Feminist Atölye
info@feministatolye.org
4. Genel Sekretere Birleşmiş Milletler’in saha operasyonlarında ve özellikle askeri gözlemciler, sivil polis, insan hakları ve insani yardım personelinde kadınların rollerini ve katkılarını genişletmek için çalışması çağrısında bulunur;
5. Barış koruma operasyonlarına toplumsal cinsiyet bakış açısını getirme konusundaki istekliliğini ifade eder ve Genel Sekreteri uygun olan yerlerde, saha operasyonlarının toplumsal cinsiyet bileşenini içermesini sağlamaya teşvik eder;
6. Genel Sekreterden, Üye Devletlere kadınların korunması, hakları ve özel ihtiyaçları ve barışı korumaya ve tesis etmeye ilişkin bütün tedbirlere kadınların katılmasının önemi hakkında eğitim kılavuzları ve malzemeleri sağlamasını rica eder, Üye Devletleri HIV/AIDS konusunda farkındalık artıracak eğitim kadar bu hususları da göreve hazır askeri personel ile sivil polisin ulusal eğitim programlarına dahil etmeye davet eder ve ayrıca Genel Sekreterden, barış koruma operasyonlarındaki sivil personelin benzer bir eğitim almasını sağlamasını rica eder;
7. Üye Devletlere, diğerlerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler Kadınlar Kalkınma Fonu, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi, ilgili fon ve programlarca üstlenilenler de dahil olmak üzere, toplumsal cinsiyete duyarlılığı artırmaya yönelik eğitim çabalarına gönüllü mali, teknik ve lojistik desteği artırmaları konusunda çağrıda bulunur;
8. Bütün ilgili taraflara, barış anlaşmalarının görüşülmesi ve uygulanması sırasında, diğerlerinin yanı sıra şu hususlarda toplumsal cinsiyet bakış açısını benimsemeleri çağrısında bulunur:
(a) Çatışma sonrası geri dönme ve geri yerleşme ve rehabilitasyon, yeniden bütünleşme ve çatışma sonrası yeniden inşa sırasında kadınların ve kız çocukların özel gereksinimleri;
(b) Kadınların yerel barış girişimlerini ve çatışmaları çözmeye yönelik yerli topluluklara ait süreçleri destekleyecek ve barış anlaşmalarının bütün uygulama mekanizmalarında kadınları içerecek tedbirler;
(c) Kadınların ve kız çocukların insan haklarına saygı gösterilmesini ve bu hakların korunmasını sağlayacak, özellikle anayasa, seçim sistemi, polis ve yargı ile ilişkili tedbirler;
9. Tüm tarafları, silahlı çatışmalarda kadınların ve kız çocukların, özellikle sivil insanlar olarak hakları ve korunmalarına ilişkin ve özellikle 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve 1977’de buna eklenen Protokoller, 1951 tarihli Mülteci Sözleşmesi ve 1967 tarihli Ek Protokol, 1979 tarihli Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve 1999 tarihinde eklenen İhtiyari Protokol, 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve 25 Mayıs 2000’de eklenen iki İhtiyari Protokol ile üstlendikleri yükümlülükler de dahil olmak üzere, uygulanabilir uluslar arası hukuka tamamen saygı göstermeye ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü’nün ilgili hükümlerini akılda tutmaya çağırır;
10. Silahlı çatışmaların tüm taraflarını, kadınları ve kız çocuklarını toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten, özellikle tecavüz ve diğer cinsel istismar biçimlerinden ve silahlı çatışma durumlarındaki bütün diğer şiddet biçimlerinden korumaya yönelik özel tedbirler almaya çağırır;
11. Tüm Devletlerin kadınlara ve kız çocuklarına karşı cinsel ve diğer tür şiddet içerenler de dahil olmak üzere soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları gibi suçlardan sorumlu olanların dokunulmazlıklarına son verilmesindeki ve kovuşturulmasındaki sorumluluklarını vurgular ve bu bağlamda, bu suçları olanaklı tüm hallerde af hükümleri dışında tutmanın gerekliliğinin üzerinde durur;
12. Silahlı çatışmaların tüm taraflarını, mülteci kampları ve yerleşimlerinin sivil ve insani niteliğine saygı göstermeye, tasarımlarında da dahil olmak üzere, kadınların ve kız çocuklarının özel gereksinimlerini dikkate almaya çağırır; 19 Kasım 1998 tarih ve 1208 (1998) sayılı ve 19 Nisan 2000 tarih ve 1296 (2000) sayılı kararlarını hatırlatır;
13. Silahsızlanma, seferberliğin sona ermesi ve yeniden bütünleşmenin planlanmasında yer alan herkesi, eskiden savaşmış olan kadın ve erkeklerin farklı gereksinimlerini dikkate almaya ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaya teşvik eder;
14. Birleşmiş Milletler Şartı’nın 41. maddesi çerçevesinde tedbir alındığında, kadınların ve kız çocuklarının özel gereksinimlerini dikkate alarak uygun insancıl istisnalar sağlamak için, tedbirlerin sivil nüfus üzerindeki olası etkilerini göz önünde bulundurmaya hazır olduğunu yeniden teyit eder;
15. Güvenlik Konseyi görevlerinin yerel ve uluslararası kadın gruplarına da danışarak toplumsal cinsiyetle ilgili konuları ve kadın haklarını dikkate almasını sağlamak hususundaki istekliliğini ifade eder;
16. Genel Sekreteri, silahlı çatışmaların kadınlar ve kız çocukları üzerindeki etkileri, kadınların barışın sağlanmasındaki rolü, barış ve çatışma çözme süreçlerinin toplumsal cinsiyet boyutları hakkında bir çalışma yapmaya davet eder ve ayrıca Güvenlik Konseyi’ne bu çalışmanın sonuçları hakkında bir rapor sunmayı ve bunu tüm Birleşmiş Milletler Üye Devletlerince erişilebilir kılmayı talep eder;
17. Genel Sekreterden, uygun olduğu durumlarda, barış güçlerinin görev yaptığı süre boyunca toplumsal cinsiyet bakış açısının ve kadınlar ve kız çocuklarıyla ilgili diğer tüm konularda kaydedilen ilerlemelerin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporlara dâhil edilmesini rica eder;
