Yazmak istemedim başlangıçta. Uzun süre yazmadım kararlılıkla. Sadece, tartışmaları, Meclisimizdeki temsilcilerimizin konuyla ilgili görüş ve düşüncelerini, bazı ‘aydın’ (!) makale yazarlarımızının görüş ve düşüncelerini , bazı gazetelerimizin konuya yaklaşımlarını izlemekle yetinmeye çalıştım. Çalıştım ama olmadı. Başaramadım. “Sen de birşeyler karalasan kıyamet kopmaz” dedim kendi kendime.
***
İnsanları cinsel eğilimleri veya cinsel tercihlerine göre değerlendirmek, hor görmek ve toplum dışına itmeye çalışmanın; insanları cinsine, rengine, ırkına, dinine göre değerlendirmek, hor görmek veya toplum dışına itmeye çalışmaktan ne farkı var ki ?
***
Düşünürken, aklıma Hitler geliverdi nedense (!).
Ari ırkın büyük (!) temsilcisi, bilmem kaç milyon insanın katili, ‘En Büyük Faşist Hitler’ de, bir yanda Avrupa’ya hakim olmaya çalışırken bir yanda da, ülkesindeki Yahudiler, zenciler, çingeneler ve eşcinsellerle uğramıyor muydu ? Onları toplama kamplarına hapsedip, fırınlarda yakıp yakıp sabun yapmıyor muydu ?
Not 1: Bir rivayete göre Naziler, Yahudi’lerden yapılan sabunlarla, zenciler, çimgeneler ve eşcinsellerden yapılan sabunları bile ayırıyorlarmış.
Not 2: Hep merak ettim, ayarılan bu sabunları kimler kullandı o dönemde. Karıştırmadığım yer kalmadı, bulamadım, öğrenemedim. Bir bilen var da açıklarsa çok mutlu (!) olurum.
***
Başka birşeye daha takıldı kafam... İşimize geldiğinde göklere çıkardığımız, hiç bir yerlere sığdıramadığımız Osmanlı’ya....
Osmanlı’nın İstanbul Sarayları’nda, en büyük Padişahların, Vezirlerin, Sadrazamların, velhasıl büyük Paşa’ların en büyük eğlencesi ve gurur karnağı (!) ‘oğlan’lar değil miydi ? Osmanlıda bile, AIDS’ten korkan olmadığını (!!!), ‘oğlancılığın’ suç olmadığını biliyor muydu şimdi “Amanınnnn namus elden gidiyoooorrrr” diye ‘feryat’ edenler ?... Harem’de, cariyelele beraber en gözde olanlardı ‘oğlanlar’.
***
Ülkemizin ünlü ‘Dincileri’ de büyük tepki gösterdiler yeni Yasa’ya. “Eyvahh eyvahh” diye feryat figan ederekten. Koca koca ilanlar da vediler -kabul eden- gazetelerimize.. Endişeleri büyüktü... Özetle şöyle diyorlardı: “Bu yasa ile ülkemizde eşcinsellik serbest bırakılıyor...”; “Sokaklarımız elele tutuşan, parklarda öpüşüp koklaşan eşcinsellerle dolacak....” ; “Evlenmeler de başlarsa vay halimize...” ; v.s. v.s. v.s.
Bir başka muhalif (!) de, -kendince- beddua da ediyordu bu konuyu gündeme getirenlere ve hatta destekleyenlere... “Onların oğulları kızları.....” falan diyordu.
Çok bilen !!! birkaç kişi ise, ülkenin AIDS’li dolacağını bile ileri sürüyordu. Böylece AIDS’in eşcinsellerin hastalığı olduğunu da öğremiş bulunuyorduk bu bilirkişilerden !!!
***
Çok merak ettim affola....
Bu Yasa ile birlikte örneğin ‘10-12 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenmeye izin’ ; ‘Dört eş almaya izin’; ‘İmam nikahına izin’ de verilseydi sesleri çıkacak mıydı ?
***
Çağdışı’lığı tarif etmek çok kolaydır. Çağdaşlığın tarifi ise zordur. ‘Çağdaşlık’, elbette ki sadece ‘Eşcinselliği suç kabul etmemek’ değildir. Çağdaşlık uzun bir zincirin birbirine bağlı halkalarıdır. En önemlisi de ‘çağdaşlık’, önce ‘kafada’dır, ‘beyinde’dir. Bir başka (!) yerde değil....