Eski Lefkoşa’dan hatıralar… 2

Sevgül Uludağ

Barret Uzunyan, Uzunyan-Sultanyan ailelerinin tarihçesi, eski Lefkoşa'da DOMS şirketinin faaliyetleri ile Lefkoşa'dan diğer hatıralarla ilgili röportajımızın devamı şöyle;

SORU: Bana şunu da anlatmıştınız geçen defa konuştuğumuzda: Garajda her zaman en az 20 kadar araç vardı tamirde demiştiniz… Demek ki Cemaat Meclisi’nin altındaki dükkanların bulunduğu blok, olduğu gibi garajdı, ön tarafta da şimdi “Muhittin” gömleklerinin olduğu yerde Firestone lastikleri vardı…

BARRET UZUNYAN: Evet, hatırladığım kadarıyla 20 kadar arabanın tamir edilmekte olduğu bir yerdi DOMS garaj… Yolun sonuna kadar giderdi garajın kapladığı yer… Karşıda da Ottoman Bankası vardı…

 

SORU: Bana DOMS garajdan Hasan’ı hatırladığınızı söylemiştiniz ayrıca…

BARRET UZUNYAN: Hasan, evet, Hasan’ı hatırlıyorum. Güçlü kuvvetli bir adamdı… Garajda ayrıca Zeki çalışıyordu, Enver vardı, Avni vardı… Avni bizim şöförümüzdü… Avni, Enver, Hüseyin, Mehmet, Zeki, Hasan… 6 ile 8 kadar Kıbrıslıtürk machinist çalışmaktaydı garajımızda, DOMS garajda…

Avni ise bizim şöförümüzdü… Ben küçüktüm, Avni beni oraya buraya götürürdü, Zeki de şöförümüzdü… Zeki’nin bir ayağı aksardı, topallardı… Çok iyi bir insandı Zeki…

 

SORU: Bana bu binaları kiraladığını söylemiştiniz DOMS şirketinin – herhalde Evkaf’tan kiralıyorlardı…

BARRET UZUNYAN: Kimden kiralıyorduk bu binaları, onu bilemiyorum… Belki Evkaf’tı, belki başka birisinden…

 

SORU: Çünkü sonrasında oraya Cemaat Meclisi inşa edebilmek için herhalde o binaların Evkaf’a ait olduğunu düşünüyorum… En azından Kıbrıs’ın kuzeyine, Lefkoşa Surlariçine baktığınızda pratikte neredeyse herşey Evkaf’a aittir! Mesela Denktaş’ın avukatlık bürosu da Evkaf’a aitti, kiralıyordu avukatlara bu ofisleri, hala kiralıyor… Tüm o binalar Evkaf’a aittir… İş Bankası’nın bulunduğu blok da sanırım Evkaf’a aittir…

BARRET UZUNYAN: Bu konuda yemin edemem ama ben de bu binaların Evkaf’a ait olduğunu ve herhalde onlardan kiraladığımızı düşünürüm o tarihlerde…

 

SORU: Çok büyük olasılık öyledir – eğer öyle değilse, bu benim için büyük bir sürpriz olurdu…

BARRET UZUNYAN: Dün siz gelmeden bir telefon konuşması yaptım, sekreterimle konuştum… Yalnızca birkaç yıl önce işten emekli oldu kendisi… Okulu bitirip direk bize gelmişti çalışmaya kendisi… Konstantiya’dır adı… Bana anlattığına göre, hatırladığı 1959 yılı gibi olabilir oradan ayrılmamız…

 

SORU: Sizin doğum tarihiniz nedir?

BARRET UZUNYAN: 1936 doğumluyum ben… Aslında 1945 doğumluyum deyip daha genç görünebilirim!!!

 

SORU: Yani DOMS buradan ayrıldığında siz 23 yaşlarında falandınız…

BARRET UZUNYAN: Ben o dönemler öğrenciydim. 1956’da İngiltere’ye gitmiştim öğrenim görmeye ve 1960’ta dönmüştüm adaya…

MİNE BALMAN: 1955’lerden sonra dükkanlara zarar vermeye başladıklarında oradan ayrıldıydı belki de DOMS…

BARRET UZUNYAN: Şimdi geriye dönüp baktığımda, evet, 1950’li yılların sonlarına doğru bu olaylar yaşanmaya başladığında düşünmüştük ki Surlariçi dışında bir yer daha iyi olabilir bizim için… Ve böylece Evagoras Sokağı’na gelmiştik. Ancak ne oldu? Belki de bu çok önemlidir. Oradan ayrılmamıştık. Orada bir manajerimiz vardı (yönetici), çok hoş bir insandı. Muhyi Bey… Muhyi Bey’di adı…

 

SORU: Haaa! O, devam ettirdi kendi adına o dükkanı!