18. Bu konuyu aktif olarak gündeminde tutmaya karar verir.
Geçen hafta ilk bölümünü yayınladığımız kararın, bugün itibariyle tamamını sizinle paylaşmış olduk. Uluslararası alanda kabul edilmiş bu düzenlemenin, Kıbrıs’ta uygulanmasını sağlamak amacıyla ne gibi çalışmalar yapılması gerektiği üzerine saptamalar yapmak gerekir. Bu aşamada Kıbrıs’taki iki topluma mensup ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifine sahip kadınların bir araya gelip barış çalışmaları yürüttüğü bir gruba dikkatinizi çekmek istiyoruz. İlk etapta GAT’ın kim olduğuna ve BMGK 1325 (2000)’e yönelik geliştirdiği önerilerin nasıl şekillendiğine ilişkin bilgilere değineceğiz. Gelecek hafta ise GAT’ın saptamış olduğu önerileri sizinle paylaşmaya başlayacağız.
GAT KİMDİR?
Toplumsal Cinsiyet Danışma Kurulu (GAT) Ekim 2009’da toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin Kıbrıs’taki barış müzakerelerinin yanı sıra, çatışma sonrası barışın inşasına yönelik tüm süreçlere müdahil edilmesi talebinde bulunan kadınların oluşturduğu bir grup olarak kuruldu. GAT adayı bölen hattın her iki tarafında bulunan, yaşadıkları toplum ve diğer bölgelerde toplumsal cinsiyet meseleleri hakkında kapsamlı bilgi ve uygulamada deneyim sahibi sivil toplum aktivistleri ve akademisyenlerden meydana gelir.
ÖNERİLER NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Yıllar boyunca bir barış anlaşması oluşturulmasına yönelik yapılan çok sayıdaki girişim süresince Kıbrıs’ın Yunan ve Türk toplumlarının liderleri çok sayıda meseleyi ele aldı; bazıları üzerinde fikir birliğine varırken bazılarında da uyuşmazlık yaşadı. Gerçek şu ki, her iki tarafın da mutabakatıyla bu müzakerelerin kapsamının dışında kalan tek bir konu vardı. Bu konu özelde kadın hakları, geneldeyse toplumsal cinsiyet eşitliği meselesiydi. Bu saptamada bulunan GAT, Mart 2010 ve Eylül 2011’de tartışılan konularla ilişkili olarak Kıbrıslı liderlere bir dizi öneriden oluşan bir paket sundu.
ÖNERİLER NASIL ALINDI?
GAT’ın bu çabaları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un Kıbrıs’taki arabuluculuk girişimi konusunda hazırladığı 24 Kasım 2010 tarihli raporda (s/2010/603) tanınıyor. Raporda şöyle yazıyor: “(...) kadınların barış müzakerelerinde Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararında (2000) tanınan önemli rolü göz önünde bulundurularak tarafların adanın her iki tarafındaki sivil toplum aktivistleri ve akademisyenlerden oluşan Toplumsal Cinsiyet Danışma Kurulu’yla ilişkilerini devam ettirmelerini ve barış görüşmelerinde tartışılan temel konularda bu kurulun toplumsal cinsiyet odaklı önerileri göz önünde bulundurmalarını tavsiye ederim.” (§43)
GAT’ın çalışmaları, kurulla birlikte ve ayrı ayrı bir araya gelen liderler temsilcileri tarafından da tanındı. Bu görüşmeler sırasında önerileri inceleyeceklerine ve öne sürülen konuları takip edeceklerine söz verdiler. GAT ayrıca ilgili teknik komitelerin üyeleriyle de görüştü; bu üyeler de çalışmalarında toplumsal cinsiyet meselesine değinme konusunda istekli olduklarını belirttiler.
(Devamı haftaya…)