Kıbrıs’ta faşist Yunan darbesinin 40’ıncı yılı nedeniyle İki Toplumlu Radikal Sol İşbirliği yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, yaşananların tüm sonuçlarının günümüze kadar yansıdığı vurgulanırken, “İki Toplumlu Radikal Sol İşbirliği’nin ana amacı; mücadele ederek, iki toplumlu iki bölgeli Federasyonu ulusal liderliklere kabul ettirecek, işçi sınıfını neoliberalizmin amansız saldırısından koruyacak olan iki toplumlu bir cephe oluşturmaktır” dendi. Açıklama ise şöyle;
“Hükümet darbesinden ve 1974 işgalinden sonra kırk yıl, iki toplum arasındaki kanlı çatışmalardan sonra da elli yıl geçti. Ne yazık ki tüm bunların sonuçları günümüze yansımıştır ve Kıbrıslılar gayrı resmi olan ve gerçek olamayan bir bataklığa derinden batmış bulunmaktadırlar.
Geçen bu süreç içerisinde pek çok şey kaybedildi; bunlardan en önemlisi de toplumlar arasındaki anlaşmazlık ve insanların her bir toplumun sorumluluklarını bir diğerine ve “diğer ana vatana” yükleme eğiliminde olması gibi tarihi olgulara olan bakış açılarıdır.
Tarihsel olgular rollerdeki farklılık ve değişime rağmen halen taze ve gerçekliğini korumakta ve ortak olmaya devam ederken, toplumun tüm birimleri eğitim ve Medya sorumluluğuyla kendi ulusal anlatısında çıkmaza girmiştir. İki toplumun ulusal onay cepheleri güya Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için görüştükleri sırada, birlikte varoluşu engelleyen anlaşmalar ve bilinçler yaratıyorlar ve yeniden yaklaşım güçlerinin yendiği karşıt çabaları boykot ediyorlar.
Yüzleşme ve güvencesizlikle geçen şu yarım yüzyılda, toplumlar kendi ulusal güçlerini sergiledi ve gayrımeşrulaştırdı; çünkü bu güçlerin hayalleri ve arzuları, milli yıldönümleri ve şehitlerin mevlitleriyle ilgili boş laflara dönüştü.
Aynı zamanda bu geçen zaman, ya milliyetçi görüşe bir takım savunma siperleri kuran ya da daha olumlu bir çözüm çerçevesi oluşturan sol toplulukların güçsüzlüğünü de ispatlamıştır. 2004 referandumu Kıbrıs sorununda uzun süren çıkmaza rağmen, solcular arasında var olan güven atmosferini neredeyse tamamen ortadan kaldırdı. Sağın güçleri milli yüzleşmeyi ortaya çıkardı. Solun bunu aşması gerekirdi.
İki Toplumlu Radikal Sol İşbirliği, her iki toplumun sol güçlerini sağla kurdukları makul işbirliğinden vazgeçmeye davet eder. Örneğin AKEL’in Papadopulos’un DIKO’suyla işbirliği kurması ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin Denktaş’ın DIKO’suyla işbirliği kurması, her iki partiyi de çok düzeysiz bir konuma getirir. Yabancı askerleri kovmak ve adamızı tekrar birleştirmek için vermiş olduğumuz mücadelenin anlaşmaları içerisinde, sol güçlerin rolü ikiye bölünmüş devletçikleri sağla birlikte yönetme yönünde değil, ortak hedeflerini birlikte ortaya koyabilmeleri için toplumların haklarını birleştirme yönünde olmalı.
AKEL Başkanlığı’nın sol program olmadan yönetme girişiminde bulunması, onu azla yetinme ve memorandumunun kabul edilmesiyle ilgili sorumluluklara sürükledi. Bunu tekrar temizlemek zordur ve ne yazık ki bu felaketin sonuçları da atlatılmış gibi de görünmüyor. İki toplumun sol güçlerinin işbirliği kurması, onları sağın ölümcül kucağından kurtarabilir, ve derin ekonomik kriz atmosferi içinde, emekçileri neoliberalizmin başıbozukluğundan kurtaracak güçlü bir direniş cephesi oluşturmalarına izin verebilir.
İki Toplumlu Radikal Sol İşbirliği’nin ana amacı; mücadele ederek, iki toplumlu iki bölgeli Federasyonu ulusal liderliklere kabul ettirecek, işçi sınıfını neoliberalizmin amansız saldırısından koruyacak olan iki toplumlu bir cephe oluşturmaktır