"Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Futboluna Tekrar Katılımı"nı ara bölgede bulanan Dayanışma Evi'nde dün tartışıldı.
Etkinliğe katılan Dr. Okan Dağlı’nın konuşmasının tam metni şöyle:
18 Mayıs 2015
Değerli katılımcıları ve bu geceyi düzenleyen AKEL Yeniden Yakınlaşma ve Spor Bürosu yöneticilerini barış ve kardeşlik adına tüm kalbimle selamlıyorum.
Mazi Stin Mappa kitabımda Kıbrıs’ta 1938 ile 2008 yılları arasındaki 70 yıllık döneme futbolumuz açısından bakarak bu dönemi sosyo-politik yönüyle de değerlendirdim.
İki toplumun futbol takımlarında da futbol oynamış ve o günleri yaşamış insanlarımızla sohbet ettim. Onların bana verdiği bilgilerden yola çıkarak Kıbrıs’ta bir arada yaşayan çokkültürlü ve çoktoplumlu bir yapıdan, bölünmüş bir vatana nasıl gelindiğinin şifrelerini onları dinlerken ve yazarken çözmeye çalıştım.
Kıbrıs’ın son yüzyılda “resmi” tarihini yazanlar sadece kan, gözyaşı ve düşmanlıkları kaleme aldılar. Hâlbuki Kıbrıs’ta yaşan insanların ve toplumların barış, kardeşlik ve dostluk öyküleri de vardır. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların çok zor ve olumsuz koşullar altında bile dünyaya örnek olabilecek birliktelikleri de vardır. Gerek sosyal yaşamda gerekse futbolda, Kıbrıs için beraber mücadele ettiklerini, ayni formayı terlettiklerini söyleyebiliriz. Ayni siyasi hedefler için verilen mücadelede omuz omuza yer aldıklarına dair örnekler de çoktur. Fakat ne sosyal ne de siyasi tarihimizde bu birlikte akıttığımız ter ve ortak mücadelemiz çok fazla yer almamaktadır.
Kitapta yer alan, en yaşlı futbolcumuz 1938 yılında Limasol’un Aris takımında lisans çıkarıp futbol oynayan İbrahim Salih Bekircan, bir yıl sonra başlayan II. Dünya Savaşı nedeniyle bir Kıbrıslı olarak İngiliz ordusuna katılmış ve savaşta esir düşmüş olan hayatta olan en eski futbolcumuzdur.
Polonya’daki 40 bin kişilik esir kampında en yakın dostu bir başka Kıbrıslı Glafkos Kleridis beraber olmuştur. Beraber Voleybol takımı kurmuşlardır. İbrahim Salih ayrıca kampta kurulan futbol takımlarında Kıbrıslı Rumlarla beraber futbol oynamıştır. Savaşın bitmesiyle beraber 1945’te Kıbrıs’a geri dönmüştür.
1941 ile 1944 yılı arasında II. Dünya Savaşı nedeniyle Kıbrıs’ta futbola ara verilmiştir. 1948 yılında KOP, FİFA’ya kabul edilmiştir. Aynı yıl KOP bölünmüş ve komünistler KOP’tan dışlanmıştır. (Omonia, Nea Salamina, Anteos)
1950’li yılların ilk yarısı artık Kıbrıs Futbol Federasyonu’nun (KOP) içindeki bölünmelerin/ayrışmaların azaldığı ve 3 toplumun takımlarının da yer aldığı bir lig olmuştur.
Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkler ve Ermenilerin takımları bu yıllarda KOP’ta beraber top oynadılar. Önceleri 8, daha sonra 10 takıma yükselen KOP 1. Liginde KT’lerin Çetinkaya’sı, Ermenilerin de AYMA takımları yer alıyordu. Ayrıca Anorthosis, EPA gibi takımlarda 3 toplumun oyuncuları da beraber forma giyiyordu. Fakat EPA gibi Larnaka’nın bir başka takımı olan Pezoporikos’ta bu mümkün değildi! Daha sonra EPA ve Pezoprorikos ile birleşip AEK oldular.
