Eşit egemen bablomada!

Serhat İncirli

Ülkemizin çıkarları mı yoksa ne?

Sahi bizim “ülkemiz” var mı?

-*-*-

Veya soruları değiştirelim ve şöyle diyelim:

Devletimizin çıkarları mı yoksa ne?

Sahi bizim “devletimiz” var mı?

-*-*-

Bizim devletimiz mesela KKTC mi?

KKTC, gerçekten egemen ve eşit bir bağımsız devlet mi?

Yoksa hepimiz şakacı mıyız?

-*-*-

Çok basit iki tane daha soru sormak istiyorum:

1 - “… KKTC’de çok önemli bir kamu bankasının, bir Türkiye bankasında 400 milyon TL civarında mevduatı bulunduğu ve bu Türkiye bankasının, KKTC’deki devlet bankasına, bu mevduatı dilediği gibi kullanma izni vermediği; TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin de bu konuda hükümetimize sık sık baskı yaptığı, “o parayı çekemezsiniz” dediği doğru bir şey midir yoksa dedikodu mudur?

-*-*-

2 – Bir belediyemiz geçenlerde 100 milyon TL civarında bir gelir elde etmiş… İskan izinleri meseleleri… Bu belediyemiz, 100 milyon TL civarındaki gelirini değerlendirmek maksadıyla KKTC’deki “yerel” bankalarla görüşmüş… Kaldı ki KKTC egemen ve eşit bir devletse, bankaları “ulusal” olmalıdır ama her nasıl oluyorsa bizler “yerel” demeye devam ediyoruz… Her banka, elbette 100 milyon TL’yi ister değil mi? Peki TC Büyükelçisi bizzat devreye girip bu paranın bir TC bankasına yatırılmasını sağladı mı sağlamadı mı?

-*-*-

Eşit egemen devlet mi demiştiniz?

Yok hayır, emin olun değil!

Doğrusu eşit egemen bablomada olmalı!

-*-*-

Bablomada ne demektir?

Yemin ederim bilmem ama “yalan”la alakalı olmalı…

Çünkü yıllar önce dedeme biri inanmadığı bazı hikayeler anlattığında, “hade re bablomada” derdi!

Eşit egemen balomada!

-*-*-

Haaa stratejik  çıkarları, jeo stratejik kazanımları, askeri meseleleri, nüfus taşıma işlerini, garanti konusundaki en büyük yalancılığı, din işleri dahil her kurumun başında Türkiye’den atanmış olanların bulunmasını, hükümete dilendiği gibi müdahale edilmesini, cumhurbaşkanlığı makamının maskaralığa çevrilmesini falan geçtim!

Ticaret açığının milyar doları aştığını da anlatacak değilim!

Neymiş?

Eşit ve egemen bablomada!

-*-*-

Ve son iki soru daha:

A  -Siz bunların yerinde olsaydınız, Kıbrıs sorununun çözümünü ister miydiniz?

B - Siz bunların yerinde olsaydınız, Imagine gibi projelere destek verir miydiniz?


Üç urup beyinli insanların yönettiği bir ülke!

Farz edelim ki, bu üç urup beyinli kardeşlere göre vatan hainiyim!

Farz edelim ki, don almak için Londra’da temas yaparmış gibi dolanan gariban arkadaşın da dediği gibi, “Federasyon yanlısı Rumcuyum!”

Farz edelim ki; bu faşist gürühun dediği gibi hain ya da Rumcu değil; doğrudan, Başpiskoposu’nun ölümü nedeniyle 15 gün matem ilan etmiş bir Ortodoks Rum’um!

-*-*-

Pekiiii; Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde ders vermiş olmam mı bu güzide devlete zarar verir yoksa şu anda yaşananlar mı?

-*-*-

Sevgili beyinsiz faşistler; dönemin yarısında, üç kuruşluk zararı olmayan birini kovarak, iki sınıfta büyük çoğunluğu yabancı 30’dan fazla öğrenciye “çok garip” ve “üniversiteyi aşağılayıcı” bir mesaj verdiniz!

Şubat’a kadar bekleseydiniz ve “artık size ders vermeyeceğiz” deseydiniz, hiçbir sıkıntı olmayacaktı!

Ama gerçekten üç urup bile beyniniz olmadığını ispat ediyorsunuz!

-*-*-

Çok düşündüm; bu yaptığınızın akademik hayata siyasetle müdahale olduğu, gericilik olduğu, yanlış olduğu, faşizm olduğu bir yana; KKTC’nin bizzat kendisine, en önemli kurumları olan üniversitelerine vurduğunuz bir darbe olduğu apaçıktır aslında…

-*-*-

Bunu ya da benzer bir aptallığı ben yapmış olsaydım, zaten “haindim” de, siz kahramanlar kendi elinizle yapıyorsunuz!

Acaba diyorum, KKTC’deki üniversiteleri yaralamak ve karalamak isteyenler mi var?

Bizzat Vakıf Yönetim Kurulu veya daha da kötüsü KKTC Cumhurbaşkanı, kendi üniversitesinin çamur yemesinden, “akademiye siyaset karıştırıldı” eleştirisinden hiç mi rahatsız olmaz?

-*-*-

Cumhurbaşkanı’nın bu işle ne alakası mı var?

En yakın danışmanı itiraf ediyor yapılanları!

“Serhat İncirli DAÜ’de ders veremez, kovacağız” diyenin kim olduğunu, bu sözü sarf ettiği toplantıya katılanlar gayet iyi biliyor…

-*-*-

Kendimi büyük gördüğüm, meseleyi abarttığım yargısına kapılmayın sakın…

Ama bu yaptığınızı, her yerde, herkese anlatıyorum…

Dışta da, içte de tabii ki…

Sizin olmadığı kadar çok yabancı gazeteci dostlarım, arkadaşlarım var mesela…

Ve bizzat öğrenciler mesaj atıp soruyor…

Her hafta kahkahalarla güldüğümüz, şakalaştığımız Ürdünlü, Lübnanlı, İranlı, Rus, Özbek, Filistinli, Afrikalı, Türk, Kürt, Arap öğrenciler…

Daha önce ders verdiklerim de…

-*-*-

Hedefiniz nedir?

KKTC’deki “akademik” yaşamı lekeleyip, Türkiye’dekilerle rekabet açısından zayıflatmak mı?

Yoksa korku vermek mi?

Neyin korkusunu vereceksiniz?

Ve sizden neden korkayım ki?

-*-*-

Ortada “hain” varsa, sizsiniz, biliyor musunuz?

Evet, hedefiniz nedir?

“Bizim üniversitelerimizde faşistseniz ekmek var, değilseniz yok” mu demek istiyorsunuz?

Ve bundan da hiç gocunmuyorsunuz ha…

Bravo sizlere!


Her şeyiyle mahvedilse de, en azından doğal güzellikler hala direniyor… Vasilya’da güneşin batışı…