Ettik bir eşşşeklik!

Serhat İncirli

KKTC Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu “Türkçe” dil bilgisi kurallarının en basit prensiplerinden uzak bir açıklama yaptı... 
Ve dedi ki; “Cumhurbaşkanı’na yönelik sistematik bir şekilde, maksatlı, haddini aşan ve hasmane bir üslupla gerçek dışı eleştirilerde bulunan ‘gazetecilerle’ ilgili takdiri, sağduyu sahibi, vicdanı hür halkımızın yüce vicdanına bırakıyoruz”...

-*-*-

Bu ifadeye yüzde yüz katlıyorum...
Sağduyu sahibi ve vicdanı hür halkımız, Ersin Tatar’ı artık tanıdı!
Vatandaş “Cumhurbaşkanı” ile resmen eğleniyor!

-*-*-

Cumhurbaşkanlığı, “komutan doğru söylemedi” diyemiyor ve ne diyor; “Kendilerini ‘gazeteci’ olarak tanımlayan lakin çeşitli odaklarca güdümlenmiş zatlar...” diyor... 
Ben de diyorum ki, “Çeşitli odakların ne olduğunu açıklayamazsanız, alçaksınız!”

-*-*-

Komutan anlattı, ben yazdım...
Her hangi bir okuru yanıltmak gibi bir hedefim asla olmadı...
Hiç bir yorum yapmadım...

-*-*-

Konuyu CTP’ye çekip de, “... Ana muhalefet CTP’nin sahibi olduğu Yenidüzen Gazetesi’nin ve Kanal Sim’in maaşlı ‘personeli’ malum bir şahıs...” ifadesi de hem aptalca hem de salakça!

-*-*-

Ben de bazen diyorum ki bu Ersin abi eskiden öyle değildi, neden bu kadar çok “yanlış” yapıyor?
Demek ki bu yazıyı yazan kardeş yönlendiriyor!

-*-*-

Çok merak ediyorum; başka yazarlar, muhabirler, gazeteciler “maaş almadan” mı çalışıyor?
“Maaşlı personel” ne demek?
Maaşsız personel de mi var?
Arkadaş Silihrtar’da bu işi gönüllü olarak mı yapıyor?

-*-*-

Ersin Tatar’ın şahsına yönelik yürütülen “etik olmayan ve gerçek dışı iddialar”dan söz ediliyor!
Tatar aleyhine veya şahsına yürütülen “etik olmayan” veya “gerçek dışı” iddialar söz konusu değildir. Tam tersine, Ersin Tatar’ın “anlamsız ve garip” davranışları söz konusudur!
Ersin Tatar’ın medyada yayınlanan fotoğrafları gayet açıktır!
O fotoğrafları çeken ben değilim, öyle pozlar verdirten de!

-*-*-

Cumhurbaşkanlığı, Yenidüzen ve Sim Tv yöneticilerine de sesleniyor; “... Bu seviyesiz ve gayriahlaki yayımlara müsamaha göstermesi; hem ülkemiz demokrasisi hem de toplumsal barış adına utanç vericidir...”
Bir: “Atın Serhat’ı işten tehdidi” mi savuruyorsunuz?
İki: Demokrasi ve toplumsal barış adına bir şeyler yazmak veya açıklamak istiyorsanız, ne olur Faiz Sucuoğlu’nun nasıl dövüldüğünü anlatın!

-*-*-

“... Geçmişte GKK Komutanı olarak görev yapmış bir komutanla yapıldığı iddia edilen bir telefon görüşmesi...” diyorsunuz; vereyim telefonunu, sorun...

-*-*-

Haaa yapılması gereken tek açıklamanın özeti şu:
“... Tatar’ın, öne sürüldüğü gibi geçmişte GKK Komutanı olarak görev yapan emekli bir komutanla görüşmesi olmamış, bahse konu komutanı Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı’na şikâyet etmemiştir...”

