• Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de yaşayan ve sayıları 2,7 milyonun üzerinde olan Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkı verilebileceği yönündeki açıklaması üzerine Türkiye’nin gündemi çalkalandı. Muhalefet partileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Suriyelileri potansiyel oy olarak görmek ve bir sonraki seçimde elini kuvvetlendirmek istemekle suçladı. Konu gazete manşetlerine ve sosyal medyaya da taşındı. #ÜlkemdeSuriyeliİstemiyorum etiketi Twitter'da dünya genelinde en çok konuşulan başlıklar arasına girdi. Kimi zaman da hayli ırkçı, nefret söylemi içeren ve yabancı düşmanı mesajlar yayınlandı. Bunlardan en fazla ön plana çıkanı Sözcü gazetesi yazarı Bekir Coşkun oldu. Yazısına "Suriyelileri istemiyoruz" başlığını kullanan Coşkun, Suriyeli mültecilerin Birleşmiş Milletler’den gelen bebek mamalarını cinsel gücü artırdığı gerekçesiyle yediklerini ileri sürerek, “Çadır kentlerde günde 135 bebek doğuyor… Sevişmekte üzerlerine yok… Bizde; gece üst kattaki tıkırtı yapsa elin ayağın dolanır beceremezsin… Bunlar, bomba sesleri altında çeyrek milyon arttılar…” gibi ifadeler kullandı.
• Modern İngiltere tarihinde en uzun süre görevde kalan içişleri bakanı olan Theresa May, bugün başbakanlık görevini David Cameron'dan devraldı. May, başbakan olmasının ardından yeni kabine atamalarına hemen başladı. David Cameron'a yakın bir isim olan Maliye Bakanı George Osborne’un yerine eski dışişleri bakanı Philip Hammond'ı atadı. Daha sonra ise eski Londra belediye başkanı Boris Johnson'ın dışişleri bakanlığına atandığı açıklandı. Johnson, İngiltere'nin AB'den ayırılması yönünde yürütlen kampanyanın önde gelen isimlerindendi. Johnson, linç edilerek öldürülen Osmanlı İmparatorluğu'nun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal'in torunu Stanley Johnson'ın oğlu olarak da biliniyor. May’in yaptığı bu atamalar iki şekilde yorumlandı. İlk olarak kurulan hükümetin bakan tercihleri ile sağa kaydığı dile getirildi. Bir diğer yorumda ise yapılan atamalar AB referendum sürecinde bölünen Muhafazakar Partiyi tekrar birleştirme çabası olarak belirtildi.
• Demokrat Parti’nin demokratik sosyalist aday adayı Bernie Sanders, Yeşil Parti’nin bizim adayımız ol çağrısını reddetti ve Trump’ın karşısında Hillary Clinton’u destekleyeceğini açıkladı. Sağcılaşma tehlikesine vurgu yapan Sanders, “ülkemize hizmetin en iyi yolu Clinton’ı destekleyip Trump’ı yenmektir” dedi.
• 14 Temmuz 2016 itibarıyla, İran nükleer anlaşmasının imzalanmasının üzerinden bir yıl geçti. Anlaşmaya göre İran uranyum zenginleştirme projesinde geri adım atacak ve karşılığında İran’a karşı sürdürülen ekonomik yaptırımlar kaldırılacaktı. Anlaşmanın üzerinden geçen bir yılda, Uluslararası Atomik Enerjisi Kurumu’nun raporlarına göre İran kendi payına düşen sorumlulukları yerine getirdi. Belirlenen seviyelerin altında zenginleştirilmiş uranyum ve santrifüjleri bulunduran İran’ın, atomik bomba inşa edebilme süresi -- Batı’nın kaygılarını giderecek şekilde -- bir yıla yükseldi. Ne var ki kalkan bazı yaptırımlara rağmen, İran’da beklenen ekonomik düzelme gerçekleşemiyor. Yavaşça ilerleyen ekonomik dönüşümün yarattığı hayal kırıklığı, sivil toplum için öngörülen açılımları da sekteye uğrattı. Neticede gittikçe daha da otoriterleşen bir İran rejimi ve ABD Başkanlığı’na aday Donald Trump’ın da alenen İran nükleer anlaşmasına karşıtlığı göz önüne alınırsa, anlaşmanın ilk yılının ardından pek de parlak bir geleceğe sahip olmadığı kaygısını taşımak kaçınılmazdır.
• 11 Temmuz Basın Günü kutlandı! 11 Temmuz 1889’da Ahmet Emin Efendi tarafından yayımlanan Saded isimli gazetenin “Kıbrıs’ın ilk Türkçe Gazetesi” olduğu kabul edilmesinden ötürü her yıl 11 Temmuz “basın günü” olarak kutlanmaya devam ediyor. Günün anlam ve önemi vesilesiyle yayımlanan mesajlarda devlet yetkililerinin basının özgür oluşunun demokratik toplumlardaki önemine işaret edilmesine rağmen, meslek örgütleri ve çalışanlar Kıbrıs’ın kuzeyinde basının özgürlüğü ve basın emekçilerinin yaşadıkları sorunlara dikkat çektiler. Yapılan açıklamalarda, Kıbrıs’ın kuzeyinde basının bulunduğu durumun çok da içaçıcı olmadığı, özellikle basın yasasının bir türlü “uygulanamaması”nın getirdiği sorunlara dikkat çekildi. Yakın zamanda Cumhuