğru’ kabul edilebilecek bu girişim çok önemlidir.
Hem de birkaç açıdan…
Birincisi, Türkiye Kıbrıs’ta ‘tek egemenlik’ istemeyen Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu by-pass etmiştir.
İkincisi, Ankara bu ‘direkt temas’ ile Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini ‘normalleştirme’ yönünde açılım yapabileceği sinyali vermiştir.
Üçüncüsü, ‘tek egemenlik’ ve ‘garantörlük’ konusunda diğer garantörlerle değil, Kıbrıs’taki taraflardan biriyle müzakere etmesi, Ankara bakımından yeni bir durumdur.
Dördüncüsü, Kıbrıs’ta müzakerelerin başlayamamasının faturası, bu girişimler bizzat Ankara tarafından Eroğlu’na kesilmiştir.
Beşincisi, Türkiye gerek BM’ye, gerekse AB’ye “Siz Eroğlu’nun katı tutumuma bakmayın, biz Talat’ın bıraktığı yerdeyiz” mesajı vermiştir.

**

Nikos Anastasiadis göreve gelmezden önce Eroğlu rahattı. Zira Hristofyas’ın seçime giremeyecek duruma gelmesiyle oyun rölantiye alınmıştı.
Ancak DİSİ’nin adayı seçildikten sonra işler değişti. Eroğlu’nun hala kredisi olmakla birlikte, Anastasiadis’in manevraları ile bu kısa sürede tükendi.
Eroğlu bir yerde yanlış yapıyordu.
2010’da göreve geldiği vakit “Talat’ın bıraktığı yerden devam edeceğim” diye BM Genel Sekreteri’ne yazdığı mektubun hilafına tavırlar sergilemesi, metinlere tam tersi, ‘ayrı egemenlik’ içeren ifadeler koyması müzakere sürecinin başlayamamasına sebebiyet verdi.
Oysa Eroğlu’nun okuyamadığı önemli bir süreç işliyordu: ‘Akdeniz’deki enerji kaynaklarının nasıl kullanılacağı’ sorusu acilen cevap bekliyordu.
Ankara gazı Batı’ya Anadolu topraklarından ulaştırmak istiyor, hatta bunun için “Kıbrıs sorunu çözülmeden bile adım atabileceği, Kıbrıslı Türklere de kendi cebinden ‘pay’ verebileceği” noktasına kadar gerileyebiliyordu.

**

ABD Büyükelçisi Koenig’in TC adına Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ilettiği resmi öneriler, Kıbrıslı Türklerin bu müzakerelerde pozisyonlarını yitirme tehlikesi içermiyor mu?
Kesinlikle içeriyor!
Ve bunun müsebbibi de Ankara değil, Silihtar’dır.
Cumhurbaşkanı Eroğlu ‘oynamak istemeyen gelin’ gibi sürekli “Yerim dar, yenim dar” dedikçe, doğa boşlukları doldurdu.
Downer’in Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporla önemli bir mesaj alan ‘çözümsüzlük siyaseti’ne bu sefer umulmadık bir yerden, Ankara’dan ciddi bir darbe geldi.
Yazının başlığını “Eroğlu orta yerde kaldı” diye yazdım, ama şöyle de olabilirdi:
“Eroğlu devre dışı kaldı!”