Evren İNANÇOĞLU
evrenin55@hotmail.com
Geçtiğimiz aylarda Türkiye’de “ev” kavramıyla ilgili olarak evrensellik ve yerellik düalizmi üzerinden bir tartışmaya şahit olduk. Tuncay Birkan’ın “evin reddi” kavramına Zeynep Nur Ayanoğlu “evin reddinin reddi” kavramıyla yanıt verdi. Tartışmaya “Ev Semptomdur” başlıklı yazısıyla Işık Barış Fidaner de dahil oldu. Fidaner yazısında Todd McGowan’ın evrensellik tanımına gönderme yapar. McGowan’a (2020) göre evrensellik her tikelde bulunan eksikliktir. “Öznelerin paylaştığı ortak şey sahip oldukları değil mahrum olduklarıdır” (McGowan, s.50, 2020). Işık Barış Fidaner (2021) McGowan’a şöyle bir ekleme yapar: “Evrensellik tikelliğin iç çelişkisinden türer”. Her tikelliğe musallat olan eksik bütün olma arzusu yaratır. Bütün olma arzusu çoğu zaman evde olmak metaforuyla ifade edilir. Evde olma isteğinin izini edebiyatta, sinemada, diğer sanatsal ve kültürel ürünlerde, hatta spor müsabakalarında sürmek mümkündür.
2021 yılında en iyi film dalında Oscar ödülünü kazanan “Nomadland”, 2008 ekonomik krizinde evini kaybeden ve karavanıyla doğada göçebe olarak yaşamaya başlayan bir kadının, Frances’in hikayesini anlatır. Evini kaybettiğine üzüldüğünü söyleyen genç bir kadına “Konutum(house) yok ama evim(home) var” diye yanıt verir, Frances. Frances’in evi karavanıyla yaşadığı doğadır. Ancak, hayatın çelişkileri Frances’i doğada da bulur. Gölde yüzerken ya da kırlarda yürüyüş yaparken geçici bir huzura kavuşsa da, sonrasında tekrardan sayısız problemle yüzleşmek zorunda kalır. Frances için nihai bir huzur yoktur. Bu anlamda, Frances doğadayken evde olmayı başaramaz. Film, izleyicilere Frances’in nihayetinde hayata içkin çelişkileri olduğu gibi kabullendiğine dair bir ipucu sunmaz. Film “doğa mutlu olduğumuz evimizdir” önermesini kurgularken dahi başarısız olur.
Evde olma isteği kendini şarkı sözlerinde de belli eder. İsviçreli şarkıcılar Faber, Sophie Hunger ve Dino Brandão 2020 yılının aralık ayında “Ich Liebe Dich” isimli ortak bir müzik albümü yaptı. Şarkılarını genellikle Standard Almanca ya da İngilizce söyleyen müzisyenler, bu albümdeki tüm şarkılar için İsviçre Almancasını tercih ettiler. Albümde bulunan “Derfi Di Hebe” / “Sana Sarılabilir miyim?” adlı şarkının sözleri şöyledir: “Sana sarılabilir miyim? Yalnızım. Kış kapıda. Beni eve götür. Sana fedakarlıkla geliyorum. Ne aşkta teselli buluyorum ne de ölümde”. “Nomadland” filmindeki huzursuzlukla şarkının anlattığı huzursuzluk aynıdır: Kış gelmek üzeredir ve teselli bulunamamaktadır. Filmin ve şarkının huzursuzluğa karşı çözümü de aynıdır: Eve gitmek.
2021 yılında oynanan UEFA 2020 futbol şampiyonasında İngilitere milli takımı finale kaldı. Final maçı öncesi birçok İngiliz taraftar sosyal medyada “It’s coming home!” / “Eve geliyor” sloganını paylaştı. Böyle bir slogan seçilmesinin sebebi İngiltere’nin futbolun beşiği olarak bilinmesiydi kuşkusuz. Bu slogan, İngiltere’nin yakın zamanda Avrupa Birliği’nden ayrılması nedeniyle daha da manalıydı tabii. Birleşik Krallık’ı oluşturan ülkelerden biri olan İngiltere, Avrupa Birliği’ni terk edip “eve” geri dönmüştü. Eve dönüş İngiltere’nin sorunlarını nihayetlendirecekti. En azından Brexitciler bunu umuyordu. Işık Barış Fidaner’in (2021) iddia ettiği anlamda cinsel ilişkiyi mümkün kılacak bir eve dönülecekti (bütün olunacaktı).
Sloven Okulu üyeleri, Lacan’ın “cinsel ilişki yoktur” önermesinden yola çıkarak, cinsel ilişkinin başarısız olmasının, ontolojik eksikliğin bir tezahürü olduğu sonucuna varır. Öte yandan, evde olmanın huzursuzluğu gidereceği, cinsel ilişkiyi mümkün kılacağı (bütünlüğü sağlayacağı) umut edilir. İngiltere final maçını kaybetti. Mağlubiyet kupanın döneceği bir evin olmadığı gerçeğinin üstünü örttü. Oysa, artık Avrupa Birliği üyesi olmayan İngiltere’nin sorunları sona erecek gibi görünmüyor. Tıpkı, doğaya sığınan Frances’in sorunlarının sona ermediği gibi. İçinde bütün olacağımız, huzursuzluğumuzun son bulacağı bir ev, beyhude bir arayış olarak filmlere, romanlara, şarkılara musallat olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Evde olma isteği daha en baştan, çocukluğumuzdan terk etmek zorunda kaldığımız bir ev tahayyülünden doğar. Birçoğumuz için ev çocukluğumuzdur. Türk şair Edip Cansever “Manastırlı Hilmi Bey’e Mektuplar” şiirinde şu dizelere yer verir: “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk. Hiçbir yere gitmiyor”. Mladen Dolar (2013), Edip Cansever’e Kafka’yla karşılık verir. “Bir Köpeğin Araştırmaları” başlıklı öyküsünde Kafka, bir köpek olan karakterine şöyle söyletir: “Çocukluktan daha önemli şeyler vardır” (Kafka, s.219, 2015). Mladen Dolar, Kafka’nın bu cümlesini “ciddi bir siyasal slogan” olarak alır ve ekler: “Çocukluktan daha önemli şeyler vardır: Psikanalizin de sloganıdır bu; tek derdi çocukluğu geri getirmek gibi görünür, ama bu kıymetli ve eşsiz şeyi korumak için değil, ondan vaz geçmek için” (Dolar, s.182, 2013). Geçmişe, aslında hiç var olmamış bir eve takılı kalmak bizi melankolik yapar.
Evsiz olmak o kadar da vahim değildir aslında. Bir anlamda, evin hiç var olmadığını kabullenmek bizi melankoliden kurtarır; anı yaşamamıza imkan sağlar. Nihayetinde, eksik evrenselse, dayanışma da evrenseldir. Huzursuzluk evrenselse, sevgi de evrenseldir. Sevgi dayanışmadır.
Kaynakça
- Dolar, M. (2013) Sahibinin Sesi. Psikanaliz ve Ses. İstanbul: Metis Yayınları
- Fidaner, I. (2021) https://birikimdergisi.com/guncel/10463/ev-semptomdur/24.07.2021
- Fidaner, I. (2021) https://zizekanalysis.wordpress.com/2021/07/04/the-latcher-from-the-world-symptom-neurope-isik-baris-fidaner/24.07.2021
- Kafka, F. (2015) Bir Kavganın Tasviri Anlatılar II. İstanbul: Can Yayınları
- McGowan,I.(2020) Universality and Identity Politics. New York: Colombia University Press