Feminist Atölye

Kazanın sonucundaki ölümler unutulmamalı, sorunlar politikacıların kaçamak ve suçlayıcı cümleleri arasında kalabalığa karışıp savruşturulmamalıdır.

 

 

feministatolye@gmail.com

Kapının önündeki kalabalığın sesi pencerelerden içeri girmiyor mu?

Soğuk geçen kış günlerini meydanlarda, kapı önlerinde haykırarak ve acısını sorumlulara duyurmaya çalışarak geçirmeye çalışan binlerce kişinin en çok merak ettiği soru son haftalarda budur. Bu pencereler çift cam mıdır acaba? Kapılardan duvarlardan ses geçmiyor mu acaba?

Hak ,adalet ve düzen arayışı için yıllardır gerek meydanlarda gerekse yaşamın her alanında varolan mücadele, dönem dönem sıradanlaşıp durgunlaşsa bile, vazgeçilmezdir ve çıkılan yola, güzel günler göreceğiz.. dizelerinde olduğu gibi umuda sarılarak devam edilir. Aylardır konu ettiğimiz, eleştirdiğimiz, sayfamızda yazdığımız halde  saatlerin kış mevsimi dolayısıyle bir saat geri alınmamasının getirdiği zorlukları her geçen sabah hepimiz birebir yaşıyoruz. Bunun bağlantısının da olduğu korkunç kazada yitirilen yaşamların geridönüşü olmasa da, yolların rezil durumu, aydınlatılmamış sokaklar ve karanlıkta yola çıkan insanların yaşadıkları zorluklar göz ardı edilmeden gündem değiştirilmeden ciddi şekilde ele alınıp çözüm aranmalıdır.

Kazanın sonucundaki ölümler unutulmamalı, sorunlar politikacıların kaçamak ve suçlayıcı cümleleri arasında kalabalığa karışıp savruşturulmamalıdır. Ne çekilen acılar başka şeylere alet edilebilir bir malzemedir ne de haykırarak sorulan sorular duyulamayacak derecede kısık sesledir. Siz bu sorunları duyup, bu acıları hissedebiliyor musunuz?  Siz bu ülkenin insanlarının ne istediğini biliyor musunuz? Yoksa çelik kapıların ardına kilitlenip kendinizi güvene almayı bir başarı sayıp, herşeye rağmen bedelleri umursamadan kukla olduğunuz ağızların sözlerini tekrarlamaya devam etmeyi başarı mı sayıyorsunuz?

Bu sorular artık defalarca sorulmaya devam edecek. Kişiler değişebilir, aklın yolu değişmez, mücadelenin yolu değişmez. Meydanları inanılmaz bir enerji ve güçle dolduran bir gençlik geliyor. Bilinçli, hakkını ve geleceğini korkmadan isteyebilen, taleplerinde hiçbir siyasi amaç taşımayan, hiçbir siyasi gücün etkisiyle konuşmayan, hakettikleri aydınlık yarınlarını talep eden bir gençlik geliyor. Umut kokan kış baharını coşkuyla alkışlayıp destek veriyoruz ve Liseli Gençlerin sesini bir kez de biz Feminist Atölye olarak sizlere duyurmak istiyoruz:

“Geçtiğimiz hafta yaşanan üzücü olay, biz liseli gençleri derinden etkilemiştir. Bu olay bardağı taşıran son damladır ve artık susulmaması gerekmektedir. Daha fazla canımız gitmesin, kayıplarımız olmasın diye biz liseli gençler artık sokaklardayız. Hükümetin artık görevlerini yapmasını, can güvenliğimizi sağlamasını istiyoruz. Eğitim sistemi ve güvenli ulaşım gibi ortada duran pek çok sorunun çözümlenmesini, saatlerin bir saat geriye alınarak, bu şekilde kazaların olmaması için yolların yapılmasını, ulaşımın güvenli bir şekilde sağlanmasını istiyoruz. Güzel ve yaşanabilir bir gelecek için haklı davamızdan geri dönmeyeceğiz, susmayacağız !”

Liseli Gençlik

 

Malumat-ı Nisvan

İspanya’daki şehirlerde bulunan faşist lider Francisco Franco dönemiyle ilişkili isimlere ithaf edilmiş cadde adları, kadın özgürlük mücadelesi ve çeşitli alanlarda mücadele yürüten kadınların isimleriyle değiştiriliyor.

