Türkiye’de, bir yandan ‘Koalisyon Hükümeti mi ? Erken seçim mi ?’, bir yandan da, ‘Suriye’ye nasıl müdahale ?” tartışmaları içinde boğuluyor bu aralar. Her ikisi de ‘bizi’ çok çok ilgilendiriyor. Malum, Türkiye öksürürken biz hep zatürre oluyoruz buralarda.
Koalisyon Hükümeti kurulursa, bu ortaklık hükümetinde hangi partiler yer alacak ? Koalisyon hükümetindeki siyasi partilerin ‘ Kıbrıs’da çözüm’ konusundaki görüş ve tutumları ne ? Veya ne olacak ? (Birkaçını çok iyi biliyoruz da...) Koltuklara, şu sıralar Kıbrıs’ta devam etmekte olan olumlu havayı bozacak birileri gelir mi ? Başkan Akıncı, her şeye karşın, ‘çözüm’ için çabalarını doğru bildiği şekilde sürdürür mü ? Sürdürebilir mi ?
Koalisyon umutları söner, ‘erken seçim’ kararı alınırsa, Kıbrıs’taki görüşmeler sekteye uğrar mı ? Yıllardır, her seçim öncesinde olduğu gibi (Türkiyede, Kuzey veya Güney Kıbrıs’ta), “Ara verelim. Seçimler bittikten sonra devam ederiz” denir mi ?
Tüm bu soruların cevapları, her zaman olduğu gibi yine ‘zaman’ın akışına kalmış durumda. Bekleyeceğiz. Başaka çaremiz de yok zaten. Yarım yüzyıldır beklediğimiz gibi.
***
Türkiye’deki Suriye krizi nasıl sonuçlanacak ?
İlginç mi ilginç (!) öneriler ve de görüşler ortaya atılmakta her gün. “Girelim, vuralım, kıralım” diyenler de var, “Uzaktan bomba yağdıralım” diyenler de. “Durun yahu... Bunun faturası büyük olur” diyenler ise galiba (malesef) azınlıkta. Birinci şıkkın ‘savaş’ (hem de belki de yıllar sürecek) demek olacağını kavrayamayanlar çok. 48 saatte her tarafın süt liman olacağını sanıyorlar. Gümbür gümbür, ellerini kollarını sallayıp, girip, 24 saat içinde soluğun Şam’da alınaacağının hayalini kuranlar bile var. Öyle mi olur gerçekten ?
İkinci şık ise, ‘uzaktan ateş yağdırma’... Müttefikler, bu kadar zamandır havadan ateş yağdırdılar da ne oldu ?... Sen uzaktan bombalar yağdıracaksın da karşındaki aynı şeyi sana yapmayacak mı ?
Ve, en önemlisi, sivil veya asker, silahlı veya silahsızlar; ölümler, yaralanmalar, yıkıntılar ve evini barkını bırakıp sığınacak güvenli bir yer arayacak zavallılar....
Zaten hep öyle olmuyor mu ? Birileri, masa başındaki rahat koltuklarında savaş, tank, bomba, füze v.s. kararı veriyor, cezasını da, neyin neden olduğunu bile anlamayan zavallılar çekiyor. İster, vatani görevini yapanlar olsun, isterse siviller...
***
SEVDİĞİM SÖZLER:
• İhtiyarlar savaş ilan ederler. Ama savaşan ve ölenler gençlerdir. Her türlü zorluğu
ve sıkıntıyı çekenler de gençlerdir. (Herbert Clark Hoover)
• Savaşın iyisi, barışın kötüsü yoktur. (Benjamin Franklin)