1950’li yıllar ayni zamanda Kıbrıs Karmasının kurulduğu ve İsraille hem Kıbrıs’ta hem de İsrail’de maçlar yapıldığı yıllardır (1950 ve 54). Bu takımda KT/KR ve Ermeni futbolcular beraber oynamış, Karma’nın hocalığını da Yunanlı hoca Kavallaris yapmıştır. Bu maçlarda Anorthosis’te oynayan Ali ve Çetinkaya’da oynayan Erdoğan goller de atmıştır.
O yıllarda Kıbrıs Karmamız yani Milli Takımımız, dünyanın ancak 30 yıl kadar sonra başarabildiği bir olguyu başarmıştır. Milliyetçiliğin dışlandığı ve 3 farklı etnik kökenden gelen insanların ayni milli formayla beraber oynadığı durum demokrasinin beşiği sayılan Avrupa’da bile ancak bizden 30 yıl sonra gerçekleşmiştir. 1954 yılındaki Kıbrıs Karmasında yani Kıbrıs Milli Takımında ilk 11’de KT ve KR’ların 5’er, Ermenilerin de 1 oyuncusu bulunmaktaydı.
O yıllarda tüm dünyada milliyetçilik ön planda olurken, ülkelerin Milli Takımları hep arı/saf unsurlardan oluşuyordu. Alman Futbol Takımında bir Afrikalı’nın, Fransa Milli Takımında bir Cezayirli oyuncunun yer alması ya da düşünülmesi bile mümkün değilken, bizler o yıllarda Kıbrıs’ta milliyetçiliği dışlamıştık. Dünya bizi bu yönümüzle 1980 yıllarında ancak takip edebilmiştir.
1950-55 yılları arasında KT’lerin futbol takımı Çetinkaya, 1 kez Lig, 2 kez Kıbrıs Kupası ve 3 kez de Super Kupa niteliğindeki Pakos Şildini kazanmıştır.
Anorthosis’de oynayan Ali ile AEL’de oynayan Sevim, KOP Liginde 1950’li yılların ilk yarısında Gol Kralı olmuşlardır. Bu yıllarda Kıbrıs Karması, Kıbrıs Futbol Ligi ve birçok futbol takımı 3 toplumun oyuncularından oluşmuş ve Kıbrıslılık hep ön planda olmuştur.
Nihayet hem futbolumuzun hem de adamızın bölünmesinde ciddi bir kilometre taşı olan 1955 yılı gelip çattı. İki toplumun da yeraltı örgütleri 1955 yılında kurulmaya başlandı.
KT’ler 30 Ekim 1955’deki KOP Genel Kuruluna katılmadılar ve ayni gün kendi Futbol Federasyonlarını kurarken, KR’lar da KOP’tan KT’lerin ihracına karar verdiler! Hâlbuki KOP’un Başkan Yardımcısı ve Disiplin Komitesi üyeleri KT’lerdi. O gün KOP Genel Kuruluna KT üyeler yeraltı teşkilatlarının baskısı ile gitmeyip bir yerde atılmayı da teşvik etmişlerdir. Kıbrıs Futbol Federasyonu KOP’tan ayrılışımızda (ya da dışlanmamızda) o dönemki Kıbrıs Türk Yönetimi ya da bu yönetimi kontrol altında tutan yeraltı teşkilatının karar ve tavırlarının da çok önemli rol oynadığını söylemek mümkündür. (EOKA’nın kurulmasından hemen sonra kurulan yeraltı ı teşkilatı VOLKAN idi. 1958 yılında TMT kurulana kadar da etkinliğini sürdürmüştür.)
Bu süreci daha da derinliğe ele almamız gerekmektedir. Çünkü Kıbrıs’ta iki toplumun hastanelerden belediyelere kadar, kurumsal ayrılma ya da bölünme süreçlerinin, futbolun yani ortak futbol federasyonu olan KOP’un ayrılma süreci ile beraber başladığını iddia etmek zor değildir.
