Kıbrıs'ın ara bölgesinde "Home Cafe"de çalışan Feray ile Marila barışa dair dünyaya anlamlı bir mesaj verdi. The Guardian gazetesinin röportaj yaptığı iki genç, "Kıbrıs bir gün birleşecek, ancak liderler bir bildiri imzalayacağı için değil. Bu köprüleri inşa eden toplumlar olacaklar. Odaklandığımız yer burasıdır" dediler.
Ara bölgede Dayanışma Evi bünyesindeki “Home Cafe” isimli restoranda çalışan Feray Yalcuk ve Maria Lukaidu isimli iki Kıbrıslı genç deneyimlerini paylaştı.
Her iki genç de ailelerin savaşın ardından göç etmek zorunda kaldığını anlatırken, Maria, annesinden 1974 öncesi yaşadıklarıyla ilgili anılarıyla büyüdüğünü söyledi.
Geçişlerin başladığı 2003’e kadar Kıbrıslı Türklerle ilgili psikolojik travma ve karabasanlar geliştirdiğini söyleyen Marika, Kıbrıslı Türkler ile ilk temasını ise şu sözlerle anlattı:
“2003’te ninemin eski evine gittiğimizde kapıyı yabancılar açtı. Onlarla birlikte oturduk. Kıbrıslı Türklerle ilk kez karşılaşıyordum. Bizimle aynı kahveyi içiyorlardı, derileri bizimki gibiydi burun şekillerimiz bizimkilerle aynıydı.”
Anne ve babasının güneyde doğduğunu ama 1974’ten sonra küçük yaştayken göçtüklerini söyleyen Feray ise, geçmişte Kıbrıslı Rumlarla teması olmadığını ama dillerinin farklı olmasına rağmen deneyimlerinin, yemekler gibi neredeyse aynı olduğunu söyledi.
“Küçük bir çocukken Kıbrıslı Rumar gözüme canavar gibi görünürdü” diyen Feray, Maria ile ilişkisinde gerilimden uzak olduklarını ifade etti.
Dayanışma Evi'ne ve cafelerine Kıbrıslı Türk de Kıbrıslı Rum da gittiğini anlatan şefler, kiminin Türk kahvesi, sipariş verirken kiminin Yunan kahvesi diyerek istediğini; ancak kendilerinin bunu duyunca gülümseyerek “ikisi de aynı şey, biz her zaman Kıbrıs kahvesi diyoruz” dediklerini anlattılar.