Uzmanların ‘evde kal’ çağrısı yaptığı küresel salgın sürecinde, aile içi şiddet ve kadına şiddette artış gözlemlendi. Nisan ayında, kadına yönelik cinsel taciz, tecavüze teşebbüs, darp ve tehdit gibi suçlar mahkemeye yansırken, kadın hakları aktivistleri de ‘güvenlik zaafı’ vurgusu yaptı.
Dila ŞİMŞEK-Fehime ALASYA
Küresel salgının hızla etkisini sürdürerek, yetkililerin ‘evde kal’ çağrısı yapmasıyla, aile içi şiddet ve kadına şiddette artış gözlemlendi. Nisan ayında, kadına yönelik cinsel taciz, tecavüze teşebbüs, darp ve tehdit gibi suçlar mahkemeye yansırken, kadın hakları aktivistleri de ‘güvenlik zaafı’ vurgusu yaptı.
Covid-19 salgını ile verilen toplumsal mücadele yanında şiddete meyilli bireylerle ‘evde kalmak’, aile içi şiddet vakalarını da tırmandırdı.
Kadından Yaşama Destek Derneği'nin (KAYAD) Proje Koordinatörü ve Avukat Mine Atlı, KAYAD’a gelen telefonların %400 arttığını açıkladı.
“Şiddet yaşıyorum, başıma bir şey gelebilir, ne yapabilirim?” yönünde çıkar yol bulmaya çalışan pek çok kadın, Kadın Sığınma Evi ve Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’na olan başvuruları da arttırdı.
Günde ortalama 2 kadının, telefon açarak şiddete uğradığı bilgisini paylaştığı ve çıkar yol aradığı Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesindeki Kadın Sığınma Evi kayıtlarına geçti.
Özellikle son birkaç haftadır aile içi şiddet konularında artış yaşandığı ifade edilirken, Polis ve mahkemeye yansıyanın dışında çok daha fazla sayıda şiddetin ev içinde yaşandığı kaydediliyor.
Polis bünyesindeki Kadına Şiddet Birimi, Mart ayında şikayetlerin oranında %12 düşüş olduğunu açıklarken, ilgili örgütler, bunu şiddete uğrayanların Coronavirüs gündemiyle oluşan yoğunluktan ötürü destek mekanizmalarına erişmekte zorluk yaşamasına bağladı.
CTP Kadın Örgütü Başkanı ve Milletvekili Sıla Usar İncirli, “%12’lik düşüş ev içi şiddetinin azaldığını değil, kadınların yardıma ulaşamadığını gösterir” şeklinde konuştu.
Aile içi şiddete dair uluslararası literatürde olan artış eğiliminin ülkemizde de yaşandığına dikkat çeken örgütler, Polis teşkilatının yükünün salgın nedeniyle çok fazla arttığını kaydetti.
Tüm sıkıntılara rağmen Kadına Şiddet Birimi ile aldıkları ihbarlara müdahale edildiği kaydedildi.
LTB Şiddete Karşı Yan Yana Proje Koordinatörü Dr. Ömür Yılmaz:
“Günde ortalama 2 başvuru alıyorum. ‘Şiddet yaşıyorum, başıma bir şey gelebilir, ne yapabilirim?’ diye soruyorlar”
Son birkaç haftadır ev içi şiddet konusunda artış olduğunu ifade eden LTB Şiddete Karşı Yan Yana Proje Koordinatörü Dr. Ömür Yılmaz, bu yöndeki öngörüleri ile mevcut duyuru ve bildirilerini arttırarak destek vermeye çalıştıklarını, bu bağlamda da aldıkları ihbarların arttığını anlattı.
“Günde ortalama 2 başvuru alıyorum. ‘Şiddet yaşıyorum ama evden de çıkmak istemiyorum, başıma bir şey gelebilir, ne yapabilirim?’ diye başvuru alıyoruz.” diyen Yılmaz, genel olarak hem ülkede hem de dünyada polise ve mahkemelere bu yönde giden dava sayısının çok daha yüksek olduğunu savundu.
Toplum olarak zaten kötü bir dönemden geçildiğini ifade eden Yılmaz, ‘çaresizliğe’ dikkat çekti. Yılmaz, “Bu tarz şiddet olaylarında da çaresizlik yaşanıyor olabilir. Polise başvurularda ise çoğu zaman sorunlar çözülemiyor. Polisin yükü çok arttı, her zaman gereken adım bu bağlamda atılamıyor.” dedi.
Telefon ihbarlarında “Zaten şiddet yaşıyordum, şimdi şiddet uygulayanla aynı evde kaldım, başıma bir şey gelebilir, ne yapmam lazım?” diye sorulduğunu ifade eden Yılmaz, şiddete uğrayanların ‘evde kal’ çağrısıyla adım atmaya çekindiğini, evde şiddete uğrayıp sesini çıkaramadığını kaydetti.
“Kadına Şiddet Birimi Mart ayında şikayetlerde %12 düşüş olduğunu söylüyor, bu çok daha acı”
Şiddetin, gün yüzüne çıkmayan tarafıyla daha büyük boyutlarda olduğunu ileri süren Yılmaz, Kadına Şiddet Birimi’nin Mart ayı istatistiklerini de değerlendirdi. Yılmaz şöyle devam etti:
“Şiddetin boyutunun Polis ve mahkeme istatistiklerine giren rakamların dışında daha fazla olduğunu düşünüyorum. Kadına Şiddet Birimi Mart ayında şikayetlerde %12 düşüş olduğunu söylüyor. Bu çok daha acı. Çünkü bu ya insanların polise ulaşamadığı ya da ulaştığı ama polisin dava açmadığı anlamına geliyor. Her ikisi de kötü bir durum. Şiddet var fakat polis müdahale etmedi diyenler de oldu. Kadına Şiddet Birimi’ne bildirdiğimizde hemen müdahale ediliyor. Bölge polislerinde sadece bu birim olmadığı için sıkıntılar yaşanıyor. Ama biz Lefkoşa’daki şubeyi dahil ederek işleyişi sağlamaya çalışıyoruz.”
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Üyesi ve Kadın Sığınma Evi Avukatı Çise Atlas:
“Kimse evden ayrılamadığı için şiddet de artıyor”
Sürekli evde olmanın, bu durumdan kaçamamanın şiddeti arttırdığını anlatan Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Üyesi ve Kadın Sığınma Evi Avukatı Çise Atlas, şiddete uğrayan kadınlar tarafından çok fazla telefon alır olduklarını ifade etti. Atlas, evde kalmanın var olan şiddet eğiliminin arttırdığını dile getirerek, gelen telefonlarda kadınların kendini korumaya yönelik çözüm arayışı içinde olduğu gözlemlendiğini anlattı.
Atlas, “Zaten şiddet gören kadınlar, şiddeti tetikleyici unsurları erkek evde olmadığı sürece bastırabiliyordu ama şimdi sürekli evde olmak, bu durumdan kaçamamak şiddeti arttırıyor. Bu gerilim tırmanıyor ve zaten şiddete meyilli olan erkekler kadının çabasıyla üstesinden geliniyordu, öteleniyordu. Şimdiki imkânlar buna el vermiyor. Evde kalmak şiddet eğilimini arttırmadı, zaten bu eğilim vardı, evde olunca ortaya çıktı. Kadınlar kendini şu an hiç güvende hissetmiyor, gerilimin tırmanması hissediliyor ama kaçarları yok. Kimse evden ayrılamadığı için şiddet de artıyor. Çok telefon alıyoruz, arayıp fikir alıyorlar, danışıyorlar ama adım atamaya korkuyorlar. Zaten işsizlik sürekli dillerde, ileriye yönelik adım atmaktan korkuluyor. Ekonomik boyutu düşünülüyor. Hem adım atmak isteniyor hem de hemen vazgeçiliyor, sadece kendini korumaya yöneliyor. Yine de koruma emri talep edilebiliniyor, Polise ulaşılabiliyor. Kadın Sığınma Evi yine hizmet veriyor. Hizmetler aksamadı. Kimse aramaktan çekinmesin, her şeye rağmen yardım için başvuruda bulunsun.” dedi.
