Fakirleşme artarken, yoksul ve muhtaç maaşı alanlar çoğalırken, hükümet istikrarlı bir şekilde yönetemiyor

Ödül Muhtaroğlu

Ülkemizde yüksek enflasyon ve günden güne artan pahalılık yüzünden,  halkın satın alma gücü düşmekte ve fakirleşme çoğalmaktadır.

KKTC Maliye Bakanlığı Ağustos sonu verilerine göre, son 5 yılda, ülkedeki fakirleşmeden dolayı, yoksul ve muhtaç maaşı alan kişi sayısı yaklaşık yüzde 20 arttı.

Son 5 yılda, yoksul ve muhtaç maaşı (Sosyal yardım) alan kişi sayısı 4,239 kişiye ulaştı. Bu rakamların, yılsonuna kadar daha da çoğalması beklenmektedir.

Yoksulluk maaşları, asgari ücretin altında kaldığı için, bu maaşla geçinmek imkan dahilinde görülmüyor. Yoksul ve muhtaç sayısındaki bu artış, ülkemizdeki fakirleşmenin boyutunu da ortaya koyuyor.

Öte yandan, toplam destek ödemelerinin içinde olan, dulluk ve engelli maaşlarıyle birlikte, son 5 yıldaki toplam destek ödemelerinin sayısındaki artış, yaklaşık yüzde 17 oldu.

Ağustos sonu itibariyle, toplam destek verilen kişi sayısı 10,468 kişiye ulaştı ve bu maaşlar için Maliye’den yaklaşık 200 milyon TL harcandı. Son 5 yıllık Hükümetler döneminde yoksul ve muhtaç maaşı alanların sayısının günden güne arttığı görülüyor.

Son 5 yıldaki fakirleşminin artması, beraberinde sosyal sorunları da getirmekte ve suçlar ile kriminal olayların da çoğalmasını tetiklemektedir.

Nitekim, son yıllarda ekonomik sorunların artması ile birlikte, ülkemizde, zimmete para geçirme, hırsızlık, dolandırıcılık, usulsüzlük, rüşvet ve evrak sahtekarlığı suçları günden güne artmaya devam etmektedir.

Ülkemizde, devlette aradığı  ilacı bulamayan, parası olmadığı için eczaneden de ilaç alamayan çok sayıda yoksul vatandaşımız bulunmaktadır.

 Sosyal yardım ve engelli maaşı alanların maaşları, gıda harcamalarına bile yetmemekte, gün geçtikçe daha da fakirleşmektedirler. Bu bağlamda, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı da, Eylül ayı sonunda, aylık 27 bin 144 TL’ye yükseldi.

Öte yandan, KKTC’de yıllık gıda enflasyonu ise, yüzde 58 oranında gerçekleşti..Asgari ücretliler ve dar gelirliler, mutfak masraflarını bile karşılamakta zorluk çekiyor.

Özellikle elektrik, gaz, temel gıda ürünleri ve tüm mal ve hizmetlere yapılan zamlar, halkımızın belini bükmüştür. Asgari ücrete yenile yüzde 19 artış  yapılması, zamlardan dolayı anlamını da yitirmiştir.

Asgari ücret artışının ve yüzde 15 oranındaki elektrik zammının maliyetlere, oradan da mal ve hizmetlere zam olarak yansıması ile, muhtemelen ekim ayında da yüksek bir enflasyon oranı ile karşılaşacağız.

Yüksek enflasyon ve pahalılıktan dolayı, bu yıl maaşlara ve asgari ücrete 3 kez artış yapılmasına rağmen, yeterli olmamış, sadece enflasyon kayıpları giderilmiştir.Enflasyon karşısında reel artış sağlanmamıştır.

Geçinmek zorlaştıkça, satın alma gücü düştükçe, nakit parası yetmeyen dar gelirli ve orta gelirli vatandaşlarımız da, daha çok kredi kartı kullanmaya mecbur oluyor.

Kredi kartı borçları zamanında ödenmeyip, asgari tutarıı ödendiği zaman, ödenmeyen kısım için yüksek oranda faiz uygulanıyor.Böylece, kredi kartı borçları artarak büyüyor ve ödenmesi zorlaşıyor.

Sonuç olarak, Hükümet, yoksul ve muhtaçlar ile  engellilerin maaşlarını artırmalı ve geliri belli bir düzeyin altındaki ailelere, ilave destekler sağlamalıdır. Sosyal devletin de gereği budur.

Halkın esas gündemi, ne kurultay, ne de meclis başkanlığı seçimidir.Esas gündem, fakirleşme ve geçim derdidir. Buna rağmen, Hükümet, hayatı ucuzlatmak, pahalılığı önlemek için, ihtiyaç duyulan   tedbirleri almamakta, ve gerekli denetimleri yapmamaktadır.

Kurultay için, devlet işleri aylarca aksatılmıştır.Şimdi de Hükümet, bir haftadır kendi gösterdiği adayları, 10 tur yapılmasına rağmen  meclis başkanı seçtirememiştir. Hükümet’ in büyük ortağı, kendi gösterdiği adayları, parti içindeki dağınıklık ve kişisel çıkarlar yüzünden seçtiremiyor.

Hatta, son yapılan 5 turlu oylamadan seçilmek için gerekli oyu almamasına ve red edilmesine rağmen, mevcut meclis başkanı, ben kazandım diyerek, Meclis oturumunu kapatmıştır.Konu, açık ve net olmasına rağmen, seçimin sonucu için Başsavcılıktan görüş beklenmektedir.

Halbuki, iç tüzük ve matematik mevcut adayın kaybettiğini söylemektedir. Bu konuda, Başsavcılık görüşüne gerek yoktur. Görüntü itibarı ile hükümet içinde birlik ve disiplin kalmamıştır. Süratle, erken seçime gidilmelidir.