Feminist Atölye
info@feministatolye.org
11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama ile müzakere sürecine dair yeşeren umutlarımız geçtiğimiz haftalarda yaratılan suni NAVTEX gündemi ile bir kez daha soldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin savaş gemilerini güney Kıbrıs açıklarına göndermesi sonucunda ortaya çıkan kriz, Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerinin müzakere masasından çekilmesine ve federal çözüm arayışlarının bir kez daha ertelenmesine neden oldu. Şüphesiz ki, bu kriz olmasa da müzakere masasında süren görüşmeler sonuç alıcı ve çözüm üretici müzakereler olarak nitelenmekten çok uzaktı. Kıbrıs Türk tarafını temsilen müzakerelere katılan Eroğlu ve Özersay, geçmiş müzakere döneminde (Talat-Hristofyas) anlaşma sağlanan hususlara ve yakınlaşma kâğıtlarına sahip çıkmadıkları gibi, federal çözümü “etnisite” temelli milliyetçi anlayışla sürdürmeye devam ederlerken, Kıbrıs Rum tarafını temsilen masaya oturan Anastasiadis ve Mavroyannis de yakınlaşma kâğıtlarından uzaklaşarak süreci zamana yaymayı yeğlemişti. Bir Barış Antlaşmasının, sadece tek bir tarafın hassasiyetlerini ve ihtiyaçlarını değil, her iki tarafın ihtiyaçlarını karşılaması gerektiğini idrak edemeyen “müzakereciler” geleceğimiz üzerinde “egemenliklerini yarıştırmaya” devam ettiler. Kıbrıs Türk tarafı temsilcileri, aslında Kıbrıslı Rumlara ait olan toprak ve mülkiyet meseleleri ile ilgili “geldim, aldım, benim oldu” tutumunu devam ettirirken ve Kıbrıs Rum toplumunun haklarını görmezden gelirken, Kıbrıs Rum tarafı temsilcileri de Kıbrıslı Türklerin 1960 Antlaşmalarından kaynaklanan haklarını görmezden gelip doğalgaz aramaya devam ettiler. Bu süreçte Kıbrıs Sorununa fetihçi ve militarist bir kuvvet politikası içinden bakmayı alışkanlık haline getirmiş Türkiye Cumhuriyeti de, bir süredir devam ettirdiği “dış politikada külhanbeyi” tutumunu sürdürerek savaş gemilerini güney sahillerine gönderdi ve müzakerelerin kopmasına neden oldu.
Müzakere süreci devam ederken Türkiye’nin savaş gemilerini göndermesi kabul edilebilir olmadığı ve böylesi tehditkâr kuvvet politikalarının adanın birleşmesine değil bölünmesine zemin yarattığı bir gerçektir. Geçmişte yaşadığımız etnik çatışma dolayısıyla adanın siyasi ortağı olan Kıbrıs Rum halkının savaş ve militarist söz veya harekete duyarlılığı bu denli ortadayken, Kıbrıs’ın her iki halkı da geçmiş travmalarını henüz sarmaya bile fırsat bulamamışken bu şekilde bir yaklaşımla Türkiye barışa değil çatışma kültürüne zemin oluşturmaktadır. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar milliyetçi-militarist politikalardan ötürü geçmişte acılar yaşamış, bugün halen yaşamakta ve etkilerini görmekteler. Bu nedenle yapılan tehdide dayalı her militarist güç gösterisi Kıbrısta yaşayan halkların değil, Türkiyenin kendi siyasi ve ekonomik çıkarı dolayısıyladır.
Feminist Atölye aktivistleri olarak bizler ülkemizde federal bir çözümle birlikte barışı gerçekleştirmeyi, siyasi eşit olan iki toplumun da doğalgaz meselesini federal bir çatıda çözmemizin ülkemiz için kaçınılmaz olduğunun bilincindeyiz. Müzakerelerin kalındığı yerden devam etmesini ve masada krizlerle birlikte ‘’egemenlik’’ adı altında güç ve tehdit politikalarının değil federal çözümün detaylarının konuşulmasını görmek istemekteyiz.
------------
Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı Yeni Atölyelerimiz Başlıyor!
Feminist Atölye olarak 2010 yılında Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği ile kurduğumuz “KİHEP Kurumsal Ortaklığı” sonucunda, Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı’nı (KİHEP) Kıbrıs’a modifiye etmiş ve 2011 yılının Mart ayından itibaren uygulamaya başlamıştık. Kadınların insan hakları ihlallerine son vermesine, aile içi şiddeti sonlandırmasına, kendi bedenleri üzerinde söz hakkına sahip olmasına, iş gücü piyasasına girmelerine, yerel yönetimlere ve siyasete katılmalarına, bağımsız yerel örgütlenmeler geliştirmesine yardımcı olan KİHEP’in Kıbrıs’ın kuzeyinde ulaştığı kadın sayısı 160’ı geçti. KİHEP, bütünsel bir kadının insan hakları anlayışı ve tamamen katılımcı bir yaklaşımla, kadınların kendi tecrübelerinden yola çıkarak günlük hayatlarını şekillendiren uygulamalar ve yazılı yasalar karşısında eleştirel bir bilinç oluşturmalarına imkân veriyor.
Kadınların anayasal, medeni, ekonomik ve doğurganlık hakları, şiddete karşı stratejiler, iletişim, toplumsal cinsiyete duyarlı çocuk eğitimi, cinsellik, siyaset, feminizm, kadın hareketi ve kadın örgütlenmesi konularında 16 modülden oluşan ve toplam 4 ay süren KİHEP atölyelerinin yeni grup çalışmaları Kasım ayından itibaren Gönyeli ve Mağusa’da başlıyor.
Katılımcı ve feminist yöntemlerle kadınların her alanda haklarını hayata geçirmelerine, hak bilinci kazanarak güçlenmelerine ve ihtiyaçları çerçevesinde örgütlenmelerine destek olmayı hedefleyen KİHEP atölyelerine ilgi oldukça yoğun. Grup çalışmamız için katılımcı sayısı sınırlı olmakla beraber, az sayıda kontenjanımız kalmıştır. Eğitim hakkında detaylı bilgi almak veya katılmak isteyenlerin 05338625069 numaralı telefondan veya feministatolye@gmail.com adresine mail atarak bizlere ulaşmalarını rica ederiz.