Fehime ALASYA
Mesarya’daki üreticiler bu yıl da çok ciddi bir kuraklık olduğunu belirterek, acil önlem alınması için hükümete çağrıda bulundu. Üreticiler, Mesarya bölgesindeki yoğun kuraklıktan dert yandı, hükümeti ‘kaba yem’ ithalatı konusunda acil önlem almaya davet etti, sıkıntılarını dile getirdi.
Mesarya bölgesindeki çiftçiler, tarlaya inmeye başladı. Kuraklıktan dolayı ekinlerin 10 santimi dahi bulmadığını ifade eden çiftçiler, tarlaya biçerdöver sokamadığını anlatarak birçok tarladaki ekini ise biçilmeye değer bulmadığını belirtti.
Kuraklığın ülkedeki her kesimi, dolayısıyla vatandaşı da etkileyeceğini belirten üreticiler, hayat pahalılığının artacağına dikkat çekti, “Felaket kapıda” diyerek hükümeti uyardı…
Çiftçiler, “Ekinler çok küçük, biçerdöver ile yaktığımız mazot parasına değmez, bunun yerine daha küçük tırmıklarla, traktörlerle idare ediyoruz” diyerek yaşanan kuraklığın boyutunu anlatmaya çalıştı.
Verim de düştü…
“Hükümet destek vermezse arabamıza, traktörümüze kadar satarız” diyen üreticiler, kuraklığın hem çiftçiliği hem de hayvancılığı giderek yok ettiğini savundu.
Kuraklıktan dolayı hayvancının vazgeçilmezi olan ‘kaba yem’ fiyatlarının da giderek arttığını belirten üreticiler, “Kaba yem konusunda resmen kara borsa yaşanıyor... Hükümet kaba yem fiyatlarını ortaya çıkarmalı, dengelemeli, bir an önce çalışma yaparak ülkeye kaba yem getirmeli” dedi.
Verimin de düştüğünü anlatan üreticiler, “Normalde 1 dönümden 3 tane bala çıkar, bu yıl 3 dönümden bir bala çıkarmak için canımızı yedik. Devlet, zamanında ve kaliteli olarak kaba yem getirmeli, uygun şartlarda üreticisine verebilmeli” diyerek, devletin bu konuya bir an önce el atması gerektiğini savundu.
ÜRETİCİ NE DEDİ?
Kağan Güler: “Normalde 1 dönümden 3 bala çıkar, bu yıl 3 dönümden bir bala çıkarabildik”
"Sene güzel başladı ama geçen yılki gibi gerisi gelmedi. Bölgede sulanan yerler ve su almayan yerler arasında dağlar kadar fark var. Bizi çok büyük sıkıntı bekler.
Normalde 1 dönümden 3 tane bala çıkar, bu yıl 3 dönümden bir bala çıkarmak için canımızı yedik. Geçen yıl tohumumuzu biraz çıkardık, biraz satın aldık, bu yıl tohum da çıkaramayacağız herhalde… Arpasını satmayanlar olacak, tekelcilik olacak.
Balanın tanesi 150 TL’ye satılıyor, hiç bala çıkaramayan, eksilen oluyor, almaya mecbur kalıyor. Mecburen bala satın alıyoruz, icarımız, tohum paramız, derken giderler çok fazla. Bu memlekete kaba yem gelmesi gerekiyor. Devlet bunu zamanında ve kaliteli olarak getirmeli, uygun şartlarda üreticisine verebilmeli… Devlet, kaliteli, kaba yem konusuna derhal el atmalı.”
Mehmet Salih Çete: “Hükümet destek vermezse arabamıza, traktörümüze kadar satarız”
"Kuraklık hem çiftçiliği hem de hayvancılığı öldürdü. Geçen sene akmazsa damladı, bu sene buğday da yok arpa da yok. Geçitkale bölgesinde hiç ekin yoktur. Dörtyol bölgesine doğru ekinler biraz daha iyi oldu. Pergama ve Türkmenköy tarafı da iyi fakat bizim burada, 10 santimi geçen arpa boyu yoktur. Olan ekinleri de hayvanlar bile yemez çünkü hiç suyu yok... Hükümet bir şey verirse idare edeceğiz, yok yoğum bu iş ölür. Arabamıza, traktörümüze kadar satarız. Allah’tan kuraklık ve mazot parası var da kurtuluruz..."
