Cumhurbaşkanlığı seçimi ile bağlantılı görüş ifade edilmeye başlandı.
Ama kanıma göre en çirkini, desteklediği adayı açıktan ifade etmeden, diğer bir aday ya da adaylar üzerinden, insanın desteklediği adayı ifade etmesidir.
Yani kötü olan, açıktan desteklediği adayı söylememesi, ama bir başkasını kötüleyerek, onun üzerinden, kendi desteklediği adaya yol açmaya çalışmasıdır.
Bunu da daha ziyade kendini sol veya demokrat olarak tanımlayan veya sözde tarafsızlık adı altında bunu yapanlarda bunu görmekteyiz.
Yanlış anlaşılmasın, bundan özellikle sol veya demokrat olarak desteklediği adayın, ya bir görüşünü veya tutumunu, inandığı değerler temelinde , daha güçlü ve ilkeli kılmak için yapılan eleştirileri kast etmiyorum.
Bu son derece anlaşılır ve yararlı bir iştir.
Benim üstünde durduğum konu, gerçekte, Sayın Derviş Eroğlu'nu destekleyen, ama bunu açıktan yapmak yerine, yazısı, duruşu, söylemi ile rakibi gördüğü aday veya adaylar ile siyasi görüşleri karalayarak bu desteği yapmaya çalışanlaradır.
Hakları değil mi Derviş Eroğlu'nu desteklemek? Evet hakları.
Ama o kadar utanılacak bir şey mi, açıktan Sayın Eroğlu'nu desteklemek?
Eğer, gerçekten bu ayıpsa ve açıktan yapılamayacak bir işse, o zaman, bunu yapanlar başka niyetlerle bunu yapmaktadırlar. Üstelikte destekledikleri adaya karşı da yaptıkları ayıptır.
Yarın, ona hangi yüzle bakacaklardır? Üstelik bu iş onların da "gradosunu"bozar.
Değiştirmeye Tepki
Bakın, Sayın Sibel Siber'in kampanyasının vurgusu olan bir ifadeye dönük olarak Sayın Eroğlu bir açıklama yaptı.
Ne idi Sibel Siber'in vurgusu?
"Bazı şeyleri değiştirmek lazımdır"
Buna Sayın Eroğlu cevap verdi. Dedi ki "sanki iktidarda olan CTPBG değilmiş gibi değişimden söz ediyor. Hadi yapsın da görelim dedi"
Şimdi bu sözü söyledi ya, bir baktım makaleler yazılmaya başlandı. Sibel Siber'in bu ifadesine dönük Eroğlu'nun yaptığı söylem temelinde.
Üstelik, bunu da sol ve demokratlık adı altında, en geniş demokratik kamuoyuna dönük seslendirmeye çalıştı bazıları. Eroğlu'na soldan selam sallamak gibi bir tavırdı bu.
Üstelik bunu da en geniş kitleleri, Sibel Siber'in ve kampanyasının ahmak yerine koyduğu vurgusu ile...
Şimdi kim kimi ahmak yerine koymaktadır? Bir bakalım.
Cumhurbaşkanı olur olmaz, Amme Hizmeti Komisyonuna atadığı iki üye de sahte imza meselesi ile ilgili mahkum olup hapse girmedi mi?
Bunu niye saklıyor bu efendiler?
Kamu yönetimi ile ilgili en önemli bu kuruma dönük yaptığı atama, böylesi bir durumla malul olan bir sorumludan söz ediyoruz.
Şimdi de yeniden aday olan birinin, böylesi bir uygulamasını eleştirme ve bunu değiştirme gibi bir demokratik ifade ve tavır ifade etmeyecek mi aday olan?
Kendi sorumluluğunda olan bir atamanın mahkeme kararı ile sahteciliğinin ortaya çıkması, tek başına o insanların sorunu mu?
Ne his etti acaba bu insanlar hapse girince Sayın Eroğlu?
Üstelik bu insanlara ben çok da ağır söz söylemek istemem.
Çünkü bu insanlar, yıllarca Sayın Eroğlu'nun en yakınında, onunla iktidar erkinin yönetiminde görev almış insanlardır.
Bunlar insani olarak maf oldular. Acı çektiler. Yalnız kendileri değil, bu küçük toplum da aileleri de acı çekti, manevi olarak yaşadıklarının ise tarifi imkansızdır.
Peki, sırf UBP Kurultayı’nda, sahte imza ile rakip olarak görülen, Sayın İrsen Küçük'ü maf etmek, onu itibarsızlaştırmak için, onun imzası ile sahte yazı hazırlayarak bunu halka dağıtmak, hangi vicdana ve demokratik değere sığardı?
