“Finansman, Aşşa kayıpları ve arşivler temel endişelerimizdir…”

Sevgül Uludağ

Kıbrıs Haber Ajansına (KHA) mülakat veren Kayıp Şahıslar Komitesi üçüncü üyesi Paul Henry Arni, DNA testleriyle ilgili acil finansmanlar,  Aşşa köyü (Paşaköy) kayıplarının toplu mezardan Dikomo köyüne taşınmaları ve Türkiye de dâhil çeşitli ülkelerdeki arşivlerde kayıpların araştırılması şu an Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) temel endişelerini oluşturduğunu söyledi.

Bu mülakat, Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi heyetinin (LIBE) Kıbrıs’a ziyaretinden bir gün önce verildi. Heyet, KŞK tarafından gerçekleştirilen kayıpların akibetini araştırma ve kimlikleri belirleme çalışmalarında kaydedilen ilerlemeyi kaydetmek amacıyla adada bir dizi temaslarda bulundu. Avrupalı Milletvekilleri KŞK’nın üç üyesini, Arni, Nestoras Nestoros ve Gülden Plümer Küçük ile görüşerek çalışmalara destek ifade ettiler. Bu arada AB’nin KŞK’nın en büyük finansörü olduğunu ve ihtiyaç bütçesi için bu yıl 2,6 milyon avro ayırdığını belirtmekte yarar var.

Arni, KŞK için finansman sağlanması konusunda endişeli görünerek KHA aracılığıyla çeşitli ülkelerden çalışmalara acil olarak yanıt vermeleri çağrısında bulundu.

“Evet, gerçekten de çok endişe ediyorum çünkü Komite olarak bir risk aldık ve şimdi ülkelerden bizi desteklemelerine, bu riski yönetmeye yardım etmelerine ihtiyaç duyuyoruz. 2017-2020 dönemi stratejimizde, gerek araştırmalarımızı ve kazıları gerekse laboratuvar çalışmalarımızı ve arşiv araştırmalarını iyileştirme hedefiyle, bütçeyi bir yıl içinde araştırmalara, yeni teknolojilere, yeni zemin incelemeleri yatırımı için 3 milyondan 3,5 milyon avroya artırma riski altına girdik”.

Arni’ye göre bu risk daha çok KŞK’nın bu çalışmanın son ivme oluşturması çabasıyla bağlantılıdır. “Geriye kalan 900’den fazla kaybı bulmak istiyorsak finansman için baskı yapmalıyız”.

Bu yıl için KŞK’nın 400 bin avroya ihtiyacı var ve bu nedenle finansman çağrısında bulunuyor.

“Sadece Portekiz ve Britanya’dan iki küçük bağış aldık. Giderlerimizi karşılayabilmek için geçmişte bizi destekleyen ülkelerde bunu yine yapmaları çağrısında bulunuyoruz. En acil ihtiyaçlar DNA testleriyle bağlantılıdır”.

Bu testler bilindiği gibi, ABD’nin Virginia eyaletinde özel laboratuvarlarda yapılmaktadır. Her kemik örneğinin DNA testi maliyeti 400 avrodur. Arni’nin, KHA’na anlattığına göre geçmişte pek çok vaka kolaydı ve tek bir DNA testi için aileden kan veya salya örneği yeterliydi. Şimdi bazı kalıntıların bir bütün olarak bulunamadığı ya da sadece ufak parçacıklar bulunabildiği için aynı testin çok kez beş defaya kadar yapılması gerektiği için maliyeti de büyük oluyor.

“Geçen yıl kimliği belirlenmesi gerek 118 kayıp şahsa ait kalıntılar vardı ve anlayacağınız gibi bu da maliyeti oldukça arttırdı”.

Arni, bağış yapan her ülkenin, sadece kayıp ailelerine değil, iki toplum arasında güvenin yeniden oluşması için Kıbrıs’a yardım etmeye ilgi gösteren ülkelerin KŞK’nın finansmanına katkıda bulunabileceğini söyledi.

“KŞK’nın çalışmaları sadece hayattan ayrılan ve hayatta olanlara ve ailelere yardım etmiyor ama toplumlar arasında şu an yeterli olmayan güvenin yeniden tesis edilmesine de yardımcı oluyor”.

“Geçmişte güvenin yeniden oluşturulduğunu gördük, bunu kendi insanlarının kalıntılarını alan ailelerde gördük, bu güvenin bölgedeki ülkeler arasındaki işbirliğine de yardımcı olduğunu gördük, dolayısıyla çalışmaların yeniden yakınlaşmada etkisi olabilir”.

KŞK üçüncü üyesi kimlikleri henüz belirlenemeyen kayıp şahıslar nedeniyle Kıbrıs’ta barışın ve çözümün zor olacağına inandığını ifade etti.

 

Aşşa kayıplarıyla ilgili durum

Aşşa köyünde (Paşaköy) 1974’te savaşta öldürülen yaklaşık 70 kişinin, eskiden Dikomo’da çöp gömü alanı olarak kullanılan yerde gömülü olduğuna inanılmaktadır. Kemiklerin ilk gömülü oldukları alandan daha sonra bu alana taşındığı belirtildi.

Arni tarafından yapılan açıklamalara göre, Aşşa konusu Kayıp Şahıslar Komitesinin şu an karşı karşıya bulunduğu zor durumlardan biri.

Yetkili, her iki köyde iki yıl boyunca derinlemesine araştırmalar gerçekleştirildiğini ve tanıkların ifadelerinden de belli olduğu gibi iki kuyuda bulunan kemiklerin Dikomo köyüne taşındığının ortaya çıktığını söyledi. Kalıntıların taşınması, 1995 – 1996 yılları arasında gerçekleştirildi.

Arni bu taşımaları ‘mükemmel bir suç’ olarak niteleyerek, çöp alanlarının en iyi gizleme alanını oluşturduğunu ve çöp kamyonlarının bu alanlara sık sık giriş çıkışlarından dolayı, kalıntıların taşınması için kullanılan bu kamyonların benzerlerinden dolayı kimsenin şüphe duyma ihtimali olmadığını vurguladı.

Kimsenin bu konuda bir şey bilmemesinden, tanıkların olmaması ve KŞK’nın de ilgili bir bilgiye ulaşamamasından dolayı AB’nin bu alanların kapatılmasını finanse ettiğini duyurdu.

“Biz, kemiklerin Dikomo’ya taşındığından sadece geçen yıl %100 emin olabildik. AB ne olduğunu bilmeden, çevre için büyük bir tehlike oluşturulan bu çöp alanının kapatılmasını finanse etmişti”.

Arni’ye göre Portekizli uzmanlar 2009-2012 döneminde Kıbrıs’a gelerek bu alanın kapatılması için çalışmalar gerçekleştirdiler ve alan bir tepeciğe dönüştürülerek ağaçlar ekildi.

“Şu an büyük bir alanın küçültüldüğü bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz ve binlerce ton toprak taşınarak orada bir tepecik yapıldı ve üzerine ağaçlar dikildi. Çift hedefli olarak bir değerlendirme yapmalıyız. Aynı Portekizli uzmanlarla temasa geçtik, AB bu misyonu finanse etmeyi kabul etti ve çok yakında Kıbrıs’a gelecekler. Patlayıcı metan gazının olabileceği,  tehlikeli maddelerin gömülü olabileceği bu dağın kazılmasının güvenilir olup olmadığını öğrenmeliyiz. Tehlike ve güvenlik değerlendirmesinde bulunmalıyız. Devamla mali değerlendirme gerekli çünkü yapılması durumunda bu tepedeki çalışmaların maliyeti kesinlikle çok yüksek olacak, dolayısıyla çalışmalara başlamadan önce maliyetini bilmeliyiz».

İlgili bir soruyu yanıtlayan Arni, kazıların yapılabileceğinin değerlendirilmesiyle birlikte, KŞK’nın söz konusu çalışma için finansman çağrısında bulunacağına dikkat çekti.

 

Askeri alanlara erişim – Arşivlerde araştırmalar

Türk askeri arşivlerine erişim ve işgal altındaki askeri bölgelerde kazı izinleriyle ilgili olarak Arni, ikincisi için 2006’da izin verildiğini açıkladı ve KŞK’nin son 11 yıldır böylesi 51 alanda kazı çalışması gerçekleştirdiğini vurguladı.

2015’te askeri bölgelerdeki kazıların arttırılması için anlaşmaya varıldığını söyleyen Arni şimdiye kadar (2006’dan günümüze) 51 alanda yapılan kazılarda 158 kişinin kalıntılarına ulaşıldığının altını çizdi.

Bu anlaşmalar temelinde bu yıl 12 alanda kazılar yapılacağını belirterek herkesin dileğinin 2019-2020 döneminde bu alanların daha da artırılması olduğunu belirtti.

KŞK üçüncü üyesi, arşivlerdeki araştırmalarla ilgili olarak KHA’ya yaptığı açıklamalarda, BM arşivleri ve Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) arşivlerinin incelenmesi amacıyla 2016 yılında üç kişilik bir araştırma grubu oluşturulması konusunda anlaşmaya varıldığını (bir Kıbrıs Rum, bir Kıbrıs Türk ve bir de yabancı bir ülkeden) duyurdu.

“Böylece bu iki arşive, gerek açık, gerekse kamuya yasak olan arşivlere erişim sağladık. İki kez iki haftalığına New York’a gittiğimizi ve her defasında binlerce dosya incelediğimizi hatırlatmak istiyorum. ICRC dosyaları için Cenevre yolculuğumuz Mayıs ayında gerçekleştirilecek”.

KŞK’nın yazılı olarak başka on iki ülkeye onların da askeri arşivlerini incelemek için başvuruda bulunduğunu duyurarak bir STÖ veya KŞK gibi bir komitenin dünyanın hiçbir yerinde bu tür dosyalara erişim sağlayamayacağına dikkat çekti.

“Bu ülkelerden belli kelimelerle -anahtar kelimelerle- belli tarihler için bu dosyaları incelemelerini istedik. Bunlardan üçü Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs, dokuzu ise Britanya dâhil, BM üyesi ülkelerdir. Hepsi de işbirliği yapmayı kabul etti ve Türkiye ile Yunanistan bu arşivleri incelemek amacıyla, orduları içinde bir çalışma grubu oluşturdular. Türk ordusundan ama aynı zamanda Yunan ordusundan da henüz resmi bir bilgi almadık”.

Arni sözlerine devamla, Birleşik Krallık ve bazı İskandinav ülkelerinin KŞK’dan ulusal dosyaları kendilerinin incelemelerini istediğini ve bir grubun bu amaçla son dönemde Londra’ya gittiğini hatırlattı. Bazı İskandinav ülkelerinin, KŞK’ya yardımcı olacak şekilde, sözü edilen bilgiler ve tarihlerle ilişkili dosyaları korumadıklarını bildirerek  kütükleri (log books) olan BM eski askerlerinden oluşan derneklerle iletişime geçmelerini tavsiye ettiklerini belirtti.

“Dolaysıyla şu an bu kütükleri saklayan emektar askerlerle temas içindeyiz ve özellikle savaş alanları temizleyen askerler tarafından taşınan cesetlerle, hastanelerde ölen yaralıların nereye gömüldükleriyle ilgili, gömü yerlerini bulmamıza yardımcı olacak bilgileri araştırmaya çalışıyoruz”.

Arni, BM ve Britanya arşivlerinde yapılan incelemelerde ilerleme kaydedildiğini ancak belli bilgilerin değerlendirilmesi için zamana ihtiyaç olduğunu kaydetti. Yetkili, Balkan savaşları durumunda da böylesi dosyalarda yapılan incelemelerden alınan bilgilerin doğru olup olmadığının değerlendirilmesinin uzun yıllar sürdüğünü hatırlattı.

“KŞK olarak biz, tanıkların raporlarına dayalı olarak gömü alanlarıyla ilgili büyük temelde bilgi ve kanıtlara sahibiz ancak ihtiyacımız olan tek şey tam bilgilerdir”.

Balkanlarla ilgili durumda beş yıl boyunca beş ülke arşivlerinden alınan bilgiler temelinde gerçekleştirilen kazılarda 43 kişinin kalıntılarına ulaşıldığını duyurdu.

Arni, bilgiye sahip olan insanların bu bilgileri ya paylaşmak istemediklerini ya da bunu yapmaya korktuklarını söyledi.

“Bu insanların çoğu yaşlı. Yaşlı bir Kıbrıslıtürk çoban kadının durumunu hatırlıyorum. Çok yaşlıydı ve ölmeden bir ay önce bildiği bilgileri bizimle paylaşmıştı. İçinden gelen bir duygu onu bu bilgileri bizimle paylaşmaya itmişti… Vicdanını temizlemek istiyordu ve bunları paylaşmadan bu hayattan gitmek istemiyordu. Bir sonraki adımlarımız muhtarlar aracılığıyla, tüm yaşlı tanıklardan çağrıda bulunarak, bildiklerini bizimle paylaşmaları yönündedir”.

İki toplum lideri tarafından televizyon aracılığıyla bir çağrı yapıldığını, bunun yeniden tekrarlanabileceğini belirten Arni, en önemlisinin askerde hizmet vermiş olan emektar askerlerin bu yönde katkıda bulunmaları olduğunu vurguladı.

16 Nisan’da gerçekleştirilmesi programlanan liderler arası görüşmeyi değerlendirmesi istenilen Arni, en önemli şeyin güvenin yeniden oluşturulması olduğunu ve bunu nasıl yapacaklarının iki topluma bağlı olduğunu vurguladı. Müzakereler sırasında oluşturulan dinamiğin KŞK çalışmalarına katkısının büyük olduğunu anımsattı. 

“Benim mesajım, çözüm bulunması durumunda, bunun kayıplar üzerindeki yararının çok büyük olacağı yönündedir. Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumundan iki üye şu an muhteşem bir işbirliği içinde bulunuyor. Ama toplumlarından yetkililerin de işbirliğine ihtiyacımız var ve çözüm durumunda bu KŞK için de yararlı olacak”.

 

Buenos Aires’e ziyaret

KŞK üyeleri son dönemde, 20 Güney Amerika ve Avrupa ülkesinden arşiv araştırma ve inceleme deneyimleri olan uzman STÖ ve akademisyenlerin katılımıyla Buenos Aires’te gerçekleştirilen bir uluslararası seminere katıldılar.

Arni, orada çok önemli bir görüş, bilgi ve uzmanlık teatisi gerçekleştirildiğini çünkü uzmanların eski kalıntılar konusunda KŞK antropoloji laboratuvarını dünyanın en iyisi olarak gördüklerini belirterek KŞK’nın bunu başkalarıyla paylaşmasının çok yararlı olacağını ifade etti.

Irak, Suriye, Lübnan bölgelerinden uzmanların geçmişte adayı ziyaret ederek KŞK tarafından çalışmaları konusunda bilgilendirilerek kendileri için önemli bilgiler elde ettiklerini hatırlattı.

Arni, bölgemizin an çok kayıp kişi sayısına sahip olduğunu, pek çok ülkenin yeterli araştırma olanaklarına ya da siyasi iradeye sahip olmadıklarını ve Kıbrıs’ta KŞK’nın kendi deneyimlerini bunlarla paylaştığını ifade etti.

Kıbrıs’ı ayrıca Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Balkanlar’dan uzmanlar da ziyaret etti. Bu arada Sri Lanka son dönemde KŞK benzeri bir mekanizma kurduğu için bu ülkeden de uzmanlar uzmanlık bilgileri almak için adaya bir ziyaret gerçekleştirdiler.

2006-2018 döneminde (Mart 2018’e kadar) 1218 kazı çalışması gerçekleştirildi ve 868 kayıp şahsın kimliği belirlendi. Bunların 658’i Kıbrıslı Rum 219’u ise Kıbrıslı Türk’tü. Kayıplar listesinde şu an 853 Kıbrıs Rum ve 282 Kıbrıs Τürk bulunmaktadır.

(Kıbrıs Haber Ajansı  - 10.4.2018)

PAZARTESİ DEVAM EDECEK