Yeni milletvekilleri törenle mecliste ant içerek görevlerine başladı.
Kazananların da, kaybedenlerin de halka teşekkür etme olgunluğunda olması gerektiği inancımı belirtir, eskisyle yenisiyle seçilen tüm vekillerimizi tebrik ederim.
Ant içme töreninde bir eylem şekliyle diğerlerinin yanı sıra “cinsiyet ve cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılık...” konusu gündeme geldi. Eylemin doğru veya yanlış olup olmadığı tartışmasına takılmadan özüne bakmak gerekir. Çünkü yarın bir başkası çıkar daha farklı bir eylem yapar yine “doğruydu-yanlıştı” tartışması başlar, tartışmalar bitince eylemin konusu, amacı da unutulup gider.
Konunun özü anayasa ve yasa değişikliğidir.
Meclisteki siyasi partilerin katılımıyla eşitlik, ayrımcılık, adalet, insan hak ve özgürlükleri... gibi konular bütünsel olarak ele alınmalı ve çağdaş bir anlayışla yeniden tanımlanmalı, düzenlenmelidir.
Bu konuda CTP’ye büyük görev düşmektedir.
Ne var ki öncelikle tüm siyasi partilerin katılımıyla bu değişim sürecinin nasıl ele alınacağına ilişkin usul ve esaslar belirlenmelidir.
İşte size Türkiye’den bir örnek.
İlginç bir tesadüfle geçtiğimiz günlerde toplanan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, LBGT vatandaşlara ayrımcılık yapılmasını önlemek amacıyla eşitlik maddesinde “cinsel yönelim” ifadesinin yer alması konusunda uzlaşma sağladı.
Komisyon yanı sıra çocuk hakları maddesinde, çocukların kendi kültüründen yararlanması ile siyaset ve kamuda kadın kotası uygulanması konusunda da uzlaşma sağlandı.
Daha birçok konu ele alınarak uzlaşı sağlandı.
Peki buraya nasıl gelindi?
Bu somut adımlar nasıl atıldı?
Bu uzlaşı nasıl sağlandı?
Bilindiği üzere Türkiye’de 2011 seçimlerinde tüm siyasi partiler tarafından yeni bir anayasa yapılması gündeme gelmişti. Seçim sonrası TBMM temsil edilen AKP, CHP, MHP ve BDP’den üçer temsilciden oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Komisyon aynı yılın Ekim ayında toplantılara başlayarak çeşitli konuları ele alıp tartışmaya ve uzlaşmaya başladı. Yukarıda söz edilen kararlar da bu çerçevede alındı. Komisyon çalışmalarına halen devam etmektedir.
Ayrıca daha geniş katılımı sağlamak amacıyla web sayfası oluşturuldu. Sürece destek vermek isteyen akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar görüşlerini yazarak komisyona iletiyorlar.
Burada dikkat çekmek istediğim nokta sürecin siyasi partilerin üstlendiği insiyatif, görev ve sorumluluğu çerçevesinde usul ve esasların belirlenip çalışmaların başlatılması ve somut adımların atılarak belli bir yol alınmasıdır. Kişi veya bir eylemin “doğruluğu-yanlışlığı” üzerinde takılıp kalınmamasıdır.
CTP’den beklenen seçim döneminde söz verdiği anayasal ve yasal değişiklikleri gerçekleştirmek için tüm partilerin ve halkın, teknoloji olanaklarından da yararlanılarak bireysel veya örgütlü olarak sürece katılımını sağlayacak mekanizmaları oluşturmasıdır.
Değişim için insiyatif gereklidir. Bu insiyatif bireysel ya da zümresel değil, partisel olmalıdır. Toplumu kucaklayıcı, bütünsel olmalıdır. Halk bu insiyatifi CTP’ye vermiştir. Anayasal ve yasal değişim için insiyatif üstlenerek erken zamanda tüm siyasi partilere çağrıda bulunarak çalışmaları başlatması gerekmektedir.
Ancak böyle adım atılırsa sonuç alınabilir. Kişilerin değil, konuların tartışıldığı siyasi bir yapıya ulaşılabilir.
İnsan hak ve özgürlüklerine, eşitliğe, adalete, barışa, uzlaşıya... ancak bu yolla ulaşılabilir.