Bu ülkede kanıksanmış bir yanlış var. Beceriksiz, basiretsiz yöneticilerin yarattığı maddi ve manevi zararların faturasını hep halk ödüyor.
Son dönemde iyice ayyuka çıkan bu durum bir yurttaş olarak beni artık ciddi ciddi rahatsız ediyor.
Hükümet yasadışı olduğunu bile bile kanun gücünde kararname çıkararak Teknecik Elektrik Santralı’na ihalesiz yakıt temini yoluna gidiyor. Ana muhalefet CTP de bu durumu YİM, Yüksek İdare Mahkemesi’ne taşıyor.
Bunun üzerine hükümet YİM’in CTP’nin ara emri davasını görüşeceği günün bir gün öncesinde yeni bir kararla söz konusu Kanun Gücünde Kararnameyi yürürlükten kaldırdığını açıklıyor.
Böylece hükümet YİM’in ara emri alması ihtimalini aklınca bertaraf ediyor. Mahkeme de dava konusu kararnameyi geri çekerek davayı ortadan kaldıran hükümeti dava masraflarını ödemeye mahkum ediyor.
Peki bu dava masraflarını kim ödeyecek?
Elbette Maliye Bakanlığı. Yanlışı hükümet yapacak ama zararın faturasını halktan topladığı vergilerle devletin maliyesi ödeyecek.
İş sadece bununla da sınırlı değil. Kanun Gücünde Kararname ile ihalsiz alınan yakıt için ödenen astronomik taşıma ücretleri de bu kararı alanların cebinden değil, halkın cebinden çıkmaktadır. Elektrik fiyatlarına yapılan zamlar tam da bu faturanın halk tarafından ödendiğinin belgesidir.
Halbuki Kıb-Tek’i yönetenler zamanında ihaleye çıkarak önceki ihale sonuçlanmadan yeni ihaleyi tamamlamış olsalardı belki de yarı fiyatına, hatta daha da aşağıya taşımacılık ücretiyle sorunsuz yakıt temini gerçekleşmiş olacaktı.
Zamanında görevlerini yapmadılar ama faturayı onlar değil biz ödüyoruz. Hem de sesimizi çıkarmadan, gelen her artışa önce şiddetli bir tepki gösteriyoruz sonra da gelen faturayı kuzu kuzu ödüyoruz.
Biz böyle yaptıkça yönetenler de durmak bilmiyor. Türkiye’den son gönderilen 2 adet 25 MW, toplam 50 MW’lık yeni Jeneratörler halkın temiz lambasuyu olarak bildiği euro dizel yakıtla çalışıyor.
Yapılan protokola göre 6 aylığına bu jeneratörleri temin eden TC’li şirket işletecek, jeneratörlerin yakıtları ise Kıb-Tek tarafından temin edilecek.
Kıb-Tek bunu da bakanlar kurulu tarafından alınan kanun gücünde kararname ile ihalesiz temin ediyor. KKTC’ye akaryakıt temin eden iki özel şirket, K-Pet ve Alpet’ten ihalesiz alım yoluna gidiliyor. Ayrıca yakıt Kalecik’ten tankerlerle Teknecik’e taşınıyor. Bu da ihalesiz yapılıyor.
Elbette bunun bedelini de halk olarak biz ödüyoruz.
Bu konu sadece bunlarla sınırlı değil. Yıllardır bu ülkede yaşanan plansız gelişmenin faturasını da biz ödüyoruz.
Örneğin son dönemlerde İskele Long Beach sahilleri gökdelenlerle doldu. Ama altyapı için hiçbir adım atılmadı. Nihayet güzelim sahiller kirlenince ve deniz girilemez hale gelince herkes feryat etmeye başladı.
Çözüm biliniyor.
Planlı gelişme.
Ancak bu amaçla hazırlanan imar planının hangi badirelerden geçtiğini ve nihayet her tarafın imara açılması sonrasında imzalandığını sanırım herkes hatırlamaktadır.
Bu ülkenin en önemli sorunu popülizmdir. Bunu yıllardır söylüyoruz. Ama çözüm bulamıyoruz. Küçük ülke olmamız, hemen hemen herkesin birbirini tanıyor olması bunda etkendir.
Ama en önemli etken ülkeyi yönetenlerin, bu ülke insanından değil, denizin öte yakasında iktidarda olanlardan güç alıyor olmasıdır.
“Ben yaparım olur” zihniyeti tam da bundan dolayı prim yapıyor. Unutmayın iktidar halktan değil de, başka yerlerden güç alıyorsa halk o iktidarı denetleyemez.
Bu durumda da halka fatura ödemekten başka yol kalmaz. Artık yanlışların faturasını ödemek istemiyorsak bu yapıyı değiştireceğiz. Başka çıkış yolumuz yoktur.