2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, katıldığı bir televizyon programında çeşitli konuları değerlendirdi.
Kıbrıs sorununda yaşanan sürecin heyecan yaratma nedeninin sorulması üzerine Talat, kendi gözlemine göre gerçekten büyük bir umut doğduğunu ve kısa sürede sorunun çözülüp referanduma gidileceği gibi bir hava yaratıldığını belirtti ve başarısızlık halinde hayal kırıklıklarının yaşanabileceğini söyledi. Talat, “Bu nedenle, umutlu olalım, süreci destekleyelim, ancak her şey oldu bitti havasına girip yeni bir hayal kırıklığı yaşamayalım, telafisi zor olur”, diye konuştu.
SİYASİ İRADEYE DİKKAT
Talat, çözüm için bazı bileşenlerin bir araya gelmesi yanı sıra,gerekli bazı bileşenlerin ise henüz yerinde olmadığını söyledi ve siyasi iradeyi işaret etti.
Talat, ortak metnin hazırlanma sürecini anlatarak, bunun çok uzun bir zaman aldığını hatırlattı. Talat, liderlerin değil, çözümün desteklenmesi gerektiğini,bu bağlamda siyasi irade eksikliğine göz kulak olunmasının şart olduğunu kaydetti.
1960 KOŞULLARI VE BUGÜN
1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulması koşullarının tekrarlanma ihtimali olup olmadığı sorusu üzerine Talat, o koşullarda Kıbrıslı Türklerin ve hatta Rumların iki toplum olarak iradelerinin tanınmadığını ifade ederek, ne referandum yapıldığını ne de herhangi bir politik duruşun dikkate alındığını hatırlattı.
Ancak, şimdiki şartların bambaşka olduğunu söyleyen Talat, Annan Planı için ayrı referandumlar yapıldığını dikkate getirdi ve bütün bileşenlerin birbirine uymaması nedeniyle çözüme ulaşılamadığını söyledi.
Talat, çözüm sürecinde en önemli bileşenin Kıbrıs Türk tarafının iradesi olduğunu, çünkü çözümü sürükleyecek tarafın Kıbrıs Türk tarafı olduğunu belirtti. Talat, hakemliğin dışlandığı şartlarda bunun daha da önemli bir husus olarak öne çıktığını söyledi.
Ortada henüz bir anlaşma metni olmadığını hatırlatan Talat, metinleri de hazırlayacak olanın taraflar olduğunu, bu nedenle sürükleyiciliğin ve iki tarafın da siyasi iradesinin şart olduğunu anlattı.
ÇAPRAZ GÖRÜŞMELER
Çapraz görüşmelerin sorulması üzerine Talat, bu görüşmelerin önemli ve yararlı olduğunu belirterek, söz konusu görüşmelerin daha ziyade sembolik anlamda olduğunu ve bir çeşit güven yaratıcı önlem şeklinde değerlendirilebileceğini belirtti.
Yunanistan’ın bugüne kadar Kıbrıs Türkleri ile temas kurmadığına dikkat çeken Talat, şimdi bu tutumun değişebileceğini kaydetti.
Aynı şekilde Türkiye’nin de Rum tarafını resmi düzeyde kabul etmediğini, bu görüşmelerle bunun da giderildiğini anlatan Talat, benzer çalışmalara devam edilmesi gerektiğini, hatta düzeyin yükseltilerek siyasi alana da çıkarılması gerektiğini söyledi.
BASKICI YÖNETİM VE ÖNLEMLER
Tarihsel olarak Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanlığının sivil toplum örgütleri üzerindeki baskıcı tutumuna işaret eden Talat, bu nedenle genellikle sivil toplum düzeyinde yapılan uluslararası temasların başarısızlıkla sonuçlandığını anlattı.
Güven yaratıcı önlemlerin esasen başlangıçta sivil toplumda olabileceğini belirten Talat, Maraş gibi konuların güven yaratmakla ilişkisinin son derece sınırlı olduğunu, hatta her şey yolunda gitmezse müzakereleri geciktirme yanı sıra havayı bulandırma ihtimali bile bulunduğunu söyledi. Talat, güven yaratıcı önlemlerin iki toplum arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi demek olduğunu hatırlattı.
EROĞLU UYUTUYOR
Eroğlu’nun vizyonunun herkes tarafından olduğu gibi hükümet tarafından da bilindiğini söyleyen Talat, Hükümetin Cumhurbaşkanını etkilemek istediğini ve bunun da son derece meşru olduğunu, Eroğlu’nun ise her zaman yaptığı gibi bu talepleri uyuttuğuna dikkat çekti. Talat, “Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ile halkın seçtiği hükümet karşı karşıya değil, yan yana olmalı”, dedi.
KIBRISLI TÜRKLER HAZIR
Çözümden sonra Kıbrıslı Türklerin ruhen AB koşullarına hazır olup olmadığının sorulması üzerine 2. Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıslı Türlerin buna hazır olduğunu söyledi. Talat, “çözüm demek, uluslararası hukuk demek”,diyerek uluslararası hukukun içine girildiğinde AB hukuku içine de girilmiş olacağını anlattı. Bu çerçevede yaşam tarzının da değişeceğini söyleyen Talat, Kıbrıslı Türklerin fikren hazır olduğunu belirtti