-*-*-

Ersin Tatar’a yönelik, “sistematik bir şekilde, maksatlı, haddini aşan ve hasmane bir üslup” yoktur... 
Ersin Tatar, Serhat’ın düşmanı değildir... 
Serhat’ı yanından kovan, işinden atan Ersin Tatar’dır... 
Serhat, Ersin Tatar’a, “Siyasi düşüncesi veya Kıbrıs meselesine bakışı” nedeniyle ne sırt dönmüştür, ne de o’na karşı en küçük bir kabahat işlemiştir...
Tam tersine, kendisine çok ciddi dostluk ve arkadaşlık göstermiştir... 
Şirketinde çalışmıştır...
Tatar tarafından, “Türkiye’ye saldırıyor” iddiasıyla da keyifle çalıştığı iş yerinden “kovulmuştur”...

-*-*-

Serhat İncirli’nin, Türkiye’yi geçmişte veya şu anda yönetenlerle ilgili yazıları, eleştirileri elbette vardır...
Ama “Türkiye’ye, Türkiye halklarına saldırı, hakaret” bulan varsa, istifa etmeye de hazırdır...

-*-*-

Serhat İncirli, çok sevdiği, çok saydığı, yanında çalıştığı Ersin Tatar’a siyasi destek bulabilmek için canla başla çalışmıştır; ailesini – arkadaşlarını dahi bir kenara koymuştur ancak Kıbrıslı deyişiyle “eşekler kadar pişmandır”...
“Ettik bir eşşşeklik!”...

-*-*-

“Etik, ahlak, adamlık, dürüstlük, insanlık” gibi değerlerden bahsedip “Serhat” adını kullanırken, “Ersin” adıyla yan yana kullanmamanız gerektiğinden siz de eminsiniz; o yüzden zaten “malum şahıs” demektesiniz...


Hoş geldin kaos!

Faiz Sucuoğlu beklenen kararı verdi...
Parti genel başkanlığından istifa etti...
Partisinde, genel başkanlığa gelinceye kadar neler yaşadığını anlattı ama “neden istifa ettiğini” açıklamadı...

-*-*-

“Herkesin yakından şahit olduğu talihsiz durumlar”dan söz etti… “Hükümet ortaklarımızın anlaşılmaz tavırları yüzünden…” dedi… 
Açıklamanın bir yerinde, “Yaşanılanlar” diye bir ifade kullandı ama “talihsiz durumlar – anlaşılmaz tavırlar – yaşanılanlar” konusunda zerre ayrıntı vermedi!

-*-*-

Neyse, kendisine ve ailesine hayatta başarılar diliyorum... 
Çok iyi bir dostumuz olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim, umarım bir gün her şeyi, en açık şekliyle açıklar...

-*-*-

Şimdi, aklımıza bir yığın “talihsiz durum, anlaşılmaz tavır ve yaşanılanlar” geliyor... 
Yaz yazabildiğin kadar!

-*-*-

Bir yanda UBP’deki belirsizlik!
Öte yanda belediyeler çıkmazı!
UBP kurultaya gidecek!
Çok adaylı mı?
Sanmam!
Yüzde 61’le kazanan Faiz beyi temizlediler, “adayım” diyenlere çok rahat “çekil lan” diyebilecekleri herkesin malumudur!

Ülke ne olacak?
N’olsun; kaos!

Girne’deki Jasmine Court Hotel olayı sevgili Cenk Mutluyakalı’nın kaleminden dün Yenidüzen’in manşetindeydi... “İki eşit egemen devlet” diye açıklanan Ersin Tatar siyasetinin çöküşünün en büyük kanıtı budur aslında... Yorumlayamadık çok fazla... Ama sormak istiyorum, “eşit ve egemen devletiniz, çözüm olmazsa, Rumlara veya diğer ülke vatandaş ya da kurumlarına mülklerin parasını nasıl ödeyecek? Yoksa, “ödemeyiz ulan” siyaseti mi? Kıbrıs sorunu çözümsüz kaldığı sürece, batağa gömülüş devam edecektir...