“Farklı yemekler, samimi bir ortam yaratmak istedik”

Petitcolin çifti, uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra, Kıbrıs’a dönerek bir kafe açmaya karar verdi. Henüz birkaç aydır işlettikleri kafe ve barı, insanların buluşma noktası haline getirmeyi amaçlıyorlar.

Dila ŞİMŞEK

Berna ve Frederic Petitcolin, birlikte kafe ve bar işletmesi açarak, hayallerini gerçekleştirdiler. Uzun yıllar yurtdışında yaşayan çift, Kıbrıs’ın tarihi ve coğrafi güzelliği nedeniyle, işletmelerini burada, Surlariçi’nde açmak istemiş.

La Main du Roi (Kralın eli) isimli işletmelerini Eylül ayına yakın, bir apartmanın ‘giriş katına’ açan çift, yakınlarının ‘burada kafe mi olur?’ düşüncelerini haksız çıkaracak bir tasarım yapmış. Kafenin ismi, Beşparmak dağları ve kafe karşısındaki mahkeme binasının bulunduğu yerde Lusignan Sarayı olmasından esinlenerek, Fredic Petitcolin tarafından verilmiş…

“Annem karşımızdaki mahkeme binasında çalışırdı, çocukluğumu bu bahçede geçirmiştim”

Lefkoşalı Berna Asal Petitcolin, 30 sene boyunca yurtdışında yaşamış. Bu nedenle, artık Kıbrıs’a dönme vaktinin geldiğini düşündüğünü belirten Asal, “Fred 25 sene Fransa’da bu işi yapmış, kendi şarap barı vardı ve çok ünlü bir şefin yanında, restoranda çalışmıştı. Ben de İstanbul’da Telekom sektöründe çalışmıştım. Fred’in mesleği olduğu için, bir kafe ve bar açmayı istedik, bunu da Kıbrıs’ta yapmaya karar verdik. Kıbrıs’ın havası, tarihi, bizim için çok önemli bir unsur… Yıllardır görmediğim insanları görüyorum, eski arkadaşlarımla bir araya geliyorum. Annem karşımızdaki mahkeme binasında çalışırdı, çocukluğumu bu bahçede geçirmiştim. Tesadüfen burayı bulduk” diyor.

“Dünyada birçok şehirde, apartman girişleri bu şekilde değerlendirilmeye başladı”

Kafe ve barın yapıldığı yerin bir apartman girişi olduğundan bahseden Asal, “Dünyada birçok şehirde, apartman girişleri bu şekilde değerlendirilmeye başladı. Üst katta ofisler ver, buradan gelip geçiyorlar. Bence farklı bir hava katıyor, bizim de istediğimiz samimi ve sıcak bir ortam oluşturmak. İnsanların burada arkadaşlarıyla buluşması, onlarla sohbet edebilmesini istiyoruz” diye anlatıyor.

“İnsanlar o günün menüsü ne olursa olsun, buraya geldiklerinde aç kalmayacaklarını, illa ki damak tadına uygun bir şey bulacağını bilerek gelebilsin…”

Asal, sözlerine şöyle devam ediyor: “Menümüzdeki tüm yemeklerimizi biz pişiriyoruz. Hem geniş bir menümüz yok, hem de çok çeşitli bir menümüz var aslında, ikisi birden. Her gün değişik bir şey yapıyoruz. Etrafta sıklıkla hamburger, pizza, kebap gibi yemeklerin satıldığı restoranlar var. Ya da ev yemekleri mevcut. Yani ikisinin arası, ana yemek olarak et yemeği, ancak tadı güzel, uygun fiyata yiyebileceğiniz türde menüler yok. Bizde Fransız kişi, rosto, somon, vejetaryen çeşitler, çeşitli çorbalar, kuzu tajin, bonfile, böf bu gibi yemekler yapıyoruz. Çeşitlerimizi arttırarak, akustik müzikle birlikte hizmet vermek istiyoruz. En büyük amacımız insanların burada rahat olabileceği, sevdikleri ile bir araya gelebileceği bir mekan haline gelmek. İnsanlar o günün menüsü ne olursa olsun, buraya geldiklerinde aç kalmayacaklarını, illa ki damak tadına uygun bir şey bulacağını bilerek gelebilsin. İş çıkışı bir şeyler içebilsin… Fred’in kendi şarap barı vardı, o da burada şarap ürünlerimizin gelişmesini istiyor. Biz burada alternatif yemek yapıyoruz aslında… Bu anlamda bir fark yaratabilmeyi umuyoruz”

 

 

 

 

 

Özel Haber Haberleri