Eylül 2024 sonu itibariyle hibe ve kredilerin gerçekleşme rakamları

Erkan Okandan

22 Ekim tarihli yazımızda kamu maliyesinin 2019 - 2024 döneminde aylar itibariyle Yerel gelirlerle yerel giderler ve genel giderleri karşılama oranlarını yazımızın tablo kısmında paylaşmıştık. Yazının özeti olarak AĞUSTOS 2024 ayı itibariyle MAYIS 2019 tarihinden günümüze kadar 63 ayın en düşük seviyesine geldiğini belirtmiştik.

HATIRLATMAK İÇİN ORANLARI TEKRARDAN BELİRTİRSEK,

YEREL GELİRLERİN - YEREL GİDERLERİ KARŞILAMA ORANI: %71,32

YEREL GELİRLERİN - GENEL GİDERLERİ KARŞILAMA ORANI:%85,40

Bu yazımızın konusu ise TC-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği anlaşması çerçevesinde Eylül 2024 sonu itibariyle HİBE ve KREDİLERİN gerçekleşme rakamlarını tablomuzda belirttik.

Çünkü KKTC Kamu maliyesi açısından Türkiye Cumhuriyeti tarafından aktarılan Hibe ve Krediler önem arz etmektedir. Bunun nedeni ise uzun yıllar itibariyle imzalanan anlaşmalardaki rakamların KKTC bütçesinin %25-30'u civarında olmasından dolayıdır.

Ancak kabaca bütçenin 1/4'ü hatta geçmişteki bazı yıllarda 1/3'ü gibi oranlarda fiili gerçekleşmeler olurken son yıllarda imzalanan protokollere benzer oranlarda rakamlar yazılmasına rağmen fiili gerçekleşme rakamları çok düşük kalmaktadır.

Bu noktada anlaşmaya KKTC tarafı olarak Sn. Başbakanın 5 Haziran tarihli açıklamasında Ankara'da tarihi bir anlaşmaya daha imza attıklarını belirterek, "Yaklaşık 16 milyar Türk liralık proje desteğini ve hibeyi içeren Türkiye Cumhuriyeti-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması belki de tarihin en büyük protokolü olmuştur." diye açıklama yapmıştı.

Tablomuzda görüldüğü üzere mali yıl olarak geride kalan 2023 yılı ve Eylül sonu itibariyle 2024 yılının %75'i geride kalırken,

2023 Yılında Bütçe yasasına göre fiili gerçekleşen Hibe ve kredilerin toplamında %65,36 olurken tadil bütçeye göre %49,95 oldu. Alt kırılımları incelendiğimiz zaman Savunma dışında hiçbir kalemde protokolde öngörülen/taahhüt edilen rakamların gerçekleşmediği görülür.

2024 yılını incelediğimiz zaman durumun 2023 yılından da kötü olduğu açık şekilde görülmektedir. Fiili gerçekleşme oranları Yılın %75'i geride kalmasına rağmen Hibe ve kredilerin toplamında neredeyse yarısı kadar %38,92 olurken tadil bütçeye göre yaklaşık 1/3'ü kadar %28,45 oranında oldu.

Alt kırılımları incelendiğimiz zaman ise en yüksek oranın bütçe yasasına göre %70,66 ile Savunma kaleminde olurken ki burada da %75'in gerisinde kalındığını görürüz. Detaya baktığımız zaman ise,

Ocak-Eylül döneminde kamu maliyesinden savunma için yapılan harcama 3.315.982.303 TL olurken aktarılan rakam 3.179.560.107 TL oldu. Yani 136.422.196 TL eksik aktarıldığı için aradaki fark doğal olarak YEREL GELİRLERDEN karşılandı.

Gecikmeli de olsa bu rakam geçmişte olduğu gibi aktarılacaktır. Ancak Maliye Bakanlığının 14 Ekim tarihinde 24.500 Milyon ABD doları borçlandığını hatırlatmakta yarar olduğu kanaatindeyim. Diğer kalemlerde de protokolde öngörülen/taahhüt edilen rakamların gerçekleşmediği görülür.

Diğer kalemlere bakarsak Bütçe yasasına göre Kamu maliyesine göre verilmesi öngörülen kredi rakamı Ağustos gelir giderlerin gösterildiği tadil bütçede 5 milyar TL'den 1.522 Milyar TL'ye düşürüldükten sonra Eylül ayında 77 milyon TL daha düşürülerek 1.445 Milyar TL olarak düzenlendi. Bunun anlamı 2024 yılı için öngörülen bütçe açığının daha yüksek olacağıdır.

Tablodan görüldüğü üzere yılın %75'i geride kalırken bütçe yasasına göre kamu maliyesine aktarılan rakam %1,25 tadil bütçeye göre %4,32 gibi çok düşük seviyede kaldığını görürüz. Yatırımlarda dahil hiçbir kalemde protokolde öngörülen rakamlar hayat bulmadı.

Bu noktada şunu sormak lazım KKTC imza altına alınan protokolde,

TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ ONDAN DOLAYI MI ACABA!

Halk ağzıyla ''Para geldiydi, gelmediydi az mı? çok mu?'' noktasında değilim. Şahsi görüşüm iki ülke arasında imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği anlaşmalarının özellikle KKTC'nin önceliklerine göre şekillenmemesi kabul edilebilir değildir.

KKTC'nin artık ana/yavru ilişkisinden çıkıp kendi ayaklarının üzerinde durması gerektiği ve bu çerçevede yapılacak adı İKTİSADİ ve MALİ olan ama içeriğinde tabiri caizse ne ararsan bulacağın anlaşmalar ve imza atıp sonra da gerçekleşmeyen anlaşmalar yerine, (TC'nin ciddi ekonomik sıkıntılar içinde olduğunu göz ardı etmemek lazım)

Bizim KKTC olarak artık çok ciddi bir şekilde defalarca yazdığımız ve yazmaya devam edeceğiz, KAYIT DIŞI EKONOMİNİN üzerine gidip kamu maliyesinin gelirlerini artırmamız kaçınılmazdır.

Bu noktada atalarımızın dediği gibi, ''TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN DÖNMEZ'' sözünü hatırlatırız...

İki ülke arasında yapılacak mali protokoller İKTİSADİ OLMALIDIR. Bu dikkate alınarak imzalanacak anlaşmalarda belirlenen rakamlar gerekirse son yıllarda öngörülen rakamlardan daha düşük olsun AMA HAYAT BULSUN.

KKTC olarak TC'den TL kullanımından dolayı resmen ENFLASYON İTHAL ettiğimizin TEYİT EDİLECEĞİ (Eğer STABL bir para birimine geçmemiz siyasi nedenlerden dolayı olmayacaksa) rakamların Kamu Maliyesine aktarılmasıdır. Çünkü paranın sahibi Türkiye'de olduğu gibi KKTC'de de TC. eski Hazine Müsteşarı Mağfi Eğilmez'in dediği gibi TL DEĞER ÖLÇME ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİ.

Piyasadaki hiçbir mal/hizmetin fiyatlandırılması kur artışları ve fiyatlandırmada temel alınması gereken maliyet hesaplaması yerine tabiri caizse önden yüklemeli, sürekli yukarıya doğru fiyatlanıyor. Kısaca ifade edersek izah edilemeyen bu fiyatlandırma politikaları nedeniyle ülkede suni bir enflasyon yaratılıyor ve bu olumsuz anlamda sarmal bir şekilde devam ediyor.

Bu durumun sonucu olarak ta hükümetin en çok kullandığı kelime olan İSTİKRARI...

PİYASALARDA VATANDAŞ HİÇBİR MAL/HİZMETTE FİYAT İSTİKRARI OLARAK GÖRMÜYOR...

Durumun vahametini vurgulamak için sürekli yazdığım 2 emtiayı yine belirtirsem, Akaryakıt ve elektrik üretiminde KWS içinde payı %80'lere gelen FUEL-OIL'den dolayı ciddi bedel ödüyoruz. Bu 2 kalemin piyasadaki her türlü mal ve hizmete yansıması sonucunda zaten denetleme özürlü devlet yapısının da içsel etkisiyle piyasadaki her türlü mal ve hizmete, KUR ARTIŞLARININ ÇOK ÜZERİNDE MAL/HİZMET FİYAT ARTIŞLARI, ve zincirleme çarpan etkisiyle oluşan enflasyon nedeniyle gerek kamu maliyesi (Transfer giderleri nedeniyle) gerekse özellikle dar gelirliler olmak üzere aile bütçelerinde çok ciddi sorunlar yarattığı euro bazında asgari ücret dahil ücretlilerin maaşları artmasına rağmen,

SATIN ALMA GÜCÜ TABİRİ CAİZSE YERLERDE GEZİYOR...

SONSÖZ: İktisadi ve Mali işbirliği protokollerinde eğer KKTC'ye hibe ve kredi aktarılacaksa bu ülke insanının önceliklerine göre olması gerekir. Esasta ise ekonomik olarak sıkıntılı bir süreçten geçen Türkiye Cumhuriyeti’nden hibe/kredi yerine TL kullanımından kaynaklı kayıpların talep edilmesi ve içte KAYIT DIŞI ekonominin kayıt altına alınarak, gelirlerin artırılması ve vergi adaletinin sağlanmasıdır.