Hür Söz gazetesindeki yazılarına yaklaşık iki ay süreyle ara veren Fazıl Önder, 1 Ocak ve 15 Ocak tarihli yazılarıyla Hür Söz gazetesindeki yazın yolculuğunu tamamlıyordu. Gazetede yazmayı neden bıraktığını bilemiyoruz ama yaklaşık bir yıllık aradan sonra yeniden ve/fakat başka bir gazetede yazılarını görmeye başlıyoruz. Bu kez, Kıbrıs Türk toplumunun “ilk seçilmiş lideri” olan Necati Özkan’ın “İSTİKLÂL” gazetesinde 1951 yılında okurlara seslenmeye devam ediyordu. İşte Hür Söz’de yayımlanan son iki yazısı...
“01 Ocak 1950-syf:2,Hür Söz
Pazar Sohbeti-Fazıl Önder-
Bugünün Düşünceleri
ZENGİN- Bu günümü karada mı, denizde mi, yoksa havada mı geçirsem?
FAKİR- Dere kenarında bir alem yaparız olur biter!
KADIN- Kocam zengin olsaydı, bu günü kimbilir nerelerde geçirecektim...
ERKEK- Karım kannatkâr olsaydı, bu günüm neş’eli geçerdi!
KIZ- Benim de nişanlım olsaydı, bugün ben de ablam kadar sevinecektim.
DELİKANLI- Motosiklet mi kiralasam, yoksa bara mı otursam?
İHTİYAR- Zaman ne çabuk geçiyor. Gelen 50 imiş ama bu hesaba göre ben; 70’lik derviş! Hey gidi gençlik hey...
ŞAİR- Kimi ağlar, kimi güler
Kimi bezer, kimi özler.
Fani dünya derler buna,
Gel sevdiğim kıyma bana.
DELİ- Beni tanımayan varsa eğer, yok ederim şu cihanı! İnanmayan varsa eğer, baksın! Koçanı oğlumun babasındadır!
AKILLI- Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı. Kimi doğar, kimi göçer... bir kaidedir devam eder. Bâri gençlik elde iken eğlenelim biraz.
ÇİRKİN- Eğer bu suratle yaratılmasaydım, yahut aynayı icat etmeselerdi; bugün ben da gururlu gururlu dolaşacak ve belki de peşim sıra birçoklarını dolaştıracaktım.
GÜZEL- Aman! Şu modayı da kim icat etmiş bilmem ki... İlla çirkinleri de güzeller sırasına geçirmiye uğraşıyorlar... İnşallah yarınki moda bizim lehimize olur!
AYYAŞ- Es babam es... Bugün fıçı boşaltırım alimallah. Sızıp yere yıkılsam da kimse beni ayıplayamaz.
DİLENCİ- Bugün arkadaşlı gezmek kurtarır. Hani mağazalar kapalı ama barlar açık olduktam sonra ne düşüncem olur?
ZÜĞÜRT- Ah, seni icat edene ne diyeyim ey para! Düşersin kalkarsın da hiç bize taraf uğramazsın. Yoksa ben bugün bu kıtlıkla mı dolaşırdım...
UMURSUZ- Bugün sene başı imiş. 1950 gelmiş imiş diye, herkes yiyip, içip, eğlenecekmiş! Neme gerek... İsterse dünyanın direği kopsun!
HOŞ SOHBET- Sayın okuyucularım ile sevgili dostlarıma: “Yeni yılınız kutlu olsun” der ve saadetler temenni ederim.
“15 Ocak 1950-syf:2,Hür Söz
Pazar Sohbeti-Fazıl Önder-
Kitabî Konuşma- Hayal Bu Ya
Kitabî Konuşma:
Duygudaş dostum, 1950 yılı hakkında kendisine sorulan bir soru münasebetiyle; “Yıl iptidası Pazar gününe tesadüf ederse uğur sayılmaz; ve böyle bir yılda az çocuk doğar, çok ölüm olur, kış şiddetli geçer...” v.s.gibi istikbalden hayli söz açtı da, sigaranın pahalı olacağını, kahvenin “kirli; halis” satılacağını, temaşa vergilerinin arttırılacağını, işsizliğin çoğalacağını, her nedense söylemedi.
Hani hakkı da yok değil. Çünkü geçende lâtife etmek için kendisine:
-Bir kâhin olmak hasebiyle... diyrek K. Kaymaklı’nın Lefkoşa Belediyesine ne zaman ilhak edileceğini soracak oldum da, birdenbire:
-“Estağfurullah! Ben kitabî konuşurum” deyip sözümü kesti.
Dikkate şayandır ki, dostumun bu yıl hakkındaki (kitabî) sözlerinin kısmi azami, tahakkuk etmiş gibidir. Bilhassa kışın şiddetli başlaması, bunları teyid eder mahiyettedir.
Hayat Bu Ya:
Adını gazetede görmek hevesiyle mi, kendini olgun bir şair göstermek arzusu ile mi, yoksa bizi denemek maksadiyle mi bunu yapmış, bilmiyorum.
Geçenlerde (pek de genç bir kimse olmadığı anlaşılan) bir okurumuz, kalemiyle şöhret yapmış bir şairin şiirini aynen kâğıt üzerine geçirerek bize göndermiş; ve bu şiirin neşredilmesi hususunda da demiştir ki:
“Efendim, her şeyde olduğu gibi, şairlikte de kabiliyetin önemini takdir edenlerdenim. Ben, bu cevherin kendimde mevcut olduğuna eminim. Nitekim, hayalimi karıştırarak bulup, ve meydana getirdiğim bu şiirler (!) bunu bilfiil ispat etmiş oluyorum.
Binaenaleyh, bu şiirimi değerli gazetenizde görmek ister, ve bu münasebetle size sık sık şiirler göndereceğimi beyan ederim.”
Hayal bu ya... İnsan ne isterse olmaz ki!”