Tayfun Çağra
Evde tek başına oturuyordu. Haftanın son iş günü işten çıkmış, eve gelmiş, haftanın yorgunluğunu üzerinden atmaya çalışıyordu.
Dışarıya çıkmak gibi bir düşüncesi yoktu. Onun için şarabını açmış, televizyonun karşısına geçmiş, sürekli zaping yapıyordu.
Bir kanalda fakir hayatlar, çöplerden yemek toplayanlar, diğer kanalda bambaşka bir hayat… Yatlar, katlar, lüks bir yaşam… Bol harcama, bitmez tükenmez paralar ama nereden geldiği de belli olmayan bir kurgu…
Başka bir kanalda spor… Kış sporları… Kaymalar, atlamalar… Başka bir kanalda futbol… Hade bir de belgesel izlesek de ayıp olmasa diye düşündü genç adam…
Yarın biri sorduğunda “belgesel izledim” derken yalancı olmazdı bari…
Bundan da canı sıkıldı, yine zaping yaptı.
Bir film çıktı karşısına…
Bir klüp… Klüpte bedenlerini satan kadınlar… İçlerinden biri çocuğuna bakmak için mecburen bedenini satıyor… “hade yaaa… Mecbur olduğu için de yapılır bu iş!” diye kafasından geçiriyor.
Bu düşüncesine rağmen film ilginç geliyor… İzlemeye devam ediyor… Zorunlu fahişelik yapan kadın rolündeki kadına aşık biri vardır. Kadın ona yüz vermez. Daha doğrusu yüz vermek istemez çünkü o da adama yakınlık duyar ama ona rağmen adamın hayatına girerek onun da hayatını mahvetmek istemez. Bu yükü taşıyamayacağını düşünür.
Yine kafasında geçirir adam; “Onu o hayattan kurtaracak adama yüz vermemesi olur mu, o hayattan kurtulmak istemez olur mu? Yani bu senaristler de fazla abartıyorlar haa…”
***
Filme dalmışken telefonu çalar. Arayan arkadaşıdır; “Hade oğlum dışarı çıkmıyor musun? Arkadaşlarla senin eve doğru geliyoruz. Hazırlan seni de alıp çıkıyoruz.”
Dışarı çıkmak istemiyor adı Semih olan tv karşısındaki genç adam…
“Yorgunum, dinlenmek istiyorum” der ve arkadaşının yanıtını beklemeden kapatır telefonu, filmi izlemeye devam eder.
Yine tam sarmışken film, dışarıdan uzun uzun korna sesleri gelir. Pencereyi açar bakar, aşağıda bir arabanın içinde arkadaşları onu bağırarak çağırıyorlar.
Hade aşağı in… Bak gelmezsen korna çalmaya devam ederiz ha… Hade çabuk ol.
Eliyle “gidin gidin” demeye çalışıyor ama arkadaşlarının ne gitmeye ne de korna çalmaktan vazgeçmeye niyetleri var… Şimdiden kafalarının biraz iyi olduğu belli oluyor.
Komşuların hepsi de pencerelerinden kafalarını çıkarmış, ne olduğuna bakıyorlar.
Semih daha fazla dayanamadı; “tamam tamam kesin gürültüyü de geliyorum” deyip çabucak hazırlandı aşağıya indi.
***
Birkaç yerde gir-çık yaptıktan sonra sonunda bir yerde karar kılıyorlar. Bir gece kulübü, çılgınca eğlenceler, bol içki… Daracık yerde, bazen de masaların üzerinde dans eden kadınlar, bahşişlerle para kazanmaya çalışıyorlar.
Semih, bir anda az önce izlediği tv filmini geçirdi kafasından… Şimdi filmde değil, gerçeğin içindeydi.
Masalarının yanına gelen kadın, kıvrak vücuduyla dansını zenginleştirmeye çalışıyordu. Semih’e doğru iğiliyor, dansını ona yapıyordu sanki… Utanmıştı Semih, ne yapacağını bilemiyordu. Bir oyunun içinde miydi yoksa… Bir film olan kurgu aniden gerçek oluyordu.
Zaten biraz sonra da dans eden kadın, dansını bitirince Semih’in yanına gelmiş, içki ısmarlanmasını bekliyordu.
İçki dolu bardaklar geldi masaya, boşlar gitti, doldular yeniden geldiler. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren bu alemden sonra Semih kendini bir arka sokakta kaldırımın üzerinde yatar buldu. Başucunda bir kadın, uyanıp kalkması için ona yardım ediyor. Kulüpteki dansçı kadınlardan biri… Gece yanlarına gelmemiş ama Semih o kadının yüzünde diğerlerinden farklı bir şey bulmuştu sanki…
Kadının yardımıyla taksiye bindiler, önce Semih’i evine bıraktı kadın, sonra da devam etti, evine gitti.
Bütün gün uyudu Semih… Gecesi zor geldi kendine… Kalktı, bir kahve yaptı ve ardından akşamki kulübe yeniden gitti. Kendisine yardım eden kadını arıyordu bu kez…
İsmini bilmiyordu, öylesine bakındı, görevlilere tarif ederek adını öğrenmeye çalışıyordu.
“Hah” dedi görevlilerden biri… “Aylin o… Birazdan çıkacak, içeride hazırlanıyor.”
Bekledi Semih, Aylin ismindeki kadın çıktı dans etmeye az sonra… Başka birini göremedi bu kez Semih… Gözü hep Aylin’deydi. Dansı bitti, onu masasına çağırdı. Akşam için, daha doğrusu sabah için teşekkür etti. Bu arada gördü ki sohbeti hoş, kafası da çok boş değil. İzlediği filmdeki gibi çocuklu hem de iki çocuk. Babaları bırakıp gitmiş çocuklar küçükken… O da para kazanmak için başlamış dansçılığa… Ama gece kulüplerindeki dansçılıktan söz ediyoruz. Sohbetleri böyle sürdü, ertesi gün de, daha sonra da…
***
Semih gün içinde de aradı Aylin’i, belki beraber bir şeyler yaparlar, gezerler, sohbet ederler diye ama Aylin “yok” dedi. İşyerime gelirsen konuşuruz, onun dışında olmaz” diye yanıtladı her seferinde…
Semih filmi kendi hayatında yaşıyordu sanki… Peşini bırakmıyordu Aylin’in ama Aylin karşılık vermiyordu. Onun da kendinden hoşlandığından emindi oysa ama karşılık bulamadı bir türlü…
***
Bir gece yine kulübe gittiğinde bu kez Aylin yoktu. İşi bırakmış gitmişti. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Evini de aradı ama orada da yoktu. Evini de boşaltmış, çocuklarını da almış gitmişti Aylin…
Semih aylarca aradı ama bir türlü Aylin’i bulamadı.