“Efendim, Kıbrıslı Türkler ayrı bir halktır ve kendi kaderlerini tayin hakları bulunmaktadır...”
“Hayır, Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs halkının bir parçasıdır, self determinasyon hakları da yoktur...”
-*-*-
“Efendim, Kıbrıslı Türk halkı 1983’te özgür iradesi ile kendi devletini yani KKTC’yi kurmuştur...”
“Hayır, bu devlet yasa dışıdır, psefto cratostur... Yani sahtedir, yalandan bir devlettir...”
-*-*-
Bu tartışmaların hiç birinin “ANLAMI” yoktur...
Çünkü, sonuç, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüdür...
-*-*-
Gelin; Kıbrıs’ın Türk ahalisi, Türk halkı, ya da Türk toplumu içerisindeki aşırı Türk milliyetçilerinin kabul ettiği - tek doğru saydığı “bazı saptamalara” bakalım:
1 – KKTC, var olan bir devlettir ama BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin işine gelmediği için “tanınmıyor”...
2 – KKTC tanınmadığı için de ambargolara – izolasyonlara maruz kalıyor...
3 – Bu durum, Rum tarafının işine geliyor...
-*-*-
En faşistimizin temel savunma noktaları bu üç maddede buluşur!
Hem fikir miyiz?
Sanırım evet!
-*-*-
Peki, şimdi bazı sorular soralım:
1 – Siz, KKTC’yi tanıtmak istiyor musunuz?
2 – Bugüne kadar, kaç girişim yaptınız?
3 – Eşit ve egemen devletseniz, bunu kanıtlamak ya da bu davayı ileri götürmek adına kaç risk aldınız?
4 – Ve mevcut durum ya da “Status Quo” Rum tarafından çok, sizin işinize gelmiyor mu?
-*-*-
Ben dahil, bir çok Kıbrıslı diyoruz ki; “Anavatanınız Türkiye’nin de GARANTİ ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geri dönelim...”
“Hayıııııır! İmkansızdır!” diye resmen bönürüyorsunuz ve bunu savunanı da anında “hain” diye damgalıyorsunuz!
“... Peki, gelin, BM’nin 5 Daimi Üyesi’nin ve geriye kalanların tamamının onayladığı federal çözümü bulalım” diyoruz; “... İmkan ve ihtimali yoktuuuuur!” diye yanıtlıyorsunuz ama “çözüm öneriniz” yok!
Yine “hain” edebiyatı!
-*-*-
O zaman, şu soruyu yanıtlamanız gerekiyor; “...Hadi diyelim ki ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş’ imkansız; peki, KKTC’nin tanınma olasılığı daha mı imkan dahilindedir?”
Yapmayın Allah aşkına!
Değildir!
Bunu çok iyi biliyorsunuz!
Ve yine eminsiniz ama işinize gelmiyor; orta yol, sadece ve sadece “Federal çözümde ısrarcı olmak”tır!
-*-*-
Efendim, Türkiye takımları neden KKTC takımları ile maç yapamıyor?
Faşist kesimimize göre, bunun tek bir sorumlusu var; “... Rum tarafı ve BM”...
Aynı kesim inatla ve ısrarla diyor ki; “... Bizi tanısalar, Fenerbahçe ile MTG de maç yapardı!”...
E tanımıyorlar ve tanımayacaklar!
Çünkü gayet açık ve de seçik biliyorsunuz ki; mesela, Fenerbahçe ile MTG ya da Galatasaray ile Baf Ülkü Yurdu resmi maç yaparsa; Manchester United ile Amedspor Kurdish FC de “Diyarbakır”da maç yapar!
E bunu asla yemezsiniz değil mi?
“O başka, bu başka” diye de savunmaya kalkarsınız!
-*-*-
Başka bir soru; madem ki haklısınız, doğrusunuz ve bundan eminsiniz; o zaman “Anavatanınız” ya da “Sizler, yani KKTC’ciler”; neden mevcut durumu kabulleniyorsunuz?
Neden Fenerbahçe, “... Biz KKTC’deki Ercan Havaalanı’ndan ülkeye giriş yapacağız, Pile üzerinden geçip, Larnaka’ya gideceğiz ve 3 Kasım’daki maçımızı yapacağız” diyemiyor?
Türkiye ceza alır da ondan mı?
Sorry be refikler ama siyasetiniz haklı bir siyasetse, bedelini neden ödemiyorsunuz?
Türk takımlarının alacağı ceza; sizin “KKTC” devletinizin bekasından daha mı önemli?
Mesela, sizin görüşlerinizin yılmaz bekçileri olan Beşiktaş taraftarı Ersin Tatar’ı geçtim, zaman zaman silahlanıp dağa çıkma şovunu yapmaktan geri durmayan Fenerbahçe taraftarı Tahsin Ertuğruloğlu için, “devletinin bayrağı mı yoksa Fenerbahçe Bayrağı mı daha değerli?”...
-*-*-
Martaval okumaktan vaz geçin!
Çıkın, dürüst ve doğru bir şekilde, “Biz taksimciyiz ve Tahsinciyiz” deyin!
Kuzey Kıbrıs coğrafyasındaki “ganimet, yağma, laşka, salya, ye da gorkma, çal, vergi kaçır, elektrikler de kesik” sisteminden mutlu olduğunuzu inkar etmeyin!
Hem de çok mutlu!
-*-*-
Neymiş?
KKTC, egemen ve de eşitmiş!
Doğru olabilir!
Ama KKTC, Türkiye Cumhuriyeti ya da Kıbrıs Cumhuriyeti ile “eşit” değildir!
Mesela, Selladi tou Appi ile eşit sayılabilirsiniz!
Burası neresi mi?
Eskiler Sellandapi der!
Dillirga’da, Goççina yani Erenköy yanında bir köy!
Hani bir ara adına “Selçuklu” demiştiniz ya!
Aha orası!
KKTC, Selladi tou Appi ile eşittir ve o köy kadar egemendir!
-*-*-
Bu arada aklıma takıldı; Selladi tou Appi – Fenerbahçe maçının canlı yayını, ne zaman, hangi televizyon kanalında?
BM’nin 5 daimi üyesi bırakmıyor mu?
Oynamayacaklar mı?
Hay aksi!
Geleceğe mi yürüyoruz demiştiniz?
Özel okul harçları!
Kredi kartı borçları!
Banka borçları!
Otomobil kredisi!
Konut kredisi!
-*-*-
Resmi rakamları boş verin, neredeyse yüzde 200 yıllık enflasyon!
Ölçü ne midir?
Abi geçen sene 100 TL olan bir şişe 70’lik viski, şu anda yüzde 200’den daha fazla artmadı mı?
Pide?
Yumurta?
Yoğurt?
-*-*-
Vatandaşın mangal keyfi öldürülmüştür!
-*-*-
Peki elektriğe ne demeli?
Elektrikte doğrudan alım rezaletinin ağır faturası vatandaşa yansıdı...
Bunu geçtik, geçen akşam Gönyeli 12 saat karanlıktı!
-*-*-
Gıynık gazetesinin dünkü manşetiydi: Borç borç borç! Gırtlağımıza kadar battık!
Maliye de borçlanıyor, vatandaş da borçlanıyor!
En başta kredi kartı borçları ödenemiyor!
-*-*-
Peki nedir bunun adı?
“Geleceğe yürüyoruz!”...
Lütfen, rica ediyorum, geleceğe yürümek buysa, geri dönelim!
İngiliz gazetesi bu başlığı elbette kendi ülkesi için attı ama bence bizimkisi için de atılacak en doğru başlık bu olsa gerek... Başlıkta özetle ve hafif çeviri müdahalesi ile deniyor ki; “Liderlere mesajımızdır... Tüm ülke felaket elektrik fiyatları ile karşı karşıya... Allah aşkına bir şey yapın. Hükümet hemen tedbir almalı...” Bizdeki durum mu? Tahsin Ertuğruloğlu, Fenerbahçe’ye küsecek mi küsmeyecek mi? Kabine değişecek mi, değişmeyecek mi? Tatar ve Üstel, UBP’de iş çevirmeye devam edecek mi etmeyecek mi?