23 – 24 yaşlarında bir Afgan kadın ile 24 – 25 yaşlarında bir Türkiye vatandaşı Kürt erkek, nasıl ve nerede bilemiyorum ama yazılanlardan anladığım kadarıyla Türkiye’de birbirlerine aşık oldular!
Ve evlendiler!
Ve bir de oğulları Dünya’ya geldi!
-*-*-
Sonra, anladığım kadarıyla karı – koca bebekleri ile birlikte KKTC’ye geldi!
KKTC’den de “Avrupa’ya” kaçmanın en kolay yolu olan yönteme başvurup, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sığındı!
-*-*-
KKTC’de bu haberi ilk kez Bugün gazetesi yayınladı…
Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Cyprus Mail’den de gelişmeleri ve bazı ayrıntıları takip ettik…
-*-*-
Kürt babanın adı Cihan…
Soyadı Ayyıldız!
Şu anda 28 yaşında…
Ayyıldız soyadından, bu Kürt ailenin nasıl bir baskı dolu yaşamla karşılaşmış olduğunu anlamak zor değil!
“Türk” soy ismi olan ünlü Kürt ailesi veya aşireti gibi!
-*-*-
Neyse!
Annenin adı Martina Malikzade…
O da şu anda 27 yaşında…
Bebekleri de 3!
-*-*-
Karı koca Kıbrıs Cumhuriyeti’nde önce bir mülteci kampına yerleştirilmişti…
Sonra Ayia Napa bölgesinde kendilerine bir ev verildi…
Her ikisi de siyasi sığınma başvurusu yaptı ve işlemleri sürmekteydi…
-*-*-
İddialara göre babanın ailesi bu evliliği veya birlikteliği hiç onaylamadı ve oğullarına sürekli baskı yaptı!
Çok afadersiniz ama yöntem ya da söyleyiş şekilleri, “Bırak karıyı al çocuğu kaç gel”di!
-*-*-
Eğer gerçekten böyleyse, buna “insanlık zevzekliği” diyebiliriz!
Zevzeklik işte!
Zevzekliğin anlamı mı?
Boş verin!
Öylesine yazdım!
Saçma ve aptalca, bencilce, anneyi, kadını hiçe sayan kötülük hali şeklinde açıklamak yanlış olmaz!
-*-*-
Derken, günlerden bir gün baba oğlunu aldı, kapıdan çıktı…
Karısına, “parka gidiyoruz” dedi ve KKTC’ye kaçtı!
Çocuk parkı ve KKTC arasında pek fark da yok aslında!
Ha çocuk parkı ha KKTC!
-*-*-
Tabii ki KKTC’de yakalandı!
Çocuğu Sosyal Hizmetler Dairesi korumaya aldı…
Baba hapse atıldı…
Yasadışı girmek, yasadışı çıkmak, askeri bölgeyi de ihlalse…
-*-*-
Kaldı ki yazmak istemezdim ama her şeyden önce çok büyük bir suçu var…
Türk hegemonyasında, “Kürt” olmanın ve “bu gibi zor durumda olmanın” pozisyonu, mahkemeye bile gerek duymuyor!
-*-*-
“Yok böyle bir şey, asla olmaz öyle bir şey” demeyin; TC vatandaşlarına KKTC vatandaşlığını gollifa gibi dağıtırken bile “Kürt mü değil mi?” sorusuna büyük önem veriyorsunuz!
Irkçı mentalite!
-*-*-
Evet!
Anne şu anda Güney’de ağlıyor!
Oğlunu, bebeğini istiyor ve üç aydır sadece iki kez telefonda sesini işitebilmiş!
Kadın Kuzey’e gelemiyor!
Gelirse, “yasadışı yolla gitmek ve yasadışı yolla geri dönmek”ten O da içeri tıkılacak!
Ve ayıptır söylemesi, duruma hiç bakılmaksızın da, ilk mahkeme kararı ile deport edilecek!
Ayrıca Güney’den ayrılıpk KKTC’ye geri giderse, sığınma başvurusu iptal edilecek!
-*-*-
Baba da KKTC’den kesinlikle deport edilecek!
Çok ciddi torpilli olması, Ankara’dan bir mesaj gelmesi, TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin devreye girip, “sakın ha” demesi falan gerekir ki, hiç şansı yok çünkü “Kürt olmak” gibi bir suçu var ki bu suç zaten temelden çok büyük!
-*-*-
Peki bebek?
-*-*-
Tamam anne ve baba arasında sorun olabilir!
Tamam KKTC ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki her türlü ilişkinin önünde dağlar kadar “Kıbrıs meselesi kaynaklı engeller” de olabilir!
Ama bu konuda, Nikos ve Ersin’in, tüm işlerini güçlerini bırakıp, yüzde 100 konsantrasyon sağlamaları, ilgilenmeleri şarttır!
-*-*-
Polis mi, yargı mı, sosyal hizmetler mi, psikologlar mı, psikiyatristler mi bilemem!
Ama iki tarafın tüm yetkilileri seferber olmalı; konu en ince ayrıntısına kadar incelenmeli ve boşanma davalarında olduğu gibi, çocuk anne veya babadan birine en sağlıklı şekliyle teslim edilmeli!
-*-*-
Haydi Nikos!
Haydi Ersin!
Öpmüşüm sizin Kıbrıs meselenizi!
Çözün bu meseleyi!
Çözmek için kıçınızı kaldırın!
Katta yırtın kıçlarınızı ve başınıza giyin gerekirse!
İnsanlık adına!
Güzellik adına!
İyilik adına!
Pazar seçmeleri…
Avrupa Futbol Şampiyonası iki haftaya kadar bitiyor…
Ben üzülüyorum, eşim seviniyor!
Hatta “oh kurtuluyoruk” diyor!
-*-*-
Poli’deyiz…
Tatilde!
Ezan sesinden şikayet edenlere, kilise örneğim var!
Uyutmadı bizi ya hu!
Akşam düğün vardı, okumalar, borular, kornalar!
Sabahın köründen çanlar!
Her dinde rahatsızlık var demek ki; sadece Ezan’la uğraşmayalım!
-*-*-
X Ray Cihazı için tören düzenlenmesi dünkü bir çok gazetede alay konusu oldu!
Niye?
Bitmemiş Ercan’a kaç kez açılış töreni düzenlendi?
Ölüm yolu olan Kuzey Çevre en az dört kez açılmadı mı?
Güzelyurt’a su götürme projesi de üç tören gördü ama bitirilemedi!
Alışığız bu türden yalama, yağlama saçmalıklarına!
-*-*-
Ünal abi dedi ki?
Ülkede istikrarı sağladık!
Yorum yapmayacağım!
Ünal abimizdir O!
-*-*-
Konuk bakanlar var aramızda…
Bir tanesi demiş ki, “Türkiye yükseldikçe KKTC de yükselecek”…
E Türkiye’ye düşüyoooor!
N’apacayık ay oğlum!
-*-*-
Ersin bey Manchester’de galiba belediye başkanı ile görüştü!
Cumhurbaşkanı eşittir belediye başkanı!
Diplomasi dersi!
Otur, sıfır!
Latchi Limanı… Poli’de, Afrodit’in hamamlarına giderken yol üstünde… 50 yılda devlet olarak bunun minyatürünü bile yapamadık ama küçüğü de olsa iki tane yaptıııık! Doğrudur, biri İsrailli yatırımcı, öteki bizden bir iş insanı tarafından yapılan iki marinamız var… İsrailli yatırımcılara analarından emdiği sütü burunlarından getirdik; öteki yatırımcıyı ise katlettiler… Biz, o katledilme sonrası sesimizi de kestik! Yes b’annem; aynen öyle! Eşit ve egemen devlet! Anlat da açılın!