FİLELEFTHEROS gazetesi, 1974’teki savaşta yaşananları, Avrupa Konseyi’ne sunulmuş bir raporla kaleme alıyor ve anladığımız kadarıyla Kıbrıslırum yetkilileri, bu raporu “yeterince kullanmamakla” da suçluyor...
FİLELEFTHEROS gazetesinin göremediği şey, aynı acıları her iki toplumun da yaşamış olması, acıların ortak olması, kadınların savaşta tecavüze uğramış olmasının yalnızca Kıbrıslırum kadınların yaşamış olduğu bir acı olmayışı... Öldürülenlerin yalnızca Kıbrıslırumlar olmadığı, Kıbrıslıtürkler’in de hem 1963’te, hem 1974’te öldürüldükleri, göçmen edildikleri, acı çektikleri... Kıbrıslırumlar’ın da hem 1963’te, hem 1974’te öldürüldükleri, göçmen edildikleri, acı çektikleri... Bir acıyı ikiye bölemezsiniz – bölmeye kalkışırsanız, milliyetçiliğe, nefrete, öfkeye neden olursunuz... 1974’te Muratağa-Atlılar-Sandallar’da yaşanmış olan katliamlarda öldürülmüş olan kadınlar ve çocuklar da, Palekitre’de öldürülmüş olan kadınlar ve çocuklar da aynı acıyı yaşatır geride kalan yakınlarına – gözyaşlarının dini, dili, rengi, milliyeti yoktur, acının dili, dini, milliyeti yoktur... Acıyı anlayıp bu adanın her tarafında acı çekilmiş olduğunu, acının mülkiyetinin sadece Kıbrıslırumlar’a ait olmadığını hala göremiyorsa bazı meslektaşlarımız, bunun ancak bilinçli ve politik bir hesap olduğundan söz edebiliriz...
Sürekli olarak iki toplumlu gruplarla, özellikle barış için eylem yapanlarla alay eden kariktürler yayımlayan ve yayın politikasını da iki toplumun birbirinden kuşku duymasına, uzaklaştırılmasına dayandırmış olduğu anlaşılan bu gazeteye Kıbrıslıtürkler’in yaşadıklarına da kulak vermesini öneriyoruz... Bu gazete ve benzer yayınlar yapan ister Kıbrıslırum, ister Kıbrıslıtürk yayın organları olsun ancak her iki toplumun yaşadığı acıları okurlarına duyurduğu oranda barışa hizmet edebilir. Aksi halde düşmanlığı, kini, öfkeyi, nefreti beslerler... Bu da, bu küçük adada hiç kimsenin yararına değildir... Çatışmalara çanak tutmak değil, karşılıklı anlayış geliştirmek gerekir bu acılı adada... Binlerce insanın öldürüldüğü, binlerce insanın “kayıp” edilmiş olduğu, binlerce insanın göçmen edildiği, binlerce insanın onlarca yıldır ağladığı, travmaları üstünde taşıdığı bu bölünmüş adada, insanlara kin değil karşılıklı anlayış aşılamalıyız... Tek bir tarafın yaşadıklarını değil, her iki tarafın yaşadıklarını, tüm toplumlarımızın yaşadıklarını aktarmalıyız okurlarımıza... Barış gazeteciliğinin özü budur...
BASINDAN GÜNCEL...
FİLELEFTHEROS gazetesi, Avrupa Konseyi’ne 1976 yılında sunulmuş bir raporda 1974’teki savaşta neler yaşanmış olduğunun tanıklıklarla belgelenmiş olduğunu yazdı...
“Hamile ve özürlü kadınlar da tecavüz edilmekten kurtulamamıştı...”
FİLELEFTHEROS gazetesinden Kostas Venizelos, 1 Ocak 2021 tarihli gazetede, Avrupa Konseyi’ne 1976 yılında sunulmuş bir raporda, 1974’teki savaşta neler yaşanmış olduğunun tanıklıklarla belgelenmiş olduğunu yazdı...
Kostas Venizelos’un bu yazısını derleyerek okurlarımız için özetle Türkçeleştirmeye çalıştık... Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları’na ilişkin Avrupa Komisyonu’na sunulan rapordan hareketle FİLELEFTHEROS gazetesinden Kostas Venizelos’un yazdıkları şöyle:
*** Rapor, 10 Temmuz 1976 tarihinde sonuçlandırılmıştı ve tanıklıklar ile kanıtlar da içermekteydi...
*** Raporun detayları tüyler ürpertici, tanıklıklar da şoke edicidir. Bunları yaşamış olanlar, işkencelerin ve tacizlerin karabasanını hala üstlerinde taşıyorlar ve hayat boyunca da bunların izlerini yaşıyorlar.
*** Rapor Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından hazırlanmıştır ve Kıbrıs’ta Türkiye’nin işlemiş olduğu savaş suçlarına ilişkindir. Ancak bu rapordaki çağrılar kullanılmadı. Bazı durumlarda bizzat Kıbrıs Cumhuriyeti bu araçları kullanmamayı seçti. Ya bazı müzakereler olacağı nedeniyle “iyi havayı” bozmamak maksadıyla veya üçüncü tarafların Türkiye’yi rahatsız etmekten kaçınmaya yönelik iknasına adapte oldukları için bunu yapmadılar.
*** Ancak suçlar, politikacılar tarafından “gömülemez”... Barış ancak suçların görünür olması ve suçluların cezalandırılmasıyla mümkün olabilir. İnsanlık böylesi durumlar ve örneklerle doludur.
*** Bu rapordaki tanıklıklar ve bilgiler, o dönem Kıbrıs’taki Kızılhaç’ın Başkanı olan rahmetli Stella Suliyoti ve ayrıca daha sonra Dışişleri Bakanı olacak olan ancak o günlerde Göçmenlerin Rehabilitasyonu Direktörü olan Yorgos Yakovu tarafından verilmişti.
*** Kişisel deneyimlere dayalı kişisel tanıklıklar, isimsiz olarak kayda alınmışlardır. Bölgeler, köyler, köy isimleri bu raporda belirtilmiyor, böylece belli kişilerle bağlantılandırılmaları önleniyor. Raporda ayrıca Doktor Haralambidis ve Doktor Hacıgagu’nun kişisel tanıklıkları da bulunmaktadır.
*** Rapora göre, Kıbrıs Cumnuriyeti, Türk ordusunun sivilleri sistematik biçimde ve kitlesel olarak öldürmüş olduğundan şikayet etmektedır. Yalnızca teslim olmuş olan silahsız askerler değil, aynı zamanda altı aylık bebekler ile 11 yaşlarında çocuklar ile kadınlar ve 90 yaşlarındaki yaşlılar, felçliler ve engelliler de öldürülmüştür. İddialar ayrıca Türk askeri denetimi altındaki evlerinden birşeyler almaya gidenlerin de öldürülmüş olduğu yönündedir.
*** Kıbrıs Hükümeti, bu raporda çok sayıda Kıbrıslırum’un en son olarak, Türkler’in işgali altında görüldüklerini ve bu tür cinayetlerin kurbanı olduklarından korktuklarını belirtmektedir. Sayıları belirlenmemiştir ancak bu sayının 3 bin civarında olduğu, buna hasta yurttaşların da dahil olduğu belirtilmektedir.
*** “Kayıp şahıslar” kategorisinin tutuklandıkları zaman öldürülen insanları içerdiğinden kuşkulanılmaktadır – Türk yetkililer, onlar tutuklandıktan sonra herhangi bir detay açıklamamışlardır.
*** Raporda başka şeyler yanında Elya köyünde (şimdiki adıyla Yeşiltepe) 21 Temmuz 1974’te ailelerinin gözü önünde öldürülmüş olan 12 erkek yurttaşla ilgili tanıklıklar bulunmaktadır.
*** İlk görgü tanığı, bu kitlesel katliamda eşini kaybettiğini, babasını, iki güveyisini ve bir amcasını kaybettiğini anlatıyor. O ve bir grup köylüleri, bombalamalardan kaçıp dağa gitmeye çalışırken bazı Türk askerleri tarafından yakalanmışlar. Tutuklanmış olan tüm erkekler yurttaşlar imiş ve sivil kıyafetler içerisindeymişler. Türk askerleri kendilerine akibetleri hakkında subaylarından talimat bekleyeceklerini belirtmişler. Subay geldiği zaman öfkeli görünüyormuş ve askerlerine silahlarını kurmalarını söylemiş. “İyi bir insan” olan bir diğer asker araya girmiş ve Türk askerleriyle yarım saat kadar konuşmuş. Sonra erkeklerle kadınları ayırmışlar ve kadınların gözleri önünde erkeklere ateş etmeye başlamışlar. 12 kişi öldürmüşler. Bazı erkekler, çocukları tutuyormuş ve böylece üç çocuk da yaralanmış.
*** Kitlesel kırımla ilgili iki diğer olay da kendilerinin görgü tanığı olduğunu söyleyen iki kişinin yazılı şikayetlerinde bulunuyor. İlk şikayete göre beş erkek (60 ve 70 yaşlarında iki çoban, 20 ve 60 yaşlarında iki yapıcı ve bir su tesisatçısı) Trimidi köyünde (şimdiki adıyla Edremit), Türkler tarafından öldürülmüşler. İkinci şikayete göre 30 kadar Kıbrıslırum askeri Palekitre’de (şimdiki adıyla Balıkesir) esir tutulmaktayken, Türk askerleri tarafından öldürülmüşler. Bir diğer şahit de Palekitre’de kitlesel katliamdan söz ederek bazı görgü şahitlerinden de bahsetmiş.
*** Bir diğer olay da komşu ailelerden onyedi kişinin öldürülmesinden söz ediliyor raporda. Kurbanlar on kadın ile beş çocuk idi, çocuklar da iki ile dokuz yaşlarında idiler. Bu katliamdan sağ kurtulan 16 yaşındaki bir çocuğun yazılı görgü tanıklığı da bu rapora eklenmişti.
*** Bayan Stella Suliyoti, Dr. Hacıgagu’nun elyazısıyla tutmuş olduğu notlardan da söz ediyor, bu notları Dr. Hacıgagu tanıklığının bir parçası olarak sunmuştur.
*** Dr. Hacıgagu, taciz, tecavüz ve cinayetlerle ilgili olarak kendi hastalarının kendisine rapor ettiklerinden söz etmektedir – hastaları bunları ya bizzat yaşamış veya bunlara görgü tanığı olmuş ve Dr. Hacıgagu, bu hastalarının adreslerini verebileceğinden söz etmektedir.
*** Palekitre’de 17 yurttaşın öldürülmesiyle ilgili olarak Dr. Hacıgagu, onların cesetlerini avluda bulan şahsın adından söz etmektedir.
*** Dr. Hacıgagu’nun raporunda sözü edilen başka bazı diğer cinayetler ise şöyledir: Prastyo’dan (şimdiki adıyla Dörtyol), Türk askerleri sekiz sivili o bölgede tutuklamışlar, ateşkes sonrası 16 Ağustos 1974’te. Ve bunlar öldürülmüş. Aşşa’da Türk askerleri pek çok sivili öldürmüşler. Voni’de bir eve sığınan silahsız beş Kıbrıslırum asker, öldürülmüş. Beş kadın bazı askerler tarafından vurulmuş. Bu kadınlardan birisi hayatta kalmış çünkü onun ölü olduğu sanılmış...
*** Stella Suliyoti tarafından rapor edilen diğer cinayetlerde Kızılhaç’a görgü tanıklarının bildirmiş olduğu olaylar bulunuyor... P. köyünden D. adlı şahidin ifadesine göre köyünden 18 kişi öldürülmüş fakat kendisi bu öldürme olayında orada değilmiş. E. adlı bir şahit, Türkler’in bir çobanı öldürdüklerinden söz etmiş. F. adlı bir şahit, Türkler'in kocasını ve güveyisini bir dereyatağına götürerek onları orada öldürdüklerini anlatmış.
*** Raporda ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti, “Yaşları 12 ile 71 arasında değişen kadınlara kitlesel ve sistematik tecavüzlerde bulunulduğunu, bazı durumlarda kurbanların kanamadan ötürü olsun, akıl sağlığı bakımından olsun çok acı çektikleri ve bazı bölgelerde şiddete dayalı fahişelik yaptırıldığı” yönünde suçlamalarda bulunuyor.
*** Tüm kadınlar ve kızlar boş evlerde ayrı odalara alınmışlar ve sistematik biçimde tecavüze uğramışlar. Bazı durumlarda aynı aile bireyleri, kendi çocuklarının gözü önünde tecavüze maruz kalmışlar, halkın önünde ve vahşi biçimde tecavüze uğrayanlar olmuş. Tecavüze ayrıca şiddetli ısırmalar da eşlik etmiş ki bunlar da kurbanları yaralamış, başlarına vurulmuş, neredeyse öldürünceye kadar boğazları sıkılmış. Pek çok durumda tecavüz girişimlerine bıçaklamalar veya öldürmeler de eşlik etmiş. Hamile kadınlar ve özürlü kadınlar da tecavüz kurbanı olmuşlar...
*** Kitlesel boyutlardaki bu tecavüz iddialarıyla ilgili tanıklıklar, doğrudan Dr. Haralambidis ve Dr. Hacıgagu’nun aldığı tanıklıklara da dayanıyor, doktorlar, benzer tecavüz kurbanlarını muayene ettikleri hakkında tanıklık etmektedirler.
*** Pek çok olay arasında özürlü bir kız kendi evinde 20 askerin tecavüzüne uğramış. Bu kurban bağırmaya başlanınca, ikinci kat penceresinden aşağıya atılmış ve omuriliği kırılarak felç olmuş.
*** Bir gün, B. Köyüne giden Türkler, kızları bir evde toplayarak, onlara tecavüz etmişler. P. köyünde ailesiyle birlikte yaşayan bir kız da dışarı çıkarılarak silah zoruyla tecavüze uğramış. T. köyünde 17 yaşındaki bir kız tecavüze uğramış ve buna direnmeye çalışınca, öldürülmüş. G. köyünden bir kadın, 25 tane genç kıza M. köyünde fahişelik yaptırıldığını anlatmış. B. Köyünden bir kadın dört kişi tarafından arka arkaya tecavüze uğramış ve hamile kalmış.
https://www.philenews.com/eidiseis/politiki/article/1092640?fbclid=IwAR1bMRmmgYs8WxyypvoaeK817dPu9265g-rHnt3drhuoUeKLB6XCMsjsqgs#.X_K4oIsOfNa.facebook
(FILELEFTHEROS – Kostas VENİZELOS – 1.1.2021)