CTP-BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, 22 Ocak zirvesi öncesinde yaptığı açıklamada 2012’de çözüm olmaması durumunda yeni anayasa yeni yasalarla yola devam edileceğini, devletin adının bile değişebileceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun sözlerini değerlendirdi…
“Görüşmelere yönelik olumsuz bir gelişme”
Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel başkanı Özkan Yorgancıoğlu, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, 2012’de çözüm olmaması durumunda yeni anayasa yeni yasalarla yola devam edileceğini, devletin adının bile değişebileceğini kaydederek, isim değişikliğine gidilirse devletin adının, “Kuzey Kıbrıs Türk Devleti“ veya “Kıbrıs Türk Devleti” olabileceği açıklamalarını “görüşmelere yönelik olumsuz bir gelişme” olarak yorumladı.
CTP-BG Genel Başkanı Yorgancıoğlu, zirve öncesinde gerek Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, gerekse Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofias’ın en önemli görevlerinin zirvenin olumlu bir şekilde sonuçlanması için tüm çabalarını ortaya koymak olması gerektiğini vurguladı.
Son zamanlarda gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse bazı çevreler tarafından “Kıbrıs Türk devleti” senaryolarının çizilmeye başlandığına işaret eden Yorgancıoğlu, “esas olan zirveye gidilirken Kıbrıs sorununun çözümü için mümkün olan tüm senaryoların hazırlanmasıdır. Ayrı bir Kıbrıs Türk devleti ilanının, daha önce de denendiği gibi, dünyada olumlu yansıması olmadığını gördük” diye konuşan CTP-BG Genel Başkanı, ayrı devlet oluşturmaya yönelik hareketlerin bu kez de uluslar arası camia tarafından kabul görmeyeceğinin altını çizdi. Böylesi bir adımın Kıbrıs Türk tarafının yeniden çözüm istemeyen taraf olarak algılanmasına yol açacağına ve uluslar arası camia tarafından ötekileştirileceğine işaret eden Yorgancıoğlu, dünyayla entegre olmayı politik hedef olarak koyan Kıbrıs Türk halkının çözüm yönünde hareket ederek hem kendinin hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin AB bütünleşmesini sağlamanın en mantıklı yol olduğunu vurguladı.
Yorgancıoğlu, Kıbrıslı Türklerin göstermelik anlamda değil, gerçek anlamda çözümü taraf olarak davranıp bunun paralelinde politika üretmeleri gerekliliğinin de önemine işaret ederek şunları söyledi:
“Kıbrıs Türk halkının görevi Kıbrıs sorununun çözümünü isteyen taraf olarak politika üretmektir ve bizim bunu ortaya çıkaracak pozitif öneriler yapmamız gerekir. Yeni devlet kurmakla yeni ve olumlu sonuç elde etmek mümkün olmaz. Sürekli yeni devlet kurarak kazançlı olmak mümkün değil. O devletin demokrasisi insan hakları gelişmez uluslar arası ilişkileri geliştirilemezse olumlu sonuç elde edilemez.
Bu politikaların Kıbrıslı Türkleri zora soktuğunu biliyoruz. Dolaysıyla Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik alternatif öneriler getirilmelidir. Aksi halde hem Kıbrıs Türkleri hem Türkiye, bu politikadan zarara görecektir”.