Eroğlu’nun gönlündeki Başbakan

Sami Özuslu

Güvensizlik oylaması tartışmaları sırasında “Seçime İrsen Küçük hükümetiyle gidilecek” iddiasını ortaya koyan iki parti başkanı vardı.

Erken seçimin erkene alınmasına karşı çıkışlarının yaratacağı antipatiyi gizlemek için yüksek perdeden bu argümana sarılmışlardı.
Oysa hükümetin düşeceği belliydi.
Anayasa da, yasalar da, meclis iç tüzüğü de oradaydı ve Türkçe okuma yazması olan herkes, derin hukuk bilgisi olma gereği duymadan yazılanları anlayabilecek durumdaydı.
Nitekim ne oldu?
İşte dün itibarıyla İrsen Küçük hükümeti ‘tumba’ gitti!
Hani, nerede o engin öngörülü parti liderleri?
Bugün ne söylüyorlar?
**
İlla kamuoyuna yanlış bilgi verecek, doğruları söyleyenleri ‘orantısız imkan’ kullanarak eleştirecek, ötekileştireceksiniz!
Siyaset akşamdan sabaha tüketilen bir alan değil ki!..
Sürekliliği vardır.
Dünüyle, bugünüyle, yarınıyla ‘tutarlılık’ gerektirir.
Programıyla, kadrosuyla, söylem ve eylemiyle harmoni lazımdır.
Lider pozisyondakilerin bilgili, öngörülü olması gereklidir.
Yoksa siyaseti ‘günlük’ yapacaksanız, işte bu kadar yaparsınız.
Günün sonunda söylediklerinizin tam tersi yaşanır ve siz de orta yerde kalakalırsınız.
**
Güvensizlik önergesinin tartışıldığı günlerde “Ayın ilk haftası gündemde yeni hükümetin kurulması üst sırada olacak” diye yazdım, televizyonda bunu söyledim diye beni mecliste, basında topa tutanlaradır sözüm!..
İşte, hükümet düştü.
Sizin söyledikleriniz gerçekleşmedi.
Şimdi gündemde ‘geçici Başbakan ve hükümet’ var.
İrsen Bey koltuğu bugün devredecek ve top Cumhurbaşkanı’na geçecek.
Gerçi seçimin 29 Eylül’e kalmasını isteyenlerin hedefi ‘daha uzun süreli bir hükümet’te yer almaktı, ama olmadı!
CTP bunu gördü ve oyunu bozdu.
Yoksa ‘uzun süreli geçiş hükümeti’ senaryoları hazırdı.
Şimdi onlardan ‘kısa versiyon’ çıkarma çalışması yapılacak.
**
Cumhurbaşkanı’nın, UBP’den kopan 8 vekilin ve de Serdar Denktaş’ın ‘uzun versiyon’dan kırpılması muhtemel ‘geçiş hükümeti’ filminde seçim sonrasıyla ilgili hazırlıkların izlerini göreceğiz diye tahmin ediyorum.
Bunun adı ‘Küçüksüz UBP-DP ittifakı’dır.
Ancak bunun ön koşulu UBP’nin seçimde ‘üçüncü parti’ çıkması ya da yüzde 20’lerin altına inmesidir.
Sandıktan bu sonuç çıkarsa İrsen Bey’i ‘yeme operasyonu’ hız kazanacak.
İşte bu operasyonun ‘kısa versiyonu’ ışığında muhtemel ‘geçiş hükümeti’nin hala Serdar Denktaş tarafından kurulabileceği iddiasındayım.
Serdar Bey her nedense buna çok kızmış ve reddetmişti, ama en azından Eroğlu’nun gönlünden geçen ilk ismin kendisi olduğunu sanıyorum.
Zira Eroğlu’nun DP’ye ve Serdar Denktaş’a hiç bu kadar ihtiyacı olmamıştı!
Eğer ‘uzun süreli geçiş hükümeti’ olsaydı bu ihtimal çok daha güç kazanacaktı, ancak şimdi de denenmesi muhtemel...
Serdar Denktaş Başbakanlığında, Ahmet Kaşif’li kanattan, UBP’li bazı bürokrat ve teknokratlardan ve TDP’lilerden oluşan bir ‘geçiş hükümeti’, 2015’te UBP’nin adayı olabilme şansını geri kazanmak isteyen Eroğlu için çok iyi bir ‘ittifak’ olur.
Bu ‘geçiş hükümeti’ öyle basit mesele değil bence...