1908-1970 yıllarında yaşamış Amerika’lı Psikoloji dalında bilim insanı Abraham Maslow, insan ve dolayısıyla toplumların ihtiyaçlarını hiyerarşik bir sıralamayla izah etmişti. Bu teoriden hareketle, çatışmaların bu ihtiyaçların yerine gelmemesi veya tanınmaması, görmezden gelinmesi nedeniyle çıktığını, bu ihtihaçların yerine getirilmesi halinde çatışmaların uyuşma/anlaşma ile biteceğini söylemişti.
Conflict Resolution çalışmalarının temelinde Maslow’un ortaya koyduğu ihtiyaçlar ve bunların nasıl giderileceği sorusuna yanıt bulma ve uygulama yöntemleri yatar. Toplumsal ve bireysel ihtiyaçların en tepede görünen önemli iki maddesi “güvenlik ihtiyacının yerine getirilmesi ve kimliğin tanınması, saygı görmesi”dir.
1990 larda bu çalışmalara iki toplumlu gruplar katılıp, Kıbrıs sorunu bağlamında en tepeden en aşağıya sıralanmış ihtiyaçları ele alıyor ve iki toplumun bu konularda ne gibi eksiklikler görüp hissettiğini ortaya çıkarmaya çalışıyorduk. Kıbrıslıtürklerin en çok şikayet ettikleri konu kimliklerinin tanınmaması, Kıbrıslı Rumların ise Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı nedeniyle kendilerini güvenlikte hissetmemeleriydi. Tabi diğer karşılanmamış ihtiyaçlar da sıralanıyordu.
Bu work-shoplar bittikten sonra sanırım Ledra Palas’a geçiş izinlerinin durdurulduğu 1997 ve sonrasında, Conflict Resolution konusunda uzman Virginia üniversitesi hocalarından Dr.Benjamin Broom ile Kıbrıslıtürk grup Kimlik (Identity) üzerine haftalarca süren toplantılar yapmıştı.
Kimlik konusunu oluşturan ana unsurlar “din, dil, ırk, tarih” olarak görülüyordu. Bu da Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürklerin en ayrı düştüğü konu sayılırdı.
* * *
Toplantıdaki “klasik kimlik” söylemlerinin, pek de doğru olmayabileceği şeklinde kuşkuya düştüm. Çünkü “kimlik” çalışmalarına başlamadan önce, Güney’de kalmış iki toplumlu karma bir köyün sakinlerini yıllar sonra Pile yakınında bir piknik alanında buluşturmuştuk. İki toplumdan olan insanların birbirlerinin dillerini bilmeden yanyana nasıl huzurlu, birbirlerini tanıyan ve anlayan bir anlayış, güven ve mentalite içinde oturduğu apaçık belliydi.
* * *
Kimlik konusundaki toplantıda söz aldım ve “Kimliğin en belirleyici unsuru “Coğrafya, yani Kıbrıstır” dedim ve o köylülerin konuşamadan birbirlerini nasıl anlayıp güven içinde huzur duyduklarını anlattım. O gün bugündür Coğrafya’nın en belirleyici kimlik unsuru olduğuna inanırım. Peki savaşlar, neden çıkar derseniz, devletlerin stratejik çıkarları ve toprak elde etmek için olduğunu düşünebiliriz. Tabii insanları birbirine düşerecek, düşman edecek kışkırtmalarla sorunun insanlar arasında gösterilmeye çalışması yapılır. “Filler Dövüşür, Çimenler Ezilir” sözü gibi..