FASİT daire

Cenk Mutluyakalı


FASİT daire!..
Yani, dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmek...
AYNI olumsuz sonucu veren, çözüm getirmeyen durumları tekrarlamak...
Evet, KISIR DÖNGÜ...
Ve evet, STATÜKO...

***

Hani geçenlerde yazmıştım, Albert Einstein’ın “delilik” tanımını:
“Sürekli aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklemek!..”

***

Tufan Erhürman’ın ADRES KIBRIS’taki son yazısı nefisti ve “fasit daire”yi oradan aldım...
Şu saptamayı yapıyor Erhürman:
“Hani “bu düzen sürdürülebilir değil; değişimin zamanı geldi” falan diyor ya herkes, bunları söyleyenlerin kaçı gerçekten düzenden, kaçı aslında düzenin kendisinden değil de ondan yeterince yararlanamıyor olmaktan şikâyetçi emin değilim. Ama doğrusunu söylemek gerekiyorsa, sanki ikinci grup birinciden çok daha kalabalık gibi geliyor bana. Ve maalesef bu durum, azınlıkları değil de kalabalıkları memnun etmeye endeksli siyasi partilerimizin kararlarını da fena halde etkiledi bugüne kadar. Şimdi karar verme zamanı. Ya bir kez daha kalabalığın taleplerine odaklanıp o fasit dairenin ekseninde dönecek ve düzeni değiştirdim diyerek yalnızca düzenden yararlananların isimlerini değiştireceğiz ya da samimiysek eğer değişim sözümüzde, bu fasit daireyi çat diye çatlatarak ekseni kaydıracak, hakiki manada yeni bir düzenin ilk taşlarını döşemeye başlayacağız...”

***

Her dönem, kendilerini “iktidar karşıtı” olarak konumlandıran kimi kesimler, ülkedeki başka başka olumsuzlukları, kendi “adaletsizlikleri”ni korumak adına “kalkan” yapıyorlar!..
Kime dokunsanız, sizi “yaftalayarak” işe başlıyor önce...
Ve sonra, diğer olumsuzlukları sıralıyor, kendinden gayrı...
Böylece “döne dolaşa” aynı yere geliyoruz sonuçta...
“Fasit daire” galiba da, “statüko”dan dahi iyi anlatıyor, gerçeğimizi...

***

Değişim için ‘kalabalıklar’a dokunmak gerekiyor...
‘Sessiz’ kalabalıklardan güç alarak...
Ve kimi bilgileri, gerçekleri “kapalı kapılar ardında” bırakmadan, ısrarla, cesaretle, açıklıkla PAYLAŞARAK...