YENİDÜZEN’e günde onlarca ihbar geliyor.
Tümüne yetişmeye çalışıyoruz.
Dün yine bir ihbar aldık.
Bize gelen ihbarda Başbakanlık’a sabıkalı birinin “Özel Kalem Müdürü” olarak atandığı iddia ediliyordu.
Olayı kapsamlıca araştırdım.
Aslında söz konusu iddia gerçek değil.
Ancak ihbarın sebebini anlamak da mümkün.
Başbakanlık’ta Özel Kalem Müdürü görevine atanan Sami Osmanlı, 2015 yılında 5 yıl süreyle işlettiği Haydarpaşa Ticaret Lisesi Kantini'ni O.Ç’ ile ortaklaşa çalıştırdı.
Ortağı O.Ç’nin ismi 2015’te çeşitli ‘adli suçlar’ ile anıldı.
Bu suçlamalar arasında “uyuşturucu” ve “bıçaklı soygun” da var.
O.Ç’nin kantin işletme sözleşmesi de iptal edildi.
Yani özetle Başbakanlık’a “Özel Kalem Müdürü” olarak atanan Sami Osmanlı’nın kısa süre önce ortak olarak çalıştığı kişi kriminal olaylara karıştı.
Ve bu kriminal olaylar nedeniyle de ortaklaşa işlettikleri okul kantininin işletme hakkı ellerinden alındı.
***
2015 yazında Girne’deki bıçaklı soygun olayını hatırlayınız.
4 Ağustos 2015’te O.Ç bıçaklı soygun ile gündeme gelmişti.
O.Ç ile bir başka şahıs, bankadan 160 bin TL ile çıkan Zehra Özay'ın çantasını bıçak zoruyla çalmış ve daha sonra polis tarafından yapılan aramada tespit edilerek gözaltına alınmıştı.
UBP üyesi de olan O.Ç’nin hem uyuşturucu hem de soygun suçlarına karışması üzerine Eğitim Vakfı tarafından kantin işletme sözleşmesi feshedildi.
Bu sözleşme, Osmanlı ve O.Ç’yi okulda kantin işletme hakkı veriyordu.
Eğitim Bakanlığı'na polis tarafından gönderilen "Dikkat suçu var" uyarısı ile 2015'in son aylarında harekete geçen Eğitim Vakfı, söz konusu şahısların ortaklaşa işlettikleri kantinin sözleşmesini iptal etti.
Yaşanan kriminal gelişmeleri üzerine kantinin sözleşmesini iptal eden Eğitim Vakfı'nın "Çocukların alış veriş yaptığı bir yerin söz konusu kişiler tarafından işletilmesinin sakıncalı olduğu" kararına vardığı ve bu tespit üzerine sözleşme iptaline gittiği belirtildi.
Bir önlem olarak bu kararı alan Eğitim Vakfı söz konusu okulun kantinini başka bir kişiye devretti.
Uzun yıllar UBP’de çeşitli görevlerde bulunan Sami Osmanlı son olarak UBP Genel Başkanı ve Başbakan Hüseyin Özgürgün tarafından Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü’ne atandı.
Sorun aslında Sami Osmanlı’nın böylesi bir ortakla çalışmış olması değil.
Böylesi bir sorun herkesin başına gelebilir.
Yani, bu gelişmelerden dolayı, ortağının sabıkasını Sami Osmanlı’nın üzerine yüklemek doğru değildir.
Herkesin ortağı kendince sorunlara-olaylara karışabilir.
Sorun, Sami Osmanlı’nın daha birkaç ay önce bir “kantin işletmecisiyken” kısa bir süre sonra tamamen partisel ilişkilerle Başbakanlık’a bürokrat olarak atanmasıdır.
Elbette ortağının karıştığı olaylar doğrudan kendisini bağlamaz.
Ve elbette kimse Sami Osmanlı suçludur diyemez.
Ancak böylesi atamaların ‘partisel’ dürtülerle yapılması, bilgi ya da donanımdan çok siyasi akrabalıkların öne çıkması ülkenin genel sorunudur.
Bu sorun bugüne dair değildir, ilk kez Sami Osmanlı örneği ile ortaya çıkmamıştır, ancak, artık son bulmalıdır.
Yinelemek istiyorum, bu tarz atamalar sadece UBP’nin sorunu değildir elbet, böylesi hastalıklı atama tarzı tüm partilere yayılmış bir meseledir.
Girne’de soygun suçuna karışan O.Ç şimdi Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde hükümsüz tutuklu olarak bulunuyor.
Eski ortak Sami Osmanlı da Başbakanlık’a Özel Kalem Müdürü…
Böylesi bir hikaye…
Bir KKTC hikayesi…
--------------------------------------------------------------------------------
Köşklüçiftlik'te isyan var
Lefkoşa Köşklüçiftlik, Osmanpaşa Caddesi ve Dereboyu’nda ikamet etmek artık kabusa döndü. Gelişigüzel izinler, ses yalıtımsız izinsiz canlı müzikler, festival diyerek Pazar sabahı 09.00’dan akşam 24.00’e kadar sonuna kadar açık hoparlörler, motor ve eksoz patlatmaları…
Ne ararsan var…
Buranın sakinleri 116 imza ile ilgili tüm yerlere başvuru yapmışlar şimdilerde, bekliyorlar.
Bölgeliler “Burası daha çok alış-veriş ve gündüz çalışan cafelerden oluşmalı. Gece hayatı Surlariçi'ne kaydırılabilir” önerisinde bulunuyor.
İşte yetkililere iletilen şikayet dilekçelerinde yazanlar:
“Köşklüçiftlik sakinleri olarak, düşüncesizce verilen ticari izinler nedeni ile evlerimizin giriş kapıları ve garaj girişlerimiz olur olmaz saatlerde tıkanmaktadır; bar ve restaurant gibi mekanların çıkardıkları kontrolsüz seslere, son zamanlarda caddelerde düzenlenen \'festival\' adı verilen etkinliklerin de eklenmesi bizleri oldukça rahatsız etmektedir.
10 Nisan Pazar günü Kaymakamlıktan aldıklarını söyledikleri izin ile düzenlenen \'Motor Festivali\'nde camlarımız kapalı olmasına rağmen rahatsız edecek derecede açılan \'heavy metal\' türü müzik ile dinlenme günümüz olan pazarı diken üstünde geçirdik.
Ses kirliliği yaratacak buna benzer etkinliklerin yaşam alanları dışında veya kapalı mekanlarda gerçekleştirilmesini, bölgemizde yinelenmemesini önemle rica ederiz.
İlaveten, mevcut bar/restaurant gibi işletmelerin de saat mevhumu gözetmeden ve
yine kontrolsüz derecede yüksek desibelden, özellikle yaz geceleri hoparlörlerini
sokağa döndürerek, müzik yayını yapmalarına yasa olsa dahi kontrol olmadığından
devam etmeleri bizleri çok rahatsız etmektedir. Bu durumdan bölge sakinleri olarak şikayetçiyiz, takibinin yapılacağına ve nesillerdir yaşadığımız mesken bölgemizde benzer faaliyetlerin yapılmasına izin verilmeyeceğine inanmaktayız.”
Yorum sizin.