“Doğalgaz ve petrolde Kıbrıslı Türklerin de hakkı var”
Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yatakları konusunda ilk çalışmayı başlatan eski Rum yönetimi Dışişleri ve Ticaret bakanlarından Nikos Rolandis, sözde 12. parseldeki sondaj sonuçlarının açıklanmasının ardından, Dimitris Hristofyas hükümetini uyararak, ''Türkiye bizim münhasır ekonomik bölgemizden doğalgaz veya petrol çıkarmaya başlarsa onu kim durduracak?'' dedi. Rolandis, Rum tarafında yayın yapan bir radyoya yaptığı açıklamada ''Türkler hamurlarının mayalanmasını beklemeyecek, bu unsura çok dikkat etmemiz gerekir'' diye konuştu.Rolandis, Türkiye'nin gerek kendi şirketleriyle, gerek dostluk ilişkisi içerisinde olduğu Arap ülkelerinin işbirliğinde Ada'nın güneyine dahi platform kurup araştırma sondajlarına başlayabileceğini, bu tehlikenin artık gözle görünür hale geldiğini söyledi.Türkiye'nin Ada'nın güneyinde sondaj çalışmalarını, Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmamasını ve Kıbrıslı Türklerin haklarını gerekçe göstererek gerçekleştirebileceğini kaydeden Rolandis, böyle bir durumda uluslararası camianın göstereceği tepkiyi ise ''hiçbir şey olmayacak'' sözüyle ifade etti.
Bölgeden çıkartılacak doğalgazın boru hatlarıyla Türkiye üzerinden nakledilmesi konusu ile ilgili soruya Rolandis, bunun ancak, Kıbrıs sorununun olmaması halinde gerçekleşebileceğini söyledi.
''KIBRISLI TÜRKLERİN DE HAKKI VAR''
Rolandis, şöyle devam etti: ''Geçmişte saflık ettik. Türkler hamurlarının mayalanmasını bekleyecekler, biz bulduğumuz büyük şansı kullanmaya bakalım ifadesini bizim liderliğimiz bundan 40 yıl önce, 1960'larda söylemişti. O zaman da, 'bırakalım hamurları mayalansın da istediğimizi yapalım' denmişti ve sonunda 'istila' (Barış Harekatı) oldu. Bu mesele çok dikkat gerektirir çünkü nerede büyük bir zenginlik olsa onu isteyen de çok olur. Dikkat etmezsek olgular tehlikeli olur. Ben, Kıbrıslı Türklerle de ilgili bir öneride bulunmuştum, şimdi detaylarına girmeyelim; ancak sanırım sağduyulu bir icraat gerekir. Kıbrıs'ın bütün zenginliğinin hem Kıbrıslı Rumlara hem de Kıbrıslı Türklere ait olduğunu, bu zenginlikte onların da hakkı olduğunu aksi halde büyük maceralara gireceğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız.
Türkiye'nin bizim münhasır ekonomik bölgemizden bizim doğalgaz ve petrolümüzü çıkarmaya başlaması ihtimalini de macera olarak görüyorum. O zaman onu kim durduracak? Yani, petrol alanındaki ittifakların kolay olduğunu veya varlıklarını koruyarak savunma anlaşmaları haline geldiklerini zannetmeyelim... Herkes kendi bildiğini yapar ve burada önemli bir zenginliğimiz var. Unutmayınız ki henüz tek bir parselden söz ediyoruz. Kendi münhasır ekonomik bölgemizde daha çok parselimiz var.''
NORVEÇ ÖRNEK
Bu doğal zenginliği en doğru yönetme biçimi konusunda, Rum yönetiminin Norveç'i örnek alması gerektiğini ifade eden Rolandis, Norveç'in, sahip olduğu petrol zenginliğinin yalnız yüzde 3'ünü ihtiyaçları için kullandığını, geriye kalan yüzde 97'lik bölümünü gelecek nesiller için yatırım fonuna aktardığını kaydetti.Kıbrıs Rum yönetimi ile İsrail'in ortak bir kara terminali kurmaları konusunun basit bir mesele olmadığına da işaret eden Nikos Rolandis, kurulacak platformda İsrail sermayesi de olması halinde, yatırımcıların dikkate alacağı başka tehlikeler de doğacağını söyledi.Arap ülkeleriyle ilişkilerinden ortaya çıkacak sorunlar nedeniyle İsrail'in, kendi tesislerine yaptığı gibi Güney Kıbrıs'ta kurulacak bu tesisleri de havadan, denizden ve karadan koruma tedbirleri alması gerekeceğini, Güney Kıbrıs'ın böyle bir savunma imkanı bulunmadığını kaydetti.
BAŞPİSKOPOS: ''TANRININ HEDİYESİ''
Öte yandan, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, doğalgaz konusunda yaptığı açıklamada, '' Doğalgaz yatakları bulunmasından sonra artık Kıbrıs sorunu doğru şekilde çözülebilir. Kıbrıs sorununu doğru çözebileceğimize ve Türkiye'yi izole edebileceğimize ilk kez inanıyorum çünkü artık Avrupa bizi hesaba katacak' dedi.Simerini gazetesine göre, saptanan doğalgaz yataklarını ''Tanrının hediyesi'' olarak niteleyen 2. Hrisostomos, ''şimdi bunun iyi şekilde yönetilmesi gerektiğini'' ifade ederek, şunları kaydetti: ''Doğru yönetirsek ekonomik sorunlarımızı aşar, ekonomik sorunu olmayan bir 'Kıbrıs' halkı haline geliriz. Aynı zamanda Kıbrıs sorununa doğru bir çözüm için çok olumlu bir rol oynar. 'Kıbrıs' küçük ancak artık Avrupa için çok olumlu bir ülke.''