Futbol adına…

Öyle böyle derken… Gün geldi çattı. Yarın futbola başlıyoruz. Televizyonlarımızın başına çoktan geçtik yaa! Bir tarafta Türkiye ligi karşılaşmalarını takip ederken, diğer taraftan, “Acaba Arda bu hafta nasıl oynadı? Diye komutadan “L

 

 

Öyle böyle derken…

Gün geldi çattı.

Yarın futbola başlıyoruz.

Televizyonlarımızın başına çoktan geçtik yaa!

Bir tarafta Türkiye ligi karşılaşmalarını takip ederken, diğer taraftan, “Acaba Arda bu hafta nasıl oynadı? Diye komutadan “La Liga” maçlarını zaplayıp duruyoruz.

Ehhh bizim de en büyük keyiflerimizden birisi bu.

Futbolun ekonomik değeri durup, dururken artmamış…

Futbolu da ekonomisini de yaratan taraftarlar değil mi?

Bu aralar Facebook’ta, internette bir çekişmedir gidiyor.

Bir tarafta Fenerbahçe’nin şike iddialı nedeniyle ellerine koz geçen Galatasaray taraftarları, diğer tarafta bu konuda kulüp başkanlarını yalnız bırakmak istemeyen Fenerbahçe taraftarları.

Renkli tartışmalar, atışmalar aldı başını gidiyor.

Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımdan biri, “Spor yazarı olarak tarafsız olman gerekmiyor mu?” diye sormuştu.

Tarafsızlık, olayları objektif olarak değerlendirmekten geçiyor.

Tuttuğu takımı açıklayan spor yazarı taraf değil, taraftardır.

Hangi takımı tuttuğunu açıklamaktan çekinen spor yazarı ise bana göre içten pazarlıklıdır ve dürüst değildir.

 


 

 

Bu Sezon Renkli Geçecek

 

Lig öncesi izleme olanağı bulduğum iki karşılaşma oldu.

Biri K. Kaymaklı ile Yenicami arasında oynanan KTSYD Kupası, diğeri ise K. Kaymaklı ile Çetinkaya arasında oynanan Süper Kupa.

Bu sezon bu üç takım ile birlikte Mağusa Türk Gücü ve B. Bağcıl’ın da şampiyonluk mücadelesi yapacağına inanıyorum.

Bu nedenle lig renkli geçecek.

İzlediğim takımlar arasında en beğendiğim Çetinkaya oldu.

Yenicami de güçlü bir kadro kurmuş.

Ancak geçtiğimiz sezonun şampiyonu K. Kaymaklı henüz arzuladığı futbolu oynamıyor.

Geçtiğimiz yıllarda yabancı futbolcu konusunda şanssız olan ve isabetli transferler yapamamış olan K. Kaymaklı bu yıl da diğer takımların yanında sönük kalmış.

Diğer taraftan kadrosuna Ertaç’ı katarak, Yasin ile yollarını ayıran forestin orta sahada sıkıntı çektiği görülüyor.

Henüz formsuz olan Hamis izlediğim iki karşılaşmada belki de futbol hayatının en kötü futbolunu oynarken, ortadan derin pasları seven Ertaç arzuladığı pasları alamıyor.

 


 

 

Herkes Konuşmalı

 

Bu “En doğrusunu ben bilirim. Herkes işine baksın” psikolojisinden vazgeçmedik gitti.

Eleştirilere “Eğer varsa” doğrularımızla cevap vereceğimize…

Siz işinize bakınız!

Ne karışırsınız futbola?

Zaten siz her zaman öylesiniz, böylesiniz…

Diyerek konuları geçiştirmeye çalışıyoruz.

Nerden mi bahsediyorum?

Futbol Federasyonu ile KTOEÖS arasında yaşanan beyanat kavgasından elbette.

