Kıbrıs şarkılarını, türkülerini oyun havalarını duyduğumda içimde birşeyler kıpırdar. “Bunlar benim...” derim hep. Bir Kıbrıslı Türk olarak, yaşamım boyunca sahiplendim hepsini, sahiplenmeye de devam edeceğim.
İçi boş tartışmalar çıkar bazen. Kültürle, Folklör’le ilgili. Kıbrıs Türk Kültürü, Folklörü var mı ? Kabullendiklerimiz Rum’un mu ? Türkün mü ? Yoksa, ‘ortak’ Kıbrıs folklörü mü ? v.s.
“Kıbrıs Türk Kültürü, Kıbrıs Folklörü veya Kıbrıs Türk Folklörü yoktur. Türk folklörü vardır” diyenlerin amaçları bambaşka. Ve de en önemlisi “folklör” nedir bilmiyorlar.
Kültür nedir ? Folklör nedir ? açıklaması yapacak değilim. Ama şunu da üstüne basa basa vurgulamak zorundayım. Folklör de kültür de duragan değildir. Değişmez de değildir. Folklörün varoluşunu sağlayan, hatta zenginleştiren, ‘etkileşimler’dir. Etkileşim de dünya var oldu olalı hep olmuştur. Çin’de de, Hindistan’da da, Avrupa’da da, Amerika’da da, Anadolu’da da, Akdeniz’de de..
***
Kıbrıs, coğrafi konumu nedeniyle, tarihi boyunca birçok uygarlıkların gelip geçtiği bir yer olmuştur. Ada, batılıların doğuya, doğuluların da batıya bir sıçrama tahtasıdır hep. Öncesini bırakın, Krallıklar dönemini, Mısırlılar, Fenikeliler, Asurlar, Persler, Abbasiler, Haçlılar, Lüzinyanlar, Venedikliler, Osmanlılar ve nihayet İngilizler dönemlerini yaşamıştır bu ada. Ve bu dönemlerin her biri, birşeyler bırakmıştır ülkenin kültürüne. Bir başka deyişle Kıbrıs adasının yerlileri -nereden, nasıl geldikleri ve kimlerden oluştuğu tartışmalarını bir kenara bıraksak da- sadece Osmanlı kökenliler olmamıştır.
Osmanlı Kıbrıs’a ayak bastığında da bir “kültür” vardı bu adada. Asırlar içinde etkileşimlerle oluşmuş bir kültür. Kendisi de birşeyler katmıştır muhakkak. Ve sonunda da asırların birikimi ile bir “Kıbrıs Kültürü” oluşmuştur doğal olarak. Gelip geçenlerin tümünün kaynaşmasından oluşan bir kültür. Durum böyleyken Osmanlı’dan öncesini “yok” saymak mümkün mü ? Bunu inkar etmek, Osmanlı’dan önceki Kıbrıs tarihini, Kıbrıs yerlilerini tümden inkar etmek anlamına gelir. Aynı Anadolu gibi..
***..
Anadolu için de hep bir kültür mozaiğinden söz edilir. Mozaik onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu için inanılmaz bir zenginliktir. Bu mozaik’e Anadolu’daki milattan öncesi de dahildir, milattan sonrası da. Anadolu kültüründen, Likyalıları, Etileri, Romalıları, Bizanslıları, Selçukluları, Osmanlıları ve daha nicelerini ayırmak mümkün mü ? Bugünün Anadolu kültürü, folklörü tüm bu unsurların katkılarıyla şekillenmiş oluşmuş değil midir ? Ege’de Akdeniz’in, Güney Doğu’da Arapların, Karadeniz’de Doğu’da Kafkasların, Trakya’da Güney Doğu Avrupa’nın etkilerini inkar etmek mümkün mü ? Türkiye – Anadolu Folklörünü, geçmişten gelen tüm zenginlikleriyle yaratan ve yapılandıran bu mozaik değil mi?
Aynı durum, boyuna posuna bakılmaksızın bu küçücük ada için de geçerli. Kendine has zenginlikler, karışımlar ve etkileşimler..
Var olan içinde, çoğunluktaki Kıbrıs Rumları’ın kendine özgü, Kıbrıs Türklerinin de kendine özgü özellikleri var mı ? Elbette var ve olabilir. Bu da doğal. Ama bu da bir zenginliktir. Neticede, bazı farklılıklarına karşın temeldeki Kıbrıs Folklörü, Kıbrıs Kültürü’dür. Bununla gurur duymak yerine “Kıbrıs Folklörü yoktur, Kıbrıs Türk Kültürü, Kıbrıs Rum Kültürü vardır” gibi saçma sapan bir görüş ortaya atmanın anlamını çıkarmak zordur.