Şu fazla-mesailer konusu var ya ? Aslında, yıllar içinde yönetimlerin, sürekli gözardı ederek yarattığı büyük bir sorun bu. İster öngörüsüzlük, ister popülizm, ister boşvercilik deyin adına. Hiç farketmez. Sonuçta gelinen nokta önemli. Gerçek şu ki, ‘Nasıl başladıydı ?’, ‘Nasıl olduydu ?’, ‘Kim yaptıydı ?’, ‘ Neden yaptıydı ?’ gibi sorularla uğraşacak halimiz kalmadı artık. Rakamlar ortada. Ve rakamlar “Aman.. .Acil çözüm...” diye bas bas bağırıyor.
***
Devlet yetkilileri bilmiyorlar mıydı,
Devlet dairelerinde verimin düşük olduğunu... Oturup ay başlarında maaş kapan açıkgözler bulunduğunu... Asıl işine, ikinci işine ayırdığı zamanın ondan birini bile ayırmayanlar olduğunu... Bazı Devlet dairelerinde personel eksikliği varken bazılarında personel fazlalığı bulunduğunu...
Biliyorlardı... Biliyorlardı da, rahatsız edecek (!) bir adım atmayı, çareler üretmeyi göze alamıyorlardı.
***
Şimdi bu sorunu çözme görevi de ‘Dörtlü Koalisyon Hükümeti’nde. Başarırlar mı ? Bilemeyiz. Bildiğimiz tek şey, bu sorunun da muhakkak çözülmesi gerektiği. Üstelik de, tek başına değil, doğru düzgün, genel ve kapsamlı bir düzenlemeyle.
Rengarenk
Renklilik zenginliktir derler. Derler ama bizim renkliliğimiz bambaşka. Renklerle öylesine içiçe geçmiş bir halk olduk ki... Çok renkliyiz çok. O kadar ki, neremizin siyah neremizin beyaz olduğunu bile ayırt edemiyoruz artık. Renkli renkli, kaptırmışız kendimizi akan sulara, sürüklenip gidiyoruz. Nereye varırız sonunda ? Hiç belli değil.
Kendini ‘politikacı’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol....
Kendini ‘vatansever’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol...
Kendini ‘milliyetçi’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol...
Kendini ‘halkçı’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol....
Kendini ‘devrimci’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol...
Kendini ‘uzman’ (konu önemli değil) sananlar mı istersiniz ? Bol bol....
Kendini ‘ekonomist’ sanananlar mı istersiniz ? Bol bol...
Kendini ‘işletmeci’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol...
Kendini ‘gazeteci’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol....
Kendini ‘sanatçı’ (!), (müzisyen, ressam, yazar v.s. ) sananlar mı istersiniz ? Bol bol...
Kendi ‘sporcu’ sananlar mı istersiniz ? Bol bol....
Her şeyimiz bol bol maşallah....
“Nazar değmez inşallah” diyeceğim ama galiba ‘nazar’ çoktaaan değdi...Hem de öyle bir değdi ki...
Sokak Ağzı
“Hayvancılar şikayetçi. Ülkedeki hayvan sayısı düşmekteymiş.. Halbuki ben tam ters görüşteyim. Bana göre, ülkedeki hayvan nüfusu her geçen gün hızla artmakta...” (Kelami)
***
“Türkiye basınında acaip acaip, vahşi cinayet haberleri okurduk da şaşkınlıktan ağzımız açık kalırdı. Bir gün benzerlerinin ülkemizde de gerçekleşeceğini söyleseler inanmazdık...” (Musti Gürkan-Lefkoşa)
***
“Girecekler... Giriyorlar... Girdiler... Haftalardır aynı haberlerle yoğruluyoruz. Allah sonunu hayır getirsin.” (Ülker Cansoylu-Girne)
***
“Pohpohladın mı ? Senden iyisi yok. Eleştirdin mi ‘Türk düşmanı’... İşte Türk basını...” (Neriman-Girne)
***
“Seçim geliyoooorrrrr... Her yerde ‘Belediye Show’lar başladı... Yollar, kaldırımlar v.s. v.s. v.s....Bu kadar zamandır aklınız nerdeydi ey Sayın Başkanlar ?” (Cüneyt)
***
“Kamuran Aziz Hanımefendi’ye bu toplumun büyük borcu var. Toplumumuzun hiç unutulmaması gereken isimlerinden biridir Kamuran Hanım...Haydi görev başına.” (Seyhan)
***
“Her seçim sonrasında olduğu gibi, bu seçim sonrasında da Müdürler değiştirilmeye başlandı. Biri gidiyor bir yenisi geliyor. Ama yeni gelen de biliyor ilk fırsatta gideceğini. (Meryem-Lefkoşa)
***
“Eyy yurt dışındaki Türkler... Gelin. Siz de gelin. Gelin de görün memleketin halini. Bıraktığınız gibi bile değil artık. Bambaşka, yepyeni, dünyada eşine rastlayamayacağınız bir ana yurdunuz var burada. (Muzaffer)
***
“Eveeet... Sıra geldi İstiklal Marşı’na. Bence tamamen kaldırılsın. Yerine mehter marşı çalınsın. ‘Türküz biz ezelden..’ son derece uygun olur. (Gülşen Karayaş-Girne)
***