Bizim kuşak; yani ‘80’li yıllarda teenage-gençlik dönemlerini yaşayanlar ve müzikle haşır neşir olanlar için müzük yarışmaları büyük önem taşırdı. Liselerarası Müzik Yarışmalarını, ya da İskele Festivali çerçevesinde olsun, Lefkoşa’da bir dönem Münir Hüseyin adına düzenlenen müzik yarışmaşlarında olsun; öğrencilere büyük bir ivme kazandırıyordu.
Hatırlıyorum da gerek Münir Hüseyin yarışmalarında (1983),ya da İskele Festivali yarışmalarında (1978’li yıllar) Bizim okul Girne Anafartalar Lisesi ile Mağusa Namık Kemal Lisesi başa baş giderdik. En büyük neden ise; her iki okulun da “tüfek” gibi bandoları ve bu bandodan çıkan müzisyenlerinin olması yanında, nefesli sazları da orkestralarına katmış olmalarındandı. Ben Anafartalar Lisesi Orkestrasının bateristiyken, Teberrüken Uluçay arkadaşımız da (İçişleri Bakanı) Namık Kemal’in bateristiydi...neydi o günler...
Geçtiğimiz Cuma günü Telsim ve Milli Eğitim Bakanlığımızın ortak organizatörlüğünde gerçekleştirilen “Telsim Freezone” lise orkestraları yarışmasının Kıbrıs elemelerinde, “basın jürisi özel ödülü” için basından arkadaşlarla birlikte yer aldık. Bir diğer jürimiz ise Garo Mafyan başkanlığındaki değerli müzik adamlarımızdan oluşmaktaydı ve onlar ise özellikle Türkiye Telsim Freezon yarışmasına gönderilecek olan orkestrayı seçmekle görevliydiler.
Elbette birçok dalda ödüller verilerek özelikle “teşvik” babında Telsim güzel ve anlamılı bir davranış sergilemiştir.
Katılan gruplar arasında Doğa Koleji orkestrası birinci gelmiş ve KKTC’yi temsilen Türkiye’deki yarışmaya katılmada hak kazanmıştır. Doğrusu, basın özel ödülü bazında değerlendirirken benim en beğendiğim gruplar arasında yer alıyordu. Kaldı ki bizim özel ödülümüzde 2 orkestra aynı puanı almışlar, onlar da benim 100’er puran verdiğim iki orkestra’ydı: Mağusa TMK “Hotel Callifornia” ve Mağusa Dr.Fazıl Küçük Endüstri Meslek Lisesi “Still Loving You” şarkılarıyla bu ödülü bölüştüler. Esprisini de yaptık kendi aramıza; yaş ortalamamız bu şarkıların gençlik yıllarımıza denk geldiğini gördük.
Doğa Koleji’nin seslendirdikleri şarkı ve performans; bir funk tutkunu olarak beni çok etkilemişti doğrusu. Ve genelde rock türünde şarkıların ve performansların dışında kendisini apayrı bir yere oturtmuştu bence.
İnanılmaz iyi gitarist gençlerimiz var. Sadece gitaristler mi? Bateristlere; bizim deyimimizle; “davulculara” ne demeli peki? Tek kelimeyle muhteşem çocuklar bunlar. Bir ara Sıla-4’ün davulcusu Ferahzat abiyle göz göze geldik, parmaklarımızı ısırdığımızı bir birimize gösterir olduk. Ayrıca şunu da ekledik esprisine; “biz bir daha baget elimize almayalım” diye...
YDÜ’nün gitarcısının performansı bana Jimi Hendrix’i hatırlattı.
“All Along The Watch Tower”deki sahne performansında yaptığı; gitarı sırtına alıp çalma ve ardından diliyle tellere dokunmasının bir örneğini sergilemişti bu gencecik kabiliyetli arkadaşımız. Gurur duydum onlarla...
Rock-Agresif-Protest-Başkaldırıcı yönünün bir yansıması olan bu tür müziğin genelde gençler ve tabii ki orkestralar tarafından performans şarkıları olarak seçilmesinde; toplumsal-psikolojik yapının önemli bir yansımaları var kanısındayım. Müzik yapan gençliğin çoğunluklu tarafında “başkaldırnın” izleri taşınmaktadır. Belki bilinçli olarak “sisteme karşıtlık” olmayabilir ama, birşeylere karşıtlığı olduğu ve ruh hallerini bu türle ifade edebildileri bir gerçek.
Bir başka gerçek ise performans şarkılarının genelde yabancı parçalar olması. Burda da dikkatimi çeken; belki “sözleri “ bakımından bir ifade yolu değildir seçilen parçalar ama dinamiklik ve protes yanının yer aldığı ritmsel bir başkaldırnın, bir seçim nedeni olduğu kansındayım.
Bayan solistlerimiz içerisinde çok iyi yerlere gelebilecek nitelikli gençlerimiz var özellikle Lefkoşa TMK’nın solisti çok iyiydi. Gerçekten çok güçlü bir sesi vardır genç arkadaşımızın. Grup performansları da çok iyiler arasındaydı bence. Sadece solist olarak değil bir “baterist” olarak da bayanların orkestralarda görev aldıklarını görmek, bizim dönemi düşündüğümüzde sadece bayanlardan oluşan “HEART” grubunun bayan davulcusu aklıma geldiğini burada vurgulamak isterim.
Ufak tefek kontralar, kaçmalar ve detoneler yok muydu? Elbette vardı. Ama fotoğrafın geneline baktığımda şunu gördüm bu yarışmada: inanılmaz nitelikli bir müzisyen kitlesi geliyor ve müzik yaparken herkes mutlu oluyor. Bu bana yetiyor.
Emeği geçen başta Telsim yetkililerine bir müzik adamı olarak yürekten teşekkür ederim