Erotik Gerilim…

Seks, erotizm, şiddet, tecavüz ve gerilim. Hepsi bu sahnede… Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları bu sezonun ilk oyunu olarak sahneye Azerbaycan’ın ünlü yazarlarından ve politikacılarından Elcin Efendiyev’in ‘Katil’ adlı oyunun

 

 

Seks, erotizm, şiddet, tecavüz ve gerilim. Hepsi bu sahnede…

 

Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları bu sezonun ilk oyunu olarak sahneye Azerbaycan’ın ünlü yazarlarından ve politikacılarından Elcin Efendiyev’in ‘Katil’ adlı oyununu koydu. Efendiyev, dünyada ve Türkiye’de roman, öykü, deneme, araştırma ve sahnelenen  oyunları ile tanınan bir yazar.

 

Ülkemizde ‘Katil’ adıyla sahneye taşınan ve yine bir Azeri olan Mehriban Elekberzade tarafından yönetilen oyun daha önce Türkiye’de ‘Yıldızların Altında Cinayet - Katil’ adıyla sahnelendi. Hem de iki ayrı tiyatroda birden. Oyunda yazar her ne kadar da yıkılan Sovyet Rusya’sından sonra oluşan düzende, Azerbaycan insanının nasıl biçimlenmeye çalıştığını simgesel biçimde irdelemeye çalışmışsa da, bize yansıyan oyunda hiçbir Azeri çağrışımı göremedik. Bizlere adaptasyonu, nedense böyle yapılmış. Oyunun bir diyalogunda geçen ‘Sibirya’ kelimesinin hemen ardından gelen alaturka müzikler ise biraz kel alâka kaldı.

 

SEKS VE ŞİDDET…

Değişen dünya, değişen insan ilişkilerini irdeleyen oyunun başrollerini Oya Akın ve Tuygun Töre paylaştı. Gencecik bu iki sanatçının seks, erotizm ve şiddet dolu sahnelerde gösterdikleri cesur ve özgür performans, gerçekten alkışlanmaya değerdi. En usta sanatçıların bile oynarken kasılacağı seks sahneleri özellikle ilk sahnede biraz abartılsa da, oyuncular tarafından ustaca oynandı. Şiddet ve gerilim ikinci sahnede öylesine etkin sergilendi ki, hepimiz gitar teli gibi gerilerek kâh kendimizi kâh çevremizi sorguladık, sorgulandık…

 

OYUNUN KONUSU…

Merkezine tamamen insanı ve insan ilişkilerini yerleştiren bu oyunun konusu kısaca şöyle: Hiç evlenmemiş, yaşamında aşka yer vermemiş, tüm yaşamı öğrencileri ve onların derslerinden ibaret olan, 40’lı yaşlardaki bekâr bir kadının evine yağmurlu bir gecede 19 yıl önceki öğrencisi gelir. Yakışıklı, genç adam, okul yıllarından itibaren, bunca yıldır hep öğretmenini sevdiğini söyleyerek, romantizmi gökyüzündeki yıldızlarda arayan, kendine ve herkese bir yıldız seçen, aşka aç kadının yüreğine sızmayı başarır. İşte çağdaş trajedi de o zaman başlar.

Yalnız öğretmen kadını hep takip eden ve onu gerçekten anlayan ev kadını bir komşusu vardır. Onun da rütbe alabilmek için ille de bir katil yakalama derdinde olan polis bir kocası... Komşu kadını Bilen Kılıç ve polis adamı da Yılsay Özbudak oynadı. Komşu çift oyuna gerçekten de farklı bir tat kattı.

 

Seks, şiddet, tecavüz, gerilim, bunalım ve gizem… Peki ondan sonra ne mi oldu? Benden bu kadar!.. Oyunu izlemenizi tavsiye ederim.

 

                                      ***





Silinmeyecek İzler Bıraktın Yüreğimde… Ayşe Esmer.

 

Kliniğe gelen bir hasta olarak tanıdım onu. Biraz korkak, biraz ürkek ama kararlı. Onun şahsında, kocaman bir yürek keşfettim tedavinin her ayrı safhasında. Acılı, buram  buram Kıbrıs kokan, hâlâ vakitsiz giden kocasına ağıt yakan bir kadın. Her şeye rağmen minicik mutlulukları yakalamaya çalışan bir yürek…

 

‘Şiir yazıyorum’ dedi. Getirdi yazdıklarını... Yüzlerce... ‘Peki neden basmıyorsun?’ dedim. ‘Nasıl yani dedi?’ ‘Basbayağı’ dedim. ‘Şiir kitabı... Özel günlerinde, yüreğindeki özel insanlara verebileceğin bir kitap. Senden, köyünden, yaşadığın coğrafyadan ve büyük aşkından izler taşıyan mısralar. Mis gibi sen kokan; biz kokan bir bellek…’

 

Geçtiğimiz günlerde kliniğe geldiğimde masamın üzerinde kitabını buldum. Yüreğim çarptı, hızla sayfaları çevirdim. Sonbahar tadında, aşk sıcaklığında…

 

 

Her kapı aralanışında,

Kötü şeyler gelir aklıma,

Sanki bırakıp gidecek,

Bir daha dönmeyeceksin bana.

Ömrümden ömür vereyim sana, biraz daha kal ne olur yanımda.

Hiç zamanı değil daha

Veda etmenin bana.

 

176 sayfa olan bu şiir kitabı Ateş Matbaasında basıldı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri