Eroğlu’yla yattık gece...
‘Züğürt çenesi yoran’ mal varlığı muhabbeti sonrasında sabah Siber’le uyandık.
Seçime artık 3 gün kaldı ve hepimizi bezdiren bu ‘yorgunluk’ en fazla bir hafta daha ileriye atacak.
***
Eroğlu’nun ‘bitkin’ görüntüsünün aksine, Sibel Siber sabah kahvaltısında son derece ‘dinç’ karşıladı gazetecileri....
Hiçbir ‘metin’ katkısına başvurmadan, medyanın gözlerinin içine bakarak konuştu.
Eroğlu’nu ‘Cumhurbaşkanı’ olarak eleştirdi ancak ‘adayalar’a yönelik söz söylemedi.
Sosyal medyada, özellikle sempatizanların karşılıklı kimi ‘sataşmalar’ından mutlu olmadığını, üzüldüğünü anlattı...
***
Seçim yarışındaki diğer adayları, sadece soruları yanıtlamak zorunda kaldığında konuştu.
Çok fazla uzatmadan.
Örneğin, ismini vermese de, Akıncı için “son 5 yıllık süreçte yoktu, ne 11 Şubat Ortak Metni döneminde, ne de diğer siyasi tartışmalarda. Bu nedenle niye eleştireyim ki” dedi.
***
“Sorun”la anılmayacak bir “Kıbrıs” için kararlı olduğunu söyledi!..
“Bizim için en kolayı müzakerelerde yer alacak ekibimiz, hem partimizde, hem parti dışında çok iyi uzmanları, önemli bir insan kaynağımız var” dedi.
90'lı yıllarda 'çözümsüzlük çözüm'le özdeşleşen Eroğlu’nun 2000'lerde bu kez halk çoğunluğunun tersine referanduma 'hayır' dediğini anımsattı, “Son 5 yılda imza attığı ortak metni dahi farklı ortamlarda inkar etti. Başarı öyküsü yoktur” değerlendirmesini yaptı.
Şu saptaması geldi sonra:
‘Biz Annan planına evet dedik’ diyen ancak o ‘biz’in parçası olmayan bir lider dünyaya karşı inandırıcı olamaz.
“Kıbrıs sorunu artık bitmelidir” diyerek, “iki toplumlu ve iki kesimli, siyasi eşitlik temelinde bir federasyon çözümü ve insanımızın yaşamını iyileştirmek” için söz verdi.
‘Çözüm’ dışında ‘barış’ projelerine vurgu yapması dikkat çekti.
***
Eroğlu’yla uyuyacağız, cumartesi akşamı, yine...
Ve bakalım pazartesine nasıl uyanacağız!..
Kıbrıs’a, dünyaya ve güne...