Fazladan mülkümüz!

Cenk Mutluyakalı

MÜLKİYET sorunu nasıl aşılacak anlatalım!
Böylece 'iade ettik, aldık, verdik, gitti, kaldık' sözcüklerini de koyalım bir kenara.
Bu ezber artık fazlaca sıkıcı...

*  *  *

Kıbrıslı Türkler her koşulda ‘sahip olacak.’
Kesin bilgi bu!
Belki % 10 toprak kaldı, elde, avuçta...
Yüzde 14 diyelim, en fazla...
Hani hem kuzeyde 'eş olmayan değer'de alınıp, hem de güneydekilerin 'satıldığını' da görmezden gelelim!
En az yüzde 10 mülk yeni kazanım olacak.

*  *  *

Sahi niye "eşdeğer" denmiş en başında!
'Eş' değil ki!
Ne 'değer' olarak, ne 'kıymet'...
Kırk kusur senelik avuntu bu yalnızca!

*  *  *

Neyse! Uzatmayalım...
'Mülkiyet' nasıl çözümlenmiş, anlatalım!
Komisyon olacak, 'Mülkiyet Komisyonu'...
Bağımsız!
Üyeleri eşit sayıda Kıbrıslılar.
Takas-Tazminat-İade görüşecek komisyon.
Kimse 'mağdur olmayacak’, temel mantık!

*  *  *

Ama “altın formül” çok başka!
Diyelim ki, “Tarlabaşı” ilçesi.
İsmi uydurdum, spekülasyon olmasın diye.
Burası  “eski bir Rum kasabası” olsun.
Mesela!
74'ten evvel burada “bin hane” vardı.
Şimdi beş bin hane!
Eğer “iade” edilirse, çok daha karmaşık.
Niye?
Çünkü “bin” hane için “dört bin hane” insana çözüm aranacak, boşuna!
Ev yoktu ki vakt-i zamanında oralarda!
O halde “şehrin iadesi” değil mesele.
“Bin” hane insana “geri dönüş” hakkı!
Eğer geleceklerse...
Peki diğer mülkler?
Komisyona başvursunlar.
Ama “ev sahipleri” de yerinde kalsın.

*  *  *

Kim yönetecek peki, “Tarlabaşı”nı!
Federal olur yönetim...
Birlikte yönetiriz, ne olmuş yani....
Kimse de yerinden oynamaz...

*  *  *

“Altın formül” bu işte!
74'te bin hanesi olan 'kasabada'...
Şimdi beş bin hane varsa...
Ve üç bin yerine kırk üç bin nüfus...
Bu "gerçek" de gözetiliyor ağır ağır...

*  *  *

“Kurucu” devletler tamam da...
Unutulmasın “federal” de bizim...
Hem de asıl o bizim...
Çünkü dünyada “tek” isim!