Daha önce yine yaşamıştık…

Hani Turgay Avcı mecliste Lefke Türk Spor Kulübü hakkında açıklama yapmıştı ya…

Sevgili Sertoğlu o zaman da hiddetlenmiş Turgay Avcı’ya, işine bakmasını buyurmuştu.

Benzer şey geçtiğimiz haftalarda yine yaşandı.

Doping cezalı futbolculara lisans verip, vermeme konusunda uzman olan Futbol Federasyonu, KTOEÖS’ün açıklamalarından rahatsız olmuş ve zehir zemberek bir açıklama ile işine bakmasını buyurmuş.

Neymiş Öğretmenlerin işi?

Sen doping cezalı bir futbolcuya lisans çıkararak, toplumun önüne kötü bir örnek koyarsan…

Öğrencilere doğru değerleri öğretmek için çabalayan öğretmenin ne yapmasını bekliyordun?

Olmadı Sayın Sertoğlu, olmadı.

Eleştirilmekten korkuyorsan, kararlarını vermezden önce iki defa düşüneceksin.

Dünya kimsenin parmağının ucunda dönmüyor.

 

 


 

 

Seyircisiz Futbol mu?

 

Geçtiğimiz hafta Türkiye Futbol Federasyonu tarafından alınan iki kararı alkışlıyorum.

Birincisi sezon sonunda en centilmen takıma verilecek ödülün, nerdeyse şampiyon olacak takıma verilecek ödül kadar olması…

Diğeri ise şu seyircisiz oynama kararının kaldırılıp, yerine bayanlar ve çocukların seyirci olarak tribünde yerlerini alabilecekleri yönündeki karar…

Ne kadar isabetli bir karar olduğunu Fenerbahçe – Manisaspor karşılaşmasında görüldü zaten.

Doğrusu bu kadar kalabalık beklemiyordum.

Hani üç beş bayan taraftar gelir, ben de Fenerli dostlarımla dalgamı geçerim diye düşünüyordum, ama öyle olmadı.

40 Binin üzerinde bayan taraftar ve çocuğun tribünde yerini alması muhteşemdi.

Ancak ilk kez yaşanan böyle bir olay sonrasında sanal âlemde espriler de birbirini izledi tabii.

 

İşte o esprilerden bazıları:

— Desibel rekorunu bilmem ama kesinlikle Sibel rekoru kırılmıştır.

— 40 bin kadının ofsayt olduğunu hemen fark edememesi, yaklaşık 40 bin erkeğin şampiyon olduklarını sanmasından daha komik değil bence...

—Sahaya yabancı madde atmayın”, yerine “Çocuklara dikkat” anonsları var.

— Anonsçu 45 dakikadır "Sarı-lacivert- şampiyon-Fener" öğretmeye çalışıyor. Yapamadı. Üç vakte işi bırakır.

—Sarı-lacivert-şampiyon-Fener” demeye çalışıyoruz. Ama olmuyor, olmuyor. Yanımdaki teyze anons için “Ne diyor?” diyoo yaa!

— Vuvuzela mı, sadece kadın dolu tribünlü bir maç mı?

— Basın tribününde içeri girdim, tv’den izliyorum. TFF hatadan geri dön. Bu kadar kadın bir arada olmuyor.

— İstiklal Marşımız bile güzel, hatta çok daha güzel söyleniyor.

GANİ MÜJDE: Belma çocuklarla maçta. Karım "Maçtan sonra caddede tura çıkcaz lan" diye mesaj atmış. Göndermese miydim acaba? Şimdi maçtan eve sinirli gelir. Uyuyor numarası mı yapsam acep?

SAMET GÜZEL: Bugün tribünlerde bayanların olacağı maçta olası ofsayt kararlarında tepkilerini merak ediyorum. İçime doğmuş gibi kadınlar ve ofsaytla ilgili twit attım maçtan önce. Hay parmaklarımı eşşek arısı soksaydı ya...

 

Milliyet’ten alınmıştır

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri