- Geçtiğimiz günlerde Yeni Kıbrıs Derneği'nin (YKD) kurucu üyelerinden Jus Bayada hayatını kaybetti. Bayada, 1975 yılında çalışma arkadaşlarıyla kurduğu YKD'de iki toplumun barış içinde bir arada yaşaması için mücadele ediyordu. 1974 sonrasında "Anavatanımız Yunanistan değil, Kıbrıs'tır" şiarı ile yola çıkan dernek, etnik kimliklerinden bağımsız olarak bütün Kıbrıslıların ortak yurttaşlık paydasında buluşmasını savunuyor ve Helen milliyetçiliğine "Hayır" diyordu. Yunan bayrağı yerine Kıbrıs bayrağı kullanılması için kampanya başlatan dernek, milliyetçi çevrelerin hışmına uğramasına rağmen kavgasını sürdürdü. Uzun yıllar derneğe başkanlık eden Jus Bayada, Kıbrıs Türk toplumu ile diyalog kurulmasının önemine çok erken zamanlarda dikkat çeken biriydi. Hayatının son günlerine kadar Türkçe dil kurslarını takip ediyor ve eğitim alanında iki-dilliliğin yayılmasını savunuyordu. Ateist olduğunu çekinmeden dile getiren Bayada, cesedinin yakılmasını ve küllerinin Mağusa bölgesine atılmasını vasiyet etti. Bayada'nın "Veda Buluşmasında" hatırı sayılır sayıda Kıbrıslı Türk de hazır bulundu.
- KKTC Hükümeti’nin bir kanadının referanduma götürme olasılığını değerlendirdiği, diğerininse TC yetkilileri ile yapılan istişarede ortaya çıkan koşulların hemen kabul edilmesinde ısrar ettiği su projesine ilişkin toplumsal bir adım atıldı. Otuzu aşkın sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden oluşan Su Platformu, 18 Şubat’ta kuruldu. Platformun prensiplerinin aktarıldığı basın açıklamasında, TC ve KKTC hükümetleri arasında imzalanması öngörülen su temini anlaşması taslağına karşı duruş belirtildi. Platform, belirleyeceği eylem planını hafta başından itibaren uygulamaya koyacak.
- 17 Şubat Çarşamba günü, bomba yüklü aracın Ankara’da trafikte bekleyen askeri araçlar arasında infilak etmesi sonucu, 28 kişi hayatını kaybetti ve 61 kişi yaralandı. İntihar saldırısı ile ilgili çeşitli kaynaklardan çelişkili iddialar ortaya atıldı. TC Başbakanı Davutoğlu’nun yaptığı açıklamada saldırının sorumlusu PKK ve YPG olarak gösterildi. KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık yaptığı açıklamayla saldırının kimler tarafından yapıldığını bilmemekle birlikte ‘Kürdistan’daki katliamlara bir misilleme eylemi’’ olabileceği iddiasında bulundu. PYD Eş Başkanı Salih Müslim ise Başbakan’ın iddiasını kabul etmeyerek, Kürtlerin saldırı ile hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı. Müslim açıklamasında ayrıca, YPG’nin Türkiye’yi düşman olarak görmediğini de vurguladı. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’sa yapılan açıklamalara rağmen saldırıların sorumlularının PKK ve PYD olduğuna ilişkin ısrarını sürdürdü.
- 12 Şubat 2016 Münih konferansı sonrası, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin yaptığı açıklamaya göre aralarında ABD ve Rusya’nın da bulunduğu ülkeler iki temel unsurda anlaşma sağladı. Bunlardan ilki, insani yardımın daha hızlı ve daha geniş alanlara ulaştırılması için adımlar atılacak. İkinci unsursa tarafların Suriye’nin genelinde bir hafta içerisinde uygulamaya koyulacak ateşkes için çalışmalara başlayacağıdır. Fakat Kerry’nin açıklamalarının ertesinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hiçbir tarafın öngörülen ateşkes koşullarını sağlayamayacağını iddia ederek, bu yöndeki umutları zedeledi. Buna ilaveten, Suriye Devlet Televizyonu SANA’nın haberine göre genel af ilan eden Devlet Başkanı, bu affın ülke içinde ve dışında ordudan kaçanları ve 17 Şubat 2016 öncesinde askerliğe dair suç işlemiş olanları kapsadığını duyurdu.
- Hâli hazırda devam eden vicdani ret davaları ve son olarak Nuri Sılay için 15 Şubat 2016 günü Yüksek İdare Mahkemesi’nde açılan dava hakkında, ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Sözü edilen açıklamaya Nuri Sılay, avukatları Hüseyin Malyalı ve Aslı Murat, Anayasa Mahkemesi ile Askeri Mahkeme’de davaları süren vicdani retçiler Murat Kanatlı ve Haluk Selam Tufanlı ile Av. Öncel Polili katıldı. Avukatlar hukuki süreçlere ilişkin bilgi verdiler. İç hukuk yargılamalarına ek olarak, Murat Kanatlı’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davası hakkında da son durum değerlendirildi. Bugüne kadar icra edilen uluslararası hukuk kuralları ve uygulamaları dikkate alındığı zaman, ilerleyen günlerde vicdani red hakkının Kıbrıs’ın kuzeyinde tanınmamış olması nedeniyle, insan hakkı ihlali yaşandığına dair bir kararın verilmesi kaçınılmazdır.
- TC Anayasa Uzlaşma Komisyonu, karar alma yöntemleri ve çalışma süresini belirleyeceği üçüncü toplantısında bu hedeflere ulaşamadan dağıldı. Komisyonun dağılmasının sebebi, uzun bir süredir Türkiye gündeminde yerini koruyan başkanlık sistemi tartışmaları oldu. CHP’li üyelerin parlamenter sistem harici hiç bir idari sistemi tartışmayacağı vurgusu yapması üzerine, AKP’li üyelerden itiraz geldi. Bunun üzerine CHP’li üyeler komisyondan ayrılma kararı aldı. Bu karara istinaden komisyon başkanlığı yapan TBMM Başkanı İsmail Kahraman, komisyonun devam edemeyeceğini ilan etti. Olaya ilişkin görüş bildiren HDP komisyon üyesi İstanbul Milletvekili Garbo Paylan, CHP’nin bu tutumda ısrar ettiği sürece komisyonun bir araya gelemeyeceğini belirtti.