KAYAD Proje Koordinatörü ve Avukat Mine Atlı:
“Kadına şiddetten ölen kadınların sayısı, tüm salgınlardan ölen hasta sayısından çok daha yüksektir”
Kadından Yaşama Destek Derneği'nin (KAYAD) Proje Koordinatörü ve Avukat Mine Atlı, kadına şiddet ve aile içi şiddetin artıp azalması yönünde kesin bir tespit yapılmasının zor olduğunu ifade etti. KAYAD’a gelen telefonların salgın dönemi öncesine göre %400 arttığını vurgulayan Atlı, polise de çağrıda bulunduklarını söyledi. Atlı şöyle konuştu: “Daha önce yapılan bir ankette, 3 kadından 1’inin şiddet gördüğü sonucuna ulaşılmıştı. Ancak kadınlara, kendiniz şiddete maruz kalmadıysanız, tanıdığınız bir kadının şiddet gördüğüne tanık oldunuz mu/duydunuz mu diye sorduğumuzda %99,5 evet cevabı aldık. Bu da ne yazık ki bizlere, şiddet kendimize yapıldığında bunu açıklamaktan çekindiğimizi gösteriyor. Bunun yanı sıra, hiçbir kadın ilk tokatta polise gitmiyor, kadınlar, polise artık başka bir çareleri kalmadığı zamanda genellikle başvuru yapıyor. Salgın sürecinde, polise yansıyan şikayetlerin azalması benim açımdan bilimsel bir kesinlik değil. Çünkü ekonominin durduğu bu süreçte, şiddet gören kişiler şiddet uygulayıcıya maddi açıdan daha bağımlı olduğu bir dönemde. Önceden şiddete maruz kalındığında evi terk etmek zordu, şimdi ise imkansız… Büyük bir belirsizlik var. Şiddet döngüsünden kurtulmayı engelleyen faktörler ise artmış durumda. Sosyo-ekonomik güvence olmadan şiddete maruz kalınan bir ilişkiden kurtulmak çok daha zor. Biz bu süreçte online hukuki ve psikolojik destek vermeye devam ediyoruz. Ciddi bir güvenlik tehdidi yaşıyoruz. Ancak kadına şiddet, insanlık varolduğundan beri yüzyıllardır süregelen bir sorundur ve hiçbir zaman ciddi önem kazanamadı. Kadına şiddetten ölen kadınların sayısı, tüm salgınlardan ölen hasta sayısından çok daha yüksektir. Şiddete maruz kalan kişiler ALO 183’ü veya destek hattımız 0533 824 1414’ü aramaktan lütfen çekinmesin.”
CTP Kadın Örgütü Başkanı ve Milletvekili Sıla Usar İncirli:
“%12’lik düşüş ev içi şiddetinin azaldığını değil, kadınların yardıma ulaşamadığını gösterir”
CTP Kadın Örgütü Başkanı ve Milletvekili Sıla Usar İncirli, küresel Covid -19 salgını sağlık ve ekonomik etkilerinin yanı sıra psikososyal sorunlar için de riskli bir durum olduğunu dile getirdi. Bu süreçte birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra Kıbrıs’ın güneyinde de ev içi şiddet oranının %30’dan fazla artış gösterdiğini kaydetti. İçinde bulunduğumuz koşullar ve başka ülkelerde yaşanan tecrübeler bize ülkemizde de kadınlar ve çocuklara yönelik ev içi şiddetin ve istismarın artmış olabileceğini kuvvetli bir şekilde düşündürmekte olduğunu söyleyen İncirli; Buna karşın Polis Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada Kadına Karşı Şiddete Müdahale Şubesi’ne gelen çağrılarda %12’lik bir düşüşün olduğu bilgisi ev içi şiddettin azaldığına değil, kadınların yardıma ulaşamadıklarına işaret ettiğini vurguladı.