Futbolda bu kararı alanların en büyük gerekçeleri ise Kıbrıs’ta o günlerde stadyumların kontrolünü elinde bulunduran Kıbrıs Rum Spor Teşkilatı’nın (TESK), KOP Genel Kurulu’ndan bir hafta önce toplanıp güvenlik nedeniyle stadyumların Kıbrıs Türk takımlarına kapatılma kararını almaları olmuştur. “22 Ekim 1955’te toplanan TESK adada oluşan gergin havayı ileri sürerek Kıbrıs Türk takımlarına, Kıbrıs Rum stadyumlarını kapattığını açıkladı. Bu karar da 30 Ekim 1955 tarihinde toplanan KOP tarafından onaylandı. KOP, oluşan gergin havayı ileri sürerek, Kıbrıs Türk takımlarını resmi ve gayri resmi maçlardan men ettiğini açıkladı. KOP bu kararını açıklarken, siyasi ve etnik motivasyonlarla davranmadığını, kamu düzeni kaygısıyla hareket ettiğini ve Kıbrıs Türk takımlarının üyeliğinin devam ettiğini de ileri sürüyordu.” (Sotos Ktoris, Podosferikes Shesis Stin Apikiaki Periodos s.9)
KOP’tan ayrılma noktasında ve Kıbrıs Türk Spor Teşkilatı yani Kıbrıs Türk Futbol Federasyonunun kurulma sürecinde başı çeken kişilerden biri de Türk Milli Takımının eski oyuncusu ve Çetinkaya’nın hocası Naci Özkaya idi. Bu kişinin daha sonra içinde bulunduğu eylemler de dikkate alındığında bazı araştırmacıların belgelerine ve kendisini tanıyanların ifadelerine göre MİT görevlisi olarak adada ikiz görev yapan ve ayrılıkçı hareketlere destek veren ve yeraltı faaliyetlerinin içinde de bulunan bir kişi olduğuna dair ciddi şüpheleri üzerinde taşımaktadır. (21 Mayıs 1959 tarihli TMT ile ilgili İstihbarat Şefinin hazırladığı rapor, CO 926/951)
Yine o günlerdeki Kıbrıs Rum basınında AKEL’in yayın organı Neo Demokrati, gerek Kıbrıs Türk Takımlarına stadyumların kapatılmasına, gerekse KOP’un Kıbrıs Türk Takımları dışlamasına karşı çıkarak bu kararların Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların ilişkilerine büyük zarar vereceğini, Kıbrıs Futbolunu böleceğini ve bu kararların iptal edilmesini savunuyordu. (Sotos Ktoris, Podosferikes Shesis Stin Apikiaki Periodos s.9)
Bu olgunun benzerini ileride kurulacak ortaklık cumhuriyeti olan Kıbrıs Cumhuriyetinde de yaşadık. KT’ler 1963 yılında cumhuriyeti yeraltı teşkilatları TMT’nin baskısı ile terkettiler, sonra da KR’lar tarafından Kıbrıs Cumhuriyet’inden dışlandılar!
1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında siyasi bir ortaklık ve yumuşama söz konusu iken Cumhuriyetin CB Muavini Dr. Fazıl Küçük, KT futbolcu Zihni’nin Omonia’ya transferini engellemek için sahibi olduğu Halkın Sesi Gazetesine “Zihni Komünistlerin takımına transfer oluyor” diye manşet atıp bunu engelliyordu. Yani Dr. Küçük, KC Cumhurbaşkanı Muavini olarak sözde adanın birlik ve bütünlüğünü temsil ederken, iki toplumu birbirine düşürecek kışkırtmaları da gazetesinden yapmaya devam ediyordu!
1963 yılında Cumhuriyet’ten KT’ler ayrılmış, ülkemizde yeraltı örgütlerinin tetiklediği çatışmaların başlaması ile tüm adada futbola liglerinde 2-3 yıl ara verilmiştir.
1960’lı yılların ikinci yarısından sonra tekrar başlayan futbolda artık Kıbrıslı Türklerin Rum takımlarında futbol oynaması hapislik cezası olan bir durumdu. Zihni, Nejat ve Galliga, PAEK, Nea Salamina ve Paralimni’de bu yıllarda gizli, gizli futbol oynadılar. Baf’ın APOP takımında forma giyen Derviş ise fark edilip 1 hafta hapis cezasına çaptırılmıştı. Futbolcularımız cumartesi Kıbrıslı Türklerin takımlarında oynarken, ertesi gün Kıbrıslı Rumların takımlarda oynuyorlar ve bunu takım arkadaşlarına dahi hissettirmiyorlardı.
1970 yılında Zihni bu kez Kıbrıs Şampiyonu Olympiakos ile anlaşmıştır. O yıllarda Kıbrıs Şampiyonu olan takım ertesi yıl Yunanistan Liginde de 1 yıl futbol oynamaktadır. Bu Zihni için bir şanstır. Fakat devreye giren TMT Zihni’ye ya ailesi ya da futbolu seçmesini söyler. Ailesi ağır basar. Bu durumu Olimpiyakos Başkanına izah eder. Başkan “Burada EOKA, orada TMT, bunda dolayı kararına saygım var” der Zihni’ye…
1970-71 yılında Paralimni-Omonia kupa maçında Galliga da forma giyecektir. Bunu bilen Omonia takımı Galliga’nın maçta oynamaması için Denktaş’a gidiyor ve Galliga’nın Paralimni’de futbol oynadığını söyleyip bunun engellenmesini istiyordu… Buna rağmen Galliga bu maçta Parlimni forması giymiş ama hapis olmaktan son dakika Mağusa Milletvekillerinin araya girmesi ile kurtulmuştu.
Ve arkasından 1974 ve ilişkilerin tamamen koptuğu yıl oluyordu.
Yaklaşık 30 yıllık bir ayrılıktan sonra iki tarafın 2003 yılında kapıların açılmasıyla tekrar ilişkiye geçmesi yine KT futbolcuların, KR’ların futbol takımlarında yer almasını önünü açıyordu. Coşkun ve Ali İmam Nea Salamina’da forma giyiyorlardı. Tabi Ali bunun yüzünde Kıbrıs Türk Futbol federasyonundan uzun yıllar sürecek bir ceza da almıştı… Buna rağmen Ali, KOP’un tüm liglerinde forma giyerek 2008 yılına kadar futbol oynamaya devam etti.
Şu anda Kıbrıslıların beraber futbol oynadıkları tek takım Omonia U-17 takımı olup orada Nicholaslarla, Marioslarla oynayan tek KT futbolcu Hakan Uluçağ’dır. A Takıma yükseldiği halde futbola ulaşım ve eğitim probleminden dolayı şu anda Mağusa’da devam etmektedir.
Sonuç olarak, 1934’te iki toplumun beraber kurduğu Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP), Kıbrıs’ta ayrılıkçı düşüncenin egemen olmaya başladığı 1955 yılında, adanın tüm toplumlarını kucaklayan yapısını kaybetmiştir. Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar ve Ermenilerin beraber futbol oynadığı Kıbrıs Futbol Ligi ve Kıbrıs Karması o günlerden sonra dağılmış ve bugünlere kadar devam eden süreçte Kıbrıs, futbolda sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil edilmiştir.
Şimdilerde her iki tarafın Federal Kıbrıs için masada müzakere ettiği bir süreçte ada futbolunun birleşmesi için gerek KTFF Başkanı Sertoğlu gerekse KOP Başkanı Kutsokomnis gösterdiği cesaret ve irade takdir edilmesi ve desteklenmesi gereken bir adımdır. Kıbrıs’ta federal çözüme inanıp destek veriyorsak buna ciddi bir pratik yaratacak olan futbolun, tek bir çatı altında birleşmesine mutlaka katkı koymamız gerekmektedir.
Böyle bir adım her iki tarafın da kaybetmeyeceği ama özellikle Kıbrıslı Türk futbol takımlarının ve futbolcularının dünyaya direk açılımını sağlayacak yeni bir durumdur. Bunu başarabilirsek adada uzun yıllardır süregelen statükoya ağır bir darbe indirilecektir.
Tekrardan birleşmiş ortak bir Kıbrıs Futbol Federasyonu kurabilirsek bu durum birleşik bir Federal Kıbrıs’ın da önünü açacaktır.