İspanya’da pek çok sokak ve cadde, Adolf Hitler desteğiyle uzun zaman iktidarda kalan ve 1975’te ölen general, faşist lider Francisco Franco dönemiyle bağlantılı isimler ile anılıyor.

Solcu Podemos ittifakı 2015’te birçok belediyeyi kazanmasıyla birlikte faşist dönemin izlerini caddelerden silmek için girişimde bulunmaya başladı.

Bu kapsamda, Madrid’de Senior faşist general Andrés Saliquet Caddesi, “Calle de Soledad Cazorla” ismiyle değiştiriliyor. Cazorla, İspanya’nın, kadına karşı şiddetle mücadele etmiş ilk İspanyol Savcısı.

Madrid’de şimdiye dek 35 sokak/cadde ismi değiştirildi.

León kentinde ise Kasım ayında birçok sokak/cadde ismini Rosa Parks, Frida, Jane Austen ve yerel mucit Ángela Ruiz Robles gibi kadın isimleriyle değiştirdi.

Oviedo 22 sokak/cadde ismi değiştirildi.

https://gazetekarinca.com/2016/12/

Mor Kitaplık

"Feminist Güzergâh" isimli İréne Kaufer’nin Françoise Collin’le yaptığı, Gülnur Acar Savran tarafından Türkçeye kazandırılan söyleşi kitabı (Dipnot Yayınları, 2015) Türkiyeli feministler açısından oldukça katmanlı tartışma alanları barındırmakta.

“Feminizm ne işe yarar?”, “Feminizm mi, feminizmler mi?, “Kadınların şiddeti”, “Kürtaj”, “Eşit değerde işe eşit ücret”, “toplumsal cinsiyet”, “feminist sanat”, “erkekler”, “özel olan politiktir ”, “başörtüsü sorunu”, “Annelik” gibi başlıklar tartıştıkları konulardan bazıları.  

İkinci dalga feministler kuşağından olan Collin (1928–2012), 1973’de Fransızca konuşulan ülkelerde çıkan ilk feminist dergi olan Cahier du Grif’inkurucusudur. Şair ve felsefeci de olan Collin, anadili Fransızca olan okuyucuların Hannah Arendt’i keşfetmelerine önemli katkısı olur.   

Collin’in yaşadığımız coğrafyadaki feministlerin de üzerine düşünmesi, tartışması gereken bazı tespitlerini bu kısa yazıda vurgulamak istiyorum. Collin feminizmin esasını ve elbette güzergâhını oluşturan bir meseleyle söyleşiye girizgâh yapar:

“Bazı kadınlar yeni haklar ya da toplumda yeni yerler kazanmış olsalar bile, bu toplumun (sosyal, politik, sembolik) yapıları temelde eril olmaya devam etmektedir; kadınlar bu yapılarda eskisine göre daha çok varlık gösterseler de… Dolayısıyla arka planda bizi şu soru beklemektedir: Nasıl bir dünyayı paylaşmak istiyoruz? Feminizm kadınların ‘erkekleşmesi’ midir, yoksa hem erkeklerin hem kadınların başkalaşması mıdır?”(s.30)

Collin’e göre, feminizminin hedefi “eril modeli benimsemeden kadınları ekonomik olarak özerk hale getirmek, kendi yaşamlarının faili kılmaktır” (s.112). Göçmen kadınlarla daha derinlikli bir diyalog gereklidir

Collin söyledikleriyle bize sorgulamaya önce kendimizden başlamamız gerektiğini, hiç zaman kaybetmeden her gün her saat mücadele etmemizin elzem olduğunu vurguluyor.

 

Cadı Süpürgesi

Kış aylarının en karanlık ve soğuk sabahlarının yaşandığı bu son günlerde, güneşin doğuşunu okul yolunda karşılamak zorunda bırakılan çocuklara ve gençlere, sağlıklı ve güvenilir koşullarda eğitim sunma yükümlülüğünü yerine getirmekten çook uzak, çekilen acılara empati bile yapamayan, “ acı üzerinden siyaset yapılıyor” diye toplumsal direnişi küçümseyip gündem değiştirmeye çalışan beceriksiz bir hükümetle karşı karşıyayız. Hem hükümetin kukla bakanlarını hem de hakkını aramak için Başbakanlık önünde toplanan gençlerin üzerine “saldırın” emri veren polis komutanını süpürgemizle süpürmek, gençlerin başlattığı ümit veren direniş rüzgarında savrulup kaybolduklarını görmek istiyoruz.  

Dergiler Haberleri