İncirli, şu şekilde konuştu: “Başka ülkelerdekinin ve öngörülenin aksine bizim ülkemizde Covid-19 salgını döneminde ev içi şiddette azalma olduğuna dair bir değerlendirme doğruyu yansıtmamaktadır. Sokağa çıkma sınırlandığı için kadınların ve çocukların yardıma ulaşma kanalları da kapanmış olduğundan şiddet ve istismar devam etmektedirler. İçinde bulunduğumuz günlerde okula devam etmeyen çocuklar, işe veya yakınlarına gidemeyen kadınlar çok daha korumasız ve tehlike altındadır. Ekonomik kriz derinleştikçe toplumda sosyal ve psikolojik sorunların daha da artacağı bir gerçektir.
Ev içi şiddetin önlenmesi ile ilgili Covid-19 öncesi dönemde büyük eksikliklerimiz varken, içinde bulunduğumuz koşullarda kadınları ve çocukları korumak için daha çok gayret gösterilmelidir. Sosyal Hizmetler Dairesi, Yerel Yönetimler, Eğitim Bakanlığı, Polis Teşkilatı önceden takipte olan, riskli ortamda oldukları bilinen kadınları ve çocukları izlemeli, desteklemelidir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi (TOCED) Teşkilat Yasası, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Danışma ve İzleme Konseyi kurulmasını düzenlemektedir. Konsey, devlet kurumlarının yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi veren sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri, üniversitelerin toplumsal cinsiyet ve/veya kadın araştırmaları bölümlerinden temsilcilerden oluşmaktadır. Kadınların ve çocukların sessiz çığlıklarını duyabilmek için birçok kurumun ve örgütün bir arada çalışması gerekmektedir. Hükümet sağlıkta ve ekonomide olduğu gibi sosyal krizlerde de sorunların “kendiliğinden” düzeleceğine dair bir yanılgının içine hapsolmuş durumdadır. Yaşanan sosyal sorunlarda insanları kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakmak kabul edilemez. Covid-19 salgını zamanı, yıllar içinde devlet bünyesinde oluşturulan kurumların hizmetlerine en çok ihtiyaç duyulmaktayken insanlar tek başlarına bırakılacaksa kurumların ve devletin ne işe yaradığını hükümet edenlere sormak gerekir.”
Nisan ayında mahkemeye yansıyan kadına şiddet vakaları…
Kız arkadaşını darp etti
Lefkoşa’da kız arkadaşı ile tartıştıktan sonra onu ciddi şekilde darp eden zanlı M.K.B. tutuklanmıştı. Olay 14 Nisan’da, akşam 8’de meydana gelmiş, aynı gün polise yapılan şikayetle zanlı tutuklanmıştı. Doktor raporu olmasına rağmen zanlı, ‘suçlamaları’ kabul etmediğini beyan etmişti.
Eşine cinsel tacizde bulunup tehdit etti…
Gönyeli’de eşine cinsel tacizde bulunan ve bıçakla tehdit eden zanlı Ş.D. tutuklanarak mahkemeye çıkarılmıştı. 16 Nisan’da akşam 19:30 sıralarında gerçekleşen olayda, zanlı eşini ciddi şekilde darp etmiş, “Polisi ararsan bu bıçakla boğazının damarını keserim” diyerek ölüm tehdidinde bulunmuştu. Zanlı hakkında soruşturma başlatılırken, eşine ise kalacak yer ayarlanması için polis de harekete geçmişti.
Tecavüze teşebbüs edildi…
Lefkoşa’da, zanlı H.M., araçta yolcu olarak bulunan L.O.’ya cinsel tacizde bulunmuş, tecavüze teşebbüs etmişti. 17 Nisan’da meydana gelen olay ardından yapılan şikayet üzerine zanlı tutuklanarak mahkemeye çıkarılmıştı.
Tecavüze yeltenen zanlının, önceden de cinsel saldırıda bulunduğu öğrenilmişti…
Lefkoşa’da zanlı E.U. Cinsel Saldırı, Cinsel Tecavüze Teşebbüs ve Darp suçlarından tutuklanarak mahkemeye çıkarılmıştı. 17 Nisan’da meydana gelen olayda partnerine cinsel tacizde bulunduktan sonra tecavüze yeltenen zanlı, partnerini darp etti. Aynı zanlının, 23 Ekim 2019’da başka bir kadına cinsel saldırıda bulunduğu ortaya çıkmış, polis daha geniş çaplı bir soruşturma başlatmıştı.