Bunun tek sorumlusu olarak, bu iki kişi mahkum oldu. Alınlarına bir kara leke sürüldü.
Bu durum ortaya çıkınca nasıl his etti kendini Sayın Eroğlu?
“Masaya getirmedi”
Geçen gün Sayın Anastasiadis, Türkiye ve KKTC medyasına dönük basın toplantısı yaptı.
Bu basın toplantısında Sayın Anastasiadis açıkladı ve dedi ki "Sayın Eroğlu görüşme süreci içinde hidrokarbonlar konusunu masaya getirmedi".
Ama bu konuda halka bol bol söz söyledi.
Böylesi bir siyasi anlayışın değişmesi gerekmez mi? Bunun CTPBG'nin hükümette olması ile ne ilgisi var?
Bakın ne yazdım? Sayın Anastasiadis Türkiye ve KKTC medyasına dönük basın toplantısı yaptı dedim.
Peki Sayın Eroğlu dünya, güney, Yunanistan medyasına dönük ne yapıyor?
Yalnızca Sarayönü’ne dönük siyaset yapıyor. Oy ve seçim için.
Üstelikte Masada görüşülmeyen Toprak konusunu görüşülmüş gibi yaparak, uyduruk haritalar da çizdiriyor.
Bu siyasi anlayışın değişmesi ile ilgili bir görüşü, "partisi iktidarda, değiştirsin " diyerek, esas seçimin yapılacağı makam olan CB seçiminin görev alanlarına dönük eleştiri ve önerileri etkisiz kılmaya kimin hakkı var?
Eleştiriden öte, bunları gizlemeye kimin ne hakkı var?
Evet, CTP veya bir başka sol parti, eğer iktidarda ise, statükoya dönük, iktidardaki muhalefet de olmalıdır.
Sol adına Hükümet olmak demek, statükonun düşünsel ve kurumsal yanlarına dönük muhalefet olmak da demektir.
Eğer demokrasiden bahsedeceksiniz de, iktidarda, statükoya Muhalefet edenin, bunun için görüş, eleştiri ve önerilerini de sürekli olarak halkla paylaşması gerekir.
İkna ederek, hatta uzlaşarak, yol alması gerekir.
İktidardadır diye, güç bende deyip, yaptım oldu, derse, esas karşı olduğu dayatmacı baskıcı anlayışların benzeri olur.
Bunun için anlatacak ve söyleyecektir.
Evet, Sayın Eroğlu'nu desteklemek de insanların hakkıdır.
Ama dürüstlük bunu açıktan yapmaktan geçer.
Öyle, Sayın Sibel Siber'e laf atarak, onun değersizleştirmeye çalışarak, Sayın Eroğlu'nu desteklemek demokratlığa sığmaz.
Açıktan yapacaksın bunu.
Aynı şekilde eğer sözün varsa Sayın Akıncı'ya, Sayın Özersaya'a söyleyeceksin. İmalarla Sayın Eroğlu'nu örtülü ödenek gibi örtülü desteklemeyeceksin.
Görülmektedir ki Sayın Sibel Siber'e dönük yaygın karşı kampanya, örtülü ve açıktan, organize işler müdürlüğü, ince ayar şube başkanlıklarında artırılacaktır. Çünkü esas hangi noktanın rakip olduğunu görmüşlerdir.
Bu yüzden öfkelenmeden hareket etmek gerekir. Bunların ince ayarlı işleri sinir uçlarımızı tahrik etmemelidir.
Doğrunun, kampanyanın tüm bileşenleri ile birlikte halka götürülmesi gerekir.
Evet, kampanyanın bazı sözleri ve yanları ilerici, devrimci, demokrat insanlar tarafından da eleştirildi.
Eleştiri güç ve daha güzel olmaya katkı sağlar. Sağladı da. Bunu uygulayıcılar aldı. Öyle gördüm.
Bu kampanyanın etkisi, açıktan ve örtülü kalemlerin saldırıları ve çarpıtmalarından anlaşılmaktadır.
Yalnız yazalım, yüzüne sol ve demokrat görüntü vererek, Sayın Eroğlu’nu destekleyenler bir ilk değildir. Hep oldu.
İlk olan nedir bilirim isiniz? Bunun İLK kez, çok utanılarak ve gizlenerek yapılmasıdır.
Çünkü kolay değil, Amme Hizmeti Komisyonu’nda yaşananları savunmak. Çünkü kolay değil görüşme sürecindeki fiyaskoları örtmek.
Ortak Belge'yi bile "emrivaki altında imzaladım" sözünü kim savunabilir? Solcu mu milliyetçi mi?
E,o zaman ört gitsin. Saldır başkasına ki toz dumandan bunlar görülmesin.