BARRET UZUNYAN: Muhyi Bey bizim manajerimiz idi… Ve çok hoş bir insandı, onu hatırlıyorum… Çok yumuşak huylu, tam bir centilmen idi… Ancak üzücü bir şey var sonrasında…

Muhyi bizim manajerimizdi, ona tümüyle güvenmekteydik. Bütün mallarımız oradaydı, Muhyi beyin idaresi altında. Gelip onun sipariş ettiği malları getiriyorduk, yani dükkanda 100 parça değil de 20 parça-10 parça eşya bulunduruyordu, böyle bir düzenlememiz vardı, o, bizim adımıza işleri idare etmekteydi. Bu şekilde devam ettirdik işimizi. Sanırım devam etti böyle, ta ki tüm iletişim kesilinceye kadar… Tarihi tam olarak söyleyemeyeceğim…

 

SORU: 1963’lere kadar tahminim…

BARRET UZUNYAN: Tarihi tam olarak kestiremiyorum… Sonra çok üzücü bir şey oldu ve Muhyi Bey vefat etti… Sonra duyduk ki oğlu işleri yürütmeye başlamıştı…Bir gün gidip ziyaret etmiştim ve onunla konuşmuştum…

“Benim kim olduğumu biliyor musun?” demiştim Muhyi’nin oğluna… “Babanla birlikte çalışırdım ben” demiştim.

“Oooo… Ne istersanız…” demişti.

Yarım saat kadar konuşmuştuk böyle…

Sonra aradan bir yıl geçtikten sonra yeniden gitmiştim dükkana fakat onu görememiştim orada…

Başka birisi vardı…

“Nerede o?” demiştim…

“Vefat etti” demişti…

Yani Muhyi’nin oğlu da vefat etmişti… Çok üzücü bir durumdu bu…

“Ama genç birisiydi” demiştim…

“Genç yaşta öldü” demişti bana oradaki şahıs…

Çok çok üzülmüştüm bu duruma… Şoke olmuştum bu haber karşısında…

 

SORU: Muhyi Bey’i hayal meyal hatırlarım, sanırım koyu renk gözlük takardı sanki hep… Ve açık renkli takım elbiseler giyerdi… Bir oğlu bizim okuldaydı… Sanırım tekerlekli sandalyedeydi…

BARRET UZUNYAN: Her zaman gülümserdi Muhyi Bey, tam bir centilmen idi… Çok iyi bir insandı… Muhyi Bey, hep Muhyi Bey’di… Tabii o zamanlar çok gençtim ben ama onu çok iyi hatırlıyorum…

 

SORU: DOMS garajı ise, herhalde araçlarınızı almıştınız oradan…

BARRET UZUNYAN: Evet… Ondan sonra C.D. Hay and Sons olarak büyük bir garaj inşa etmiştik buraya yakın bir yerde, köprünün yakınlarında… Şimdi herşey yıkılmıştır orada… Buraya yakın köprüye giderseniz, orada C.D. Hay garajı vardı – bilmem hatırlayabilir misiniz bu garajı…

 

SORU: Eğer doğru hatırlıyorsam, rahmetli arkadaşım Puzant Nacaryan bana ilk motosikletini Uzunyan-Sultanyan’dan aldığını anlatmıştı – motosiklet de ithal etmekteydiniz herhalde…

BARRET UZUNYAN: Evet, amcam motosiklet ithal etmekteydi… Aram amcam… Yerleri de şimdi Toyota arabalarının sergilendiği yerdeydi… Matchless getiriyordu sanırım… Daha birkaç marka daha ama Japon markaları değildi… Norton da vardı sanırım… Çünkü o dönem henüz Japon arabaları da yoktu, Japon motosikletleri de… Ondan sonra açılmıştı Japon pazarı…


Eski Cemaat Meclisi binası karşısındaki DOMS şirketinin dükkanları

 


DOMS garajda çalışan makinistler...

DEVAM EDECEK