Burçin Aybars
Adamızın karanlık tarihine şahit olmuş, izlerini hala üzerinde taşıyan yerlerden birisidir Lefkoşa Uluslararası Havaalanı. Başkentin hemen yanıbaşında birçoğumuzun görmezden geldiği, belki de bilerek görmediği hayalet havaalanı...
1939 yılından günümüze anlatacak çok hikâyesi vardır mutlaka, 2’nci Dünya Savaşı’ndan sivil taşımacılığa açıldığı yıllara, misafir ettiği dünyaca ünlü kişilerden içerisinde çevrildiği filmlere kadar... Fakat onun hikâyesi çok daha hüzünlüdür, 35 yıllık kısacık ömründe şahit olduğu iki savaş ve ardından onu dünyadan soyutlayan diplomatik kararlar.
Geçtiğimiz yıllarda uzun uğraşlar sonucunda Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nı ziyaret etme olanağı bulmuştuk United Medya olarak…
Türk askerinin açtığı barikatlarla, Birleşmiş Milletler nezaretinde ilk kez kendi adıma oradaydım… İlk kez tanık oldum bu trajik havaalanının hikâyesine, ağlayışına. Ağlıyordu, çünkü üzerinde görevini yerine getirememenin verdiği ağır bir yük vardı. İşte benim de oraya adımımı atarkenden yüreğime oturan ve bu ruh haliyle makineme sarılarak fotoğrafladığım hüznün, acıların hikâyesiydi...