Halim doktor vardı...
Girne’de büyüyen bizim kuşak, daha büyüklerimiz, Leymosun’dan göçenler, yoktur bilmeyen.
Ne derdimiz varsa, Halim doktor yeterdi.
***
Üzeri çıplak, alttan bir kısa pantolon gezerdi bazen...
Liman yolunda koşardı geceleri, sabahın köründe yüzerdi yaz kış...
Kızardı da... Severdi de...
***
Bisikletim vardı, mini coper...
Bir gün yokuş aşağı giderken süratle...
Neydi telaşım aklımda değil, sanırım kedi falan fırlamıştı önüme...
Freni sıktım sağ avucumda...
Yani ‘istoba’ bastım...
Asfaltla öpüştüm paldır küldür...
Yüz surat dağıldı, kan içinde...
Küçüktüm...
Belki 12, 13 yaşlarında...
Doğru doktor Halim’e!
***
Hiç unutmam Dr. Halim kızmıştı anama, “Evinizde sarı ilaç, oksijen yok mu sizin, kan gören kapıp geliyor” diye...
“Yok bir şeyi” demişti de itiraz etmiştim, “Ama dişlerim sallanır Halim amca...”
“Dondurmayla çalkala, geçer” demişti...
***
O gün öğrendim ki...
Eğer yokuş aşağı gidiyorsanız süratle, ‘ön fren’ kullanılmayacak bir daha!..
Yoksa “tepetaklak” yapıyor böyle...
Yani frene basmak sizi kurtarmak bir yana, daha bir yaralıyor kimi koşulda.
***
Şimdi sağlıkta ikinci iş tartışmaları var ya.
“Sabah gelirsen hastanede, öğlen klinikte, akşamüzeri üniversitede, gece nöbette” gibi Aziz Nesin’lik öyküler yazılıyor...
Hükümet dedi ki, “Yeni yasalar geçene kadar ikinci iş konusunda disiplin soruşturması yapmayacak, frene basacağız bir süre...”
***
Aslında bugünkü hükümet ya da başbakan, en az kusurludur bu süreçte...
Kırk senedir frene basılmadı da, kaç soruşturma yapıldı sizce?
Bir mi, iki mi en fazla...
Yani ‘yasa’ orada duruyor, ‘suç’u anlatıyor, ancak kitap başka akıyor, hayat başka...
Hep de öyle oldu yani...
İlla ki sağlıkta değil bu, her alanda...
***
Yine de ‘düşen’in’ deneyimi ile paylaşmış olayım ki, illa ‘fren’ gerekiyorsa dikkat etmek gerek mutlaka...
Hani tam da konu yargıda...
Öyle ‘hızla’ giderken, fren dengesi sağlanmazsa eğer, ‘tepesi’ vuruyor insanın yere...
Acıyor canı fena halde!