“Fakir-fukara dostu sendikacı: Kamil Ahmet…”

Sevgül Uludağ

Kamil Ahmet, 87 yaşında hayata gözlerini yumdu… Bu emektar sendikacının vefatı, özellikle Londra’da olmak üzere, Kıbrıs’ın ilerici insanları arasında büyük üzüntü yarattı…

Onun vefatı ardından yaşamını Londra’da sürdüren Derman Saraçoğlu arkadaşımız, şöyle yazdı:

 

“BİR KOŞU !

Yıl 1958 24 Mayıs. Bugünden çok daha zor yıllar. Çok daha zor ve zifiri karanlık günleri toplumumuzun. Kıbrıs'ta Lefkoşa'nın Eski Polis Sokağının köşesinde kanlar içinde yatıyor, sırtında kalleş kanlı bir kama ile Fazıl Önder. Bir sokak ötedeki, Yoldaş terzi Abdurrahman'ın,  Muharrem Apartmanı’nın zemin katında bulunan  terzi dükkanındadır Kamil Ahmet Yoldaş. Yaşlı bir kadın geçiyor dükkanın önünden tedirgin, üzgün ve telaşlı. ''Aşağıdaki köşede birini öldürdüler'' diyor. Kamil, Fazıl Önder'in saraç dükkanını biliyor. Oraya doğru koşmaya başlıyorlar Abdurrahman’la. Kömürcüler Hanı'nın köşesinde duruyorlar. Yoldaşı Fazıl, karşı köşede yerde uzalı halde ve etrafında insanlar vardır. Fazıl'ın başucunda duranlardan biri de 'Hazım Remzi'dir. Kamil büyük acısı ve isyanı ile Fazıl'a doğru koşmaya kalkıyor. Abdurrahman, ''Dur gitme'' diyor. ''Ölüm üstüne ölüm olur!'' diyor. Kamil oradan ayrılıyor ve önlem almaları yönünde diğer yoldaşlarını ve örgütleri uyarıp bilgilendirmeye gidiyor. Fazıl'ın akıbetini öğrenmeye çalışıyorlar. Daha sonra, Fazıl Önder'in, olay yerine gelen bir polis aracına konduğunu, henüz canlı  olduğunu ancak uzun süre hastaneye götürülmediğini ve hastaneye götürüldüğünde ise yaşamını kaybetmiş durumda olduğunu öğreniyorlar.

Yoldaş Kamil Ahmet, bugün bunca yıldan sonra Yoldaşı ve arkadaşı Fazıl Önder'e doğru yarım kalmış koşusunu tamamlıyor. O kısacık yolda, kimler yok ki sağlı sollu sıralanmış onu bekleyen yoldaşlarından; Derviş Ali Kavazoğlu, Ayhan Hikmet, Ahmet Muzaffer Gürkan, Ahmet Sadi, Sedat Süleyman, İrfan Salih, Hulus İbrahim, Hasan Raif, İlker Kılıç, Özker Özgür, Naci Talat ve niceleri.

Hep ışığa, aydınlığa doğru koştunuz yaşarken. Işıklarda kalınız sonsuza dek birlikte.”

 

“KIBRIS ADASI HAYIRLI BİR EVLADINI KAYBETTİ…”

Arkadaşımız Mustafa Gürsel ise Kamil Ahmet’i yakından tanıdığını, onunla henüz Pazar akşamı konuşmuş olduklarını aktarıyor ve şöyle yazıyor sosyal medya hesabında:

“Kıbrıs adası çok güzel bir insanını, hayırlı bir evladını, Kıbrıs emek mücadelesi gerçek bir neferini yitirdi. Kamil amcanın arkasından tüm Kıbrıslılar’ın ağlaması gerekir çünkü o hayatı boyunca işçi-emekçi insanların alınterlerinin karşılığını alabilmesi, Kıbrıs insanının güzel günlerde yaşayabilmesi için mücadele etti… Pazar gecesi konuştuyduk kendiyle. İyi  olduğunu söylediydi. Dün hastaneye yatırıldı, bugün de kaybettik… Manevi babamız gibiydi. Çok sever sayardık kendini. Örnek almamız gereken gerçek bir yurtseverdi. Yardımseverdi. Beyefendiydi.. Çok özleyeceğiz seni Kamil amcamız...”

Kemal Güçveren arkadaşımız ise Kamil Ahmet’le ilgili şöyle yazdı:

“Kamil Ahmet'i 19 Ekim 2019 günü Pelatusa köyünde tanıdım. Baniko Hrisantu onu anlatırken çevirisini ben yapıyordum. Ancak Baniko o sahneyi anlatılırken sözcükler boğazımda düğümlendi, sanki o anı görür gibi oldum. Hem Fazıl Önder'in bakışlarını, hem de Kamil Ahmet'in çaresizliğini hissettim. Ve daha fazla konuşamadım. Çeviriyi yarım bıraktım. Bu acıları yaşatanların hiçbirinden hesap sorulamadı. Ne yazık ki katiller bu ülkede 'kahraman' olmaya devam ediyor.”

 

AÇIK GAZETE’NİN YAZDIKLARI…

Açık Gazete ise 24 Mart 2020’de, Kamil Ahmet ile ilgili olarak “Londra’daki Kıbrıslı toplum, çınarı Kamil Ahmet’i kaybetti” başlığı altında şöyle yazdı:

“Londra’daki Kıbrıslı toplum en büyük çınarlarından sendikacı Kamil Ahmet’i (87) bu sabah tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybetti… Ahmet’in cenazesinin Londra’da defnedileceği açıklandı.

Kıbrısta 1950’lerde TMT’nin ölüm listesinde yer aldığı için Londra’ya göçen Kamil Ahmet, Hackney Kıbrıslılar Derneği’nde (Hackney Cyprus Association) uzun süre de başkanlık yapmıştı. Hackney Kıbrıslılar Derneği’nde üç hafta önce yapılan etkinlikte kendisine hizmetlerinden dolayı teşekkür belgesi verilen Ahmet’in yaşam hikayesi Faruk Eskioğlu’nun “Londra’da Bizim’Kiler” kitabında şöyle anlatılmıştı;

 

FAKİR FUKARA DOSTU SENDİKACI: KAMİL AHMET…

“Kıbrıs’ın yakın tarihi ve Londra’daki toplumun oluşmasının yakın tanığı Kamil Ahmet, “fakir fukara”dan yana mücadalesinde hâlâ sol yanındaki cevherini karartmayanlardan.

Kamil Ahmet ile Kıbrıslı Türk ve Rumların ortak birliği Hackney Kıbrıslılar Derneği’nde (Hackney Cyprus Association) en yakın dostu Hulus İbrahim’i tavlada yenmenin keyfiyle sohbet ettik.

Kamil Ahmet 1933’de Kıbrıs Çamlıköy’de amele baba ve ev kadını bir ailenin 4 çocuğunun en küçüğü olarak doğar. İlkokula köy okulunda başlar. Ailecek Lefkoşa’ya taşınınca tarihi Osmanlı yapısı Büyük Han’da bir odada kalırlar ve Haydarpaşa ilkokuluna gider. Okul sonrasında Han’ın yanındaki ayakkabı ve tenekeci için 1 kuruşa hamallık yapar. Arabacılar Sokak’ta Ermeni ustadan ekmek arası pastırma aldığını hatırlıyor. İlkokulu bitirince parasızlıktan eğitimini sürdüremez ve kunduracı yanında çırak olur. 14’üne geldiğinde nam-ı diğer Tiktiki, Hasan Usta sendikaya yazdırır ve sendikanın gönderdiği işlere giderek yövmiyesi 8 şilinden 49’ya çıkar. Rum usta Michelli’nin yanında kalfa olur. Tiktiki usta için fason kundura üretir.

İkinci Dünya Savaşı döneminde yapılan kamuflajları, bombardımana gelen Alman teyyarelerini ve savaş sonrasında Büyük Han’daki kutlamayı hatırlıyor. 1950’de BATA’da işe girer. 53’de de Nedime Hanım ile evlenir. Sendikal çalışmaların yanısıra futbol ile de ilgilenir. Türk sendikacılarının biraraya geldiği Türk Eğitim Kulübü’nde (TEK) antrenör, kaptanlık ve futbolculuk yapar. Yenicami Ağdelen Kulübü’nün kurucusu olur. Kamil Ahmet o günleri şöyle anlatıyor:

 

“EOKA’NIN İLK EYLEMİ SENDİKACILARA SALDIRMAKTI…TMT DA ÖNCELİKLE SENDİKACILARI HEDEF SEÇTİ…”

“8 saatlik işgücü ve adil ücret çalışmaları yapıyorduk. Sendika çok güçlüydü. 1955’te Kıbrıs İşçi Sendikaları Federasyonu’nun (PEO) ve Türk İşçiler Birliği ortaklaşa mücadeleyle yılda 1 hafta ücretsiz izin hakkı kazanmıştık. Rum ve Türk ayrımı kesinlikle yoktu. Bir tarafta işçiler diğer tarafta işverenler vardı. Kıbrıs o yıllarda sendikal haklarda ABD ve Avrupa’dan çok daha ileriydi. O ülkelerin işçi sınıfı için de örnek oluşturuyorduk. 1955’te EOKA kuruldu ve ilk eylemleri sendikacılara saldırmaktı. Belediyelerden futbol kulüplerine kadar toplum Türk ve Rum diye ayrılmaya başladı. Türk tarafında da ortaya çıktı. 9 Eylül Teşkilatı, Kara Çete, Volkan ve 1957’de bunları çatısında toplayan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) gizli kontra örgütler ortaya çıktı. Onlar da öncelikle sendikacıları hedef seçti. İşçi önderlerine sendikayla ilgisinin olmadığını gazete ilanıyla duyurmaları tehdidi yapılır oldu…”

 

“FAZIL ÖNDER’İN YANINA İLK GİDEN BEN OLDUYDUM…”

TMT, 1958’de PEO Türk Ofisi Başkanı Ahmet Sadi ve eşini öldürmeye çalıştı. Türk Eğitim Vakfı yöneticisi Fazıl Önder Saraç aynı yıl 24 Mayıs’ta katledildi. Kamil Ahmet o günleri gözleri yaşararak şöyle anlatıyor:

“Fazıl Selimiye Camisi önünde sırtından bıçaklanmış. Yanına ilk giden ben oldum. Yaralıydı. Beni görmeleri durumunda beni de vuracaklardı. PEO’daki arkadaşlara haber verdim ve onların uyarısıyla arka yollardan eve gittim. Sonra öğrendim ki Land Rover marka bir cip Fazıl’ı hastane yerine kan kaybından ölmesi için dolaştırmış. Cenazesine tek kardeşi katılabildi. O da Fazıl’ın mezarını korkudan yıllarca söyleyemedi. Berber Ahmet Yahya da gazeteye ilan vermişti. Yayınlandığı gün 29 Mayıs’ta Lefkoşa’da öldürüldü. Ahmet İbrahim de 30 Haziran’da Leymosun’da öldürülmüştü. Yine arkadaşım Terzi Abdurrahman bisikletle giderken arkasına bisikletli bir TMT’ci düşüyor. Abdurrahman’a öldürmek için ateş ediyor. Bisikletleri çarpışıyor. TMT’ci kendisini de vuruyor. Hastanede yan yana yatmışlardı.”

 

“ÇETELERİN ÖLÜM LİSTESİNDEYDİM…”

Kamil Ahmet kendisine yapılan baskıları da şöyle anlatıyor:

“1958’in 1 Mayıs’ından sonra Zafer Sineması’nın karşısındaki bir ev olan TEK’e gitmiştim. 9 yaşında bir çocuk geldi. Kulübü kapatıp terk etmemizi isteyerek bizi tehdit etti. ‘Tamam’ dedim ve kahveci Ali Maraton ile birlikte kulübü kapattık. Ali Kavazoğlu ile meyhanede buluştuk ve durumu anlattım. Kavazoğlu, ‘Sanırım TEK’i yakacaklar, istersen görünmeden izle’ dedi. Dediğini yaptım. Sinemadan gözetledim. 20-30 TMT’li kulüpteki eşyaları dışarıya fırlatıp yaktılar… Dostum Derviş Ali Kavazoğlu da, Rum sendikacı Kostas Mişaulis ile 1965’de katledilecekti… Kara Çete üyeleri, 1 Mayıs 1958’deki nümayişte Rumlarla beraber yürüyen Türkler arasında olduğum için beni de tehdit ettiler. Fazıl Küçük’ün gazetesi Halkın Sesi’nde ‘Ben aşağıda imzası olan Kamil Ahmet, 1 Mayıs nümayişine katılmadım” ilanını vermeye zorladılar. O yıllarda AKEL’in yeraltı teşkilatındaydık ve bu çetelerin 30 kişilik ölüm listesindeydim…”

 

İNGİLTERE’YE GÖÇ…

Kamil Ahmet eşi hamile olmasına rağmen 1959’da Lefkoşa’dan Mağusa’ya göçer ve kayınının bir odasına yerleşir. İlk ‘Special Constable” olarak 3 ay çalışır, sonra İngiliz üslerinde itfaiyeci olur. Gece okulunda İngilizce öğrenir. 10 yıl sonra işten çıkarmalar başlayınca da tazminatı ve hak ettiği İngiliz pasaportunu alarak 6 çocuk ve eşiyle birlikte 5 günlük vapur yolculuğu sonrasında 24 Ağustos 1967 tarinde Londra’ya gelir…

Newington Green Albion Road’da bir ev tutar. İşsizlik ve çocuk yardımları yeni ülkeye uyumda destek olur. Britanya Komünist Partisi’ne üye olur. Londra’ya gelmek zorunda kalan Türk ve Rum sendikacı arkadaşlarıyla Hackney Kıbrıslılar Derneği’nde buluşur. 1976-86 arasında dernekte başkanlık eder. Kıbrıs Türk Toplum Merkezi ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun kurucuları ve yönetim kurulu üyeleri arasında yer alır. Demokrasi Derneği’ne üye olur. Kıbrıs’ta sendikal mücadele ve sporun birbirine sinerji yarattığı deneyimiyle TEK ruhunu Londra’da yaşatmak için Demokrasi Derneği’nin çatısındaki Çınarspor’da bir araya gelirler. CTP Londra Dayanışma Derneği’nde aktif olarak mücadele eder. Çalıştığı derneklerde Türkiyeli sosyalistlerle dostça ilişkiler kurar ve 12 Eylül mültecilerine yardım eder.

 

AYAKKABI TAMİR DÜKKANI…

Londra’ya geldiği ilk yıllarda otomobil fabrikasında işçilik de olmak üzere farklı işler yapan Kamil Ahmet, 1973’de bir trafik kazasında yaralanınca Bruce Grove tren istasyonu karşısında ayakkabı tamir dükkanı açar. 1980’de Newington Green’de, 1988’de de Charlton Village’de şubeler açar. 1998’de emekli olunca da dükkanlarının yönetimini çocuklarına bırakır.

Kamil Ahmet, “Bizim mücadelemiz fakir fukaradan yanaydı. Yeniden dünyaya gelsem yine aynı şeyleri yapardım” diyor.

Hüseyin (1954), Müride (1956), Ahmet (1957), Saadettin (1959) Sündüz (1963) ve Nurcan (1965) isimli çocukları bulunan Kamil Ahmet, yeni kuşağa güveniyor ve Kıbrıs’a eninde sonunda kalıcı bir barışın geleceğine inanıyor.”

Işıklarda ol Kamil Ahmet… Vermiş olduğun mücadeleyi, ödemiş olduğun bedeli unutmayacağız…  Yıllar önce bu sayfalarda ayrıntılı biçimde, İngiltere’den değerli arkadaşımız İlker Salih’in seninle yapmış olduğu röportaja geniş yer vermiştik… Mücadelen bize hep rehber olacak… Sevdiklerinin, yoldaşlarının, ailenin acısını paylaşıyoruz…

DEVAM EDECEK