Crans-Montana Konferansı’nın Anastasiadis marifetiyle çökmesinden sonra, statükocu «Anavatan Sektörü» unsurları BM ölçütlerini tükenmişlikle niteleyerek gömmeye heveslendi. Onlara göre federal yapı ile Kıbrıs’ı birleştirmek olası değil, federal ortaklık da Kıbrıs’a uygun değil…
Ama federal ortaklık kararını ve BM ölçütlerini de 1977 yılında kabul eden onlar; onlarca yıl da BM gözetiminde Rumlarla masaya oturup BM ölçütlerinde çözüm bulma görüşmelerini yapan da onlar… Kafalarının gerisindeki «Taksim ve Türkiye’ye iltihak» vizyonu nedeniyle görüşme masasında aslında BM ölçütlerini görüşmeyen, federal çözümü konfederal yapmaya kalkışan da onlar… S300 füzelerini Kıbrıs’a konuşlandırmaya kalkışan şahin Clerides’i dünyanın güvercin olarak benimsemesi de onların şahinden daha şahin olmayı marifet saymasından…
BM’ye göre adadaki mevcut statükonun sürdürülebilirliği ve kabul edilebilirliği yoktur… «Sürdürülebilirlik» Kıbrıslı Rumlara yönelik bir mesajdır, «Kabul edilebilirlik» de Kıbrıslı Türklere… Yani uluslar arası toplum, mevcut yapının birleştirilmesini, birleşmenin de federal yapıda olmasını söylüyor. Peki bu yapıyı onlar mı koydu ortaya?! Hayır, 1977’de Denktaş ve Türkiye koydu ; Kıbrıslı Rumlar da «Acı taviz» diyerek kabul etti, hem ağladı, hem gitti… Şimdi fikrin ve önerinin sahipleri bu fikri ve öneriyi çarmıha germek istiyor. Aslında, işin garibi, bunu 1977’de önerdikten beridir de yapmak istiyorlar… Bir taraf önerdiğini benimsemeyerek, diğer taraf da kabul ettiğine «Acı taviz» diyerek bu öneriyi hayata geçirmek için masaya oturursa elbette sonuç çıkmayacaktı.
BM ölçütlerini masada ciddi ciddi benimseyerek görüşen Kıbrıs Türk tarafında sadece Talat ve Akıncı oldu ; Kıbrıs Rum tarafında ise Hristofias oldu ama o da liderlik kapasitesi zayıflığı nedeniyle korkularına yenik oldu. 2004 referandumunda «Evet» diyen Anastasiadis ise, görüşmeleri fiilen yapacağı makama gelince, statükonun güçlü unsuru olan kiliseye direnemedi… Kıbrıs Rum tarafı istemediğine göre BM ölçütleri ve federal çözüm yanlış mı? Hayır! Nasıl ki Kıbrıs Türk tarafı benimsemediği zaman da yanlış değildi, gene yanlış değildir. Kıbrıslı Türkler «Taksim» vizyonunun ideoloğu Denktaş’a rağmen federasyona sahip çıkıp, Türkiye’nin dahi resmi politikasını sarsmışsa, doğrunun ne olduğunu söyleyecek olan tek irade halka aittir.
Kıbrıs Rum tarafında kendi kafa yapısı nedeniyle halkının da kafa yapısını karıştıran bir liderlik var, kendi kafatasında Başpiskopos’un beynini misafir eden bir lider var… Ama, BM ölçütlerinde barışa 2004’de «Hayır» diyenlerin üçte biri kadarı duruşunu «Evet»e çevirdiğine dair kamuoyu yoklamaları da var… Onlar da liderlerine rağmen federal çözüme sarılmaya başladı, 2004 öncesi Kuzey’de olduğu gibi… Federal ortaklığı Kıbrıslı Türk statükocular ortadan kaldıramadığı gibi, Kıbrıslı Rüm statükocular da yok edemiyor.
Niye bu federal çözüm yok olamıyor, liderlere rağmen halklar niye bu modeli destekliyor ? Halklar kardeştir, milliyetçi siyaset onları düşman yapar. Halklar emeğinde aşındadır, milliyetçiler dini ve mali tapınağındadır… Halklar kültürleri ile övünür, milliyetçiler patates gibi köküyle övünür… Halklar barış içinde bir arada yaşamak ister, milliyetçiler savaşlarla daha fazla sömürecek insan ve coğrafya ister… Ve aslında en son sözü de halklar söyler…
Kıbrıs’ta federal yapı, halklar için barış içinde yaşamaktır ; adayı ve adadada var olanı paylaşmaktır. Rum milliyetçiler için öenmli olan önce Kıbrıslı Türklerle paylaşmamak, sonra da kendi halkı ile değil de sermaye unsurları ile paylaşmaktır. Kıbrıs Türk milliyetçiler ve Kıbrıslı Rum milliyetçiler birbirlerinin ayna görüntüsüdür; etnik köken farklı olsa da…
Kıbrıs’ta federal yapı, adada sürdürülebilir ve büyüyebilir ekonomiyi kurumlaştırmaktır; adanın karasında ve denizinde var olan tüm ekonomik kaynakları barış içinde değerlendirerek ada insanlarının refahı yaşaması demektir. Milliyetçiler için ise, tüm ekonomik kaynakları «Anavatan Sektörü» unsurlarının iradesine teslim edip onların gönenmesi önemlidir… Kıbrıs’ta federal yapı, bölünemeyecek kadar küçük olan ada için uygundur… Statükocu «Anavatan Sektörü» unsurları için ise ada bölünecek kadar değerlidir.
Açıktan veya gizlenerek, Kıbrıs’ta federal ortaklığın uygun olmadığını söyleyenler zaten federal ortaklığın ilke ve değerlerini açıktan veya gizliden reddedenlerdir, federal ortaklık oluşturmak için görüşme masasına oturup da « Yapayım da olmasın » diyenlerdir.
Şimdiye kadar, onlarca yıldan beri, Kıbrıs’ın iki tarafının ve «Anavatan»ların milliyetçi siyasileri ve liderleri her türlüsünden manevralara rağmen Kıbrıs’ta çözümü BM ölçütleri ve federal yapı dışına çıkaramadığına göre, çekirdek sağlamdır; elbette Federal ortaklık tezine samimiyetle bağlı ve inanan iki Kıbrıslı liderin görüşme masasına oturacağı ve BM ölçütleri bağlamında federal birleşik Kıbrıs’ı oluşturacağı günler de gelecektir. Mesele, uzatmalara oynamamaktır…