Hasan Aktuğralı: “Bu yıl tohumu dahi alacağımız ürün yoktur”
"Bu yıl hiç ürün olmadı. Geçitkale bölgesi çok kurak. Bu yıl tohumu dahi alacağımız ürün yoktur. Bu kuraklık tüm vatandaşa yansıyacak. Felaket kapıda. Sadece arpa, buğdayı düşünmemek gerek, sulu ziraatı yapan tüm vatandaşları etkileyecek. Yağmur olmazsa arıcılık da geri gidecek. Tüm hayatı etkileyecek. Her kesim vatandaş bundan etkilenecek. Üretim olmazsa pahalılık olacak, hayvancılar zor çekecek. Hükümet Türkiye’den gelen suyu tarıma uygun fiyata vermeli. Ancak bu şekilde üretimin önü açılır, başka çaresi yok."
Halil Özçoban: “Kaba yem sıkıntısı olduğu için fiyatlar yükseldi, adeta kara borsaya düştü...”
"Ana geçim kaynağım hayvancılık ve çiftçiliktir, başka iş yapmıyorum. Senelerin kurak gelmesi, dövizin fırlaması, girdi maliyetlerinin yükselmesinden dolayı büyük sıkıntılar yaşanıyor. Her şey günden güne artıyor. Kaba yem fiyatları da çok yükseldi. Bu ovada ekilen arpa buğday, hayvancılığın olmazsa olmazıdır. Kaba yem, hayvan vücudunu dengeleyen, sağlığının yerinde olmasını sağlayan bir yemdir. Geçmiş yıllarda kaba yem yerine farklı yem kullandı, bu sefer hastalıklar baş göstermeye başladı, hayvanların da dengesi bozuldu.
Kaba yem konusunda resmen kara borsa yaşanıyor... Olanların da fiyatı uçuyor. Hükümet kaba yem fiyatlarını ortaya çıkarmalı, dengelemeli. Kaba yem sıkıntısı olduğu için fiyatlar yükseldi, adeta kara borsaya düştü... Bence hükümet bir an önce çalışma yaparak ülkeye kaba yem getirmeli. Hükümet diyor ki kaba yem getirirsek elinde olan üreticimi engellemeyim diye düşündü ama elinde kaba yem olmayan çoğunluğu düşünmedi. Kaba yem ülkeye getirmek, kaliteli ürün sunmak çok zordur, çalışmalar şimdi başlasa ancak iki aya gelir... Üstelik fiyat olarak da yüksek olursa üretici yine altından kalkamaz. Bölgemizde büyük bir kuraklık yaşandı. Bu bence doğal afet gibi bir sorundur.
Kuraklık bu yıl çok fazla, ilgililerden bu konuya bir açıklama gelmiyor. Hayvancı sermayesinin yarısını yeme harcamış olacak. "
Hüseyin Özgüllü: “Masa başında oturarak olmuyor, ziraatçılar gelip tarlaya girsin”
“15 dönümden en az 35 bala çıkarmamız gerekirken, biz ancak 15 bala çıkarabilir olduk. Bir tarladan güzel verim alıyorken, yan tarla biçilmeye bile değmez. Biçerdöveri tarlaya sokup dünya kadar mazot yakmaya değmez. Kuraklık arttı, hastalıklar geldi. Kuraklık fiyatları açıklanmalı ki üretici ne yapacağına karar vermeli. Mazot git gide pahalı olur, girdiler artar. Bu gelen hastalık da bir an önce çare bulunması gerek. Arpa, buğday, bala, yem, tohum sıkıntısı olacak, çiftçisi de hayvancısı da olumsuz etkilenecek.
Kaba yem bu adada yetersiz, herkes mağdur olmadan adaya getirtilmeli. Mesarya bu yıl da kuraklıktan kırılıyor, çok zor durumdayız.
Bilgilendirme de zayıf. İçeriden ziraatçılar gelip tarlaya girsin, bizi yönlendirsin. Yıllardır toprak analizi yapılmasını istiyoruz. Libazma atarken acaba bunu mu eksik atıyoruz diye düşünüyoruz… Gençleri üretime teşvik edelim deyip de masa başında oturarak olmuyor, zarar ediyoruz.”