Eskiden sahillere giderdim ve denizin dışarıya attığı kereste, odun, ağaç ne varsa toplar, keser eve getirirdim…
Şöminelik!
-*-*-
İnanın birkaç yıldır gitmeye çekiniyorum…
Oysa en sevdiğim sporların başındaydı!
Kolay iş değil gerçekten!
Bazen koskocaman kütüğü sürüklemeye çalışacaksınız; keseceksiniz, tek tek arabaya yükleyeceksiniz!
Ciddi emek isteyen bir iş!
-*-*-
Evet, gitmeye çekiniyorum demiştim!
Peki neden?
Çünkü karşıma kıyıya vurmuş insan cesedi çıkmasından korkuyorum!
-*-*-
Yaklaşık bir buçuk ay önce, Lübnan – Suriye dolaylarından; bilinmeyen bir yerden, köhne bir tekneye 90 kişi doluşmuş!
Ve Akdeniz’e açılan bu tekneden bir daha haber alınamamış!
-*-*-
Gıynık gazetesinde dün, “kıyılarımıza vuran cesetlerin sırrı çözüldü” dendi…
Bence “tahmin” ediliyor…
Ve tahminlere göre, 90 kişiden kurtulan da yok!
-*-*-
Ne zor bir şey…
Ne de korkunç!
-*-*-
Bir yerde okumuştum; serbest dalgıçlar nefeslerini sekiz dakikadan fazla tutabilir…
2016 yılında İspanyol Aleix Segura Vendrell, su altında nefesini 24 dakika tutarak dünya rekoru kırmış!
-*-*-
Ama normal bir insan; suya düştüğü anda, bir, bilemediniz iki dakikada boğulur…
-*-*-
Yani Suriye sahillerinde, insan kaçakçılarına 5 bin dolar vererek, ahşap, belki de en fazla 15 kişi alabilecek bir tekneye, 90 kişi bindirilmişsiniz…
-*-*-
Tekne denize açılmış…
Bir süre sonra, motoru bozulmuş, yakıtı bitmiş, dev bir dalgayla alabora olmuş olabilir!
Denize düşmüşsünüz!
Panik halindesiniz!
Su zaten buz gibi!
-*-*-
Hayal edebilir misiniz?
Çok iyi yüzücüsünüz ama sahilden kilometrelerce uzaktasınız!
Deniz kapkaranlık, gökyüzü kapkaranlık!
Dalgalar, akıntı!
-*-*-
Filmlerde izliyoruz, bazıları, günlerce bir küçük sal üzerinde yaşam mücadelesi veriyor ve kurtuluyor!
Ama değil!
Olmadı işte!
Suriye’den gemiye binen 90 kişiden bir buçuk aydır haber yok!
-*-*-
Denize döküldüler!
Tekneleri battı!
Belki dakikalarca, belki saatlerce, belki iki gün hayatta kalmayı başaran olmuş olabilir!
Saniyeler içinde ölenler şanslı bence!
Ne bileyim?
Ne yazılabilir, nasıl anlatılabilir ki bu?
-*-*-
Türkiye ve Kıbrıs sahillerine cesetleri vuruyor!
Elbiseleri çok ağır olanlar dibe çökmüş müdür?
-*-*-
Güney Kıbrıs sahil koruma ekiplerine geçen Çarşamba bir bilgi gelmiş…
Denizde sağa sola savrulan bir ahşap tekne görmüş gemiciler!
Sahil koruma hemen müdahale etmiş!
Gemi Aya Napa Limanı’na çekilmiş!
-*-*-
Bu arada içinde eli ayağı kırılmış yetişkinlerin de bulunduğu 60 yolculu tekneye ilk müdahale edildiğinde üç küçük kız çocuğunun durumu çok kötüymüş!
Hemen helikopterle alıp hastaneye yetiştirmişler!
Larnaka’da çocuklardan biri ölmüş!
İkisini kurtarmak için çılgınca bir mücadele veriliyormuş!
Bu satırları yazarken, iki küçük kız çocuğu ile ilgili yeni bir bilgi yoktu!
-*-*-
Ülkeleri batmış, bitmiş, savaşlar, ölümler, yoksulluk…
“Bir umut” diye birikimlerini insan tüccarlarına kaptırmışlar!
Sonra akıbetleri belli değil!
-*-*-
“Yaşadığına şükredeceksin” demişti bir büyüğüm…
Etrafı gördüğüm zaman, ülkeyi, yakın coğrafyayı incelediğimde, ölümlerin çok yoğun olduğunu; özellikle Gazze’de bombaların, Akdeniz’de dalgaların altında çok dramatik ve çok acılı ölümlerin gerçekleştiğini izleyebiliyoruz…
Evet, yaşadığımız coğrafya çok daha iyi şekilde yönetilebilirdi…
Yine de bahsettiğim acı ölümlerle dop dolu “etrafa” baktığım zaman, “yaşadığımıza” şükrediyorum!
-*-*-
Yemen’i, Gazze’yi bombalamayı “iş” sayan büyük devletler veya zenginler mi?
-*-*-
Göç engellenebilirdir!
Ama kıllarını kıpırdatmıyorlar!
-*-*-
Ve Allah gerçekten adaletli bir güçse; soruyorum; “bu masum insanların suçu nedir ki, bu kadar acı bir şekilde ölüyorlar? Neden bunca zengin devlet yöneticisi kılını kıpırdatmıyor? Ve neden bu insanlar ölsün diye bombalar yağdırıyorlar?”
“O zaman, ey büyük Allah, göster o büyüklüğünü; öyle bir şey yap ki sana hep şükredeyim!”
O noktadayım artık!
Keşke ölmeseydi de kavga etseydik!
Güney Kıbrıs’ta Çarşamba akşamı Limasol’un ezeli rakipleri Apollon ve AEL arasındaki kupa maçı, çıkan şiddet olayları nedeniyle yarıda kaldı…
Futbolda şiddet, hep vardır…
Ve olacaktır da…
-*-*-
Polis tedbirini alacak, siyasiler açıklamalar yapacak; seyirciler arasında da, sahada da kavgalar çıkacak!
-*-*-
Cezalar verilecek, sahalar kapatılacak derken, heyecan devam edecek!
-*-*-
Futbol aşkı, Dünya’daki en büyük dinlere, en büyük siyasi inançlara olan “aşklardan” daha büyüktür…
-*-*-
Ve evet futbolda şiddet vardır…
Ve bunu önlemenin başlıca yolu, eğitimdir…
Belki gerçek anlamıyla profesyonelleşmektir…
Tamamen siyasetten uzak kalabilmeyi başarmaktır…
Ancak ne yaparsanız yapın, mutlaka şiddet yine olacaktır…
-*-*-
Toplumsal eğitim, sahadaki oyuncu kadar stadyumdaki ya da televizyon başındaki seyirci ya da taraftarın “ehlileştirilmesi”nin ötesinde, futbolu yönetenlerin, dürüstlükten, şikeden, kayırmacılıktan uzak kalmayı başarabilmesi açısından çok önemlidir…
-*-*-
Öyle veya böyle; AEL ve Apollon gibi Limasol takımları; Omonia ve Apoel gibi Lefkoşa takımları; Nea Salamina ve Anorthosis gibi eski Mağusa şimdiki Larnaka takımları hala binlerce taraftara, Avrupa müsabakalarına sahiptir ve aralarındaki maçlar gerçek derbilerdir, tam anlamıyla heyecan fırtınasıdır…
-*-*-
Bir de KKTC’ye bakın!
10 kişiye oynanan maçlar!
Bozulan, yok olan bir Kıbrıs Türk toplumu!
-*-*-
Efsane Baf Ülkü Yurdu, gayrı federe lige düşüyor…
En çok taraftarı olan bir takımdır Baf!
Ve ülkede en güçlü ruh olan “Baflılık ruhu” azaldığı, tükenmeye doğru gittiği için, Ülkü Yurdu’nun felaketi kimsenin umurunda bile değildir!
-*-*-
KKTC’de bu işin yükünü çeken bir federasyon yönetimi, hakem camiası, kulüp yöneticileri, sporcuları dışında; heyecan yok seviyededir!
Fenerbahçe’nin Başakşehir maçında kazandığı penaltıyı sanal alemde tartışan KKTC’lilerin sayısı; şu anda KKTC Birinci Ligi liderinin hangi takım olduğunu bilenlerin sayısından en az 100 kat fazla değilse; adımı değişirim!
-*-*-
Güney’de şiddet futbolu çirkinleştiriyor!
Türkiye’de şike söylentileri falan mide bulandırıyor!
Ama KKTC’de futbol ha öldü ha ölüyor!
Keşke her maçımız dolu tribünlere oynansa ve keşke her maçta ufak tefek kavgalara polislerimiz müdahale etse!
Böyle olursa, korkmayın, futbol ölmez!
-*-*-
Güney’de futbol mu?
Kıskanıyorum, Kıbrıslı takımlara sahip çıkan taraftarları!
Çünkü Kıbrıs davasını kaybetmemiş olmaktır bunun adı!
Biz bu davayı çoktan Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye teslim ettik!
-*-*-
Bir de buradan yakalım lütfen!
Bilmem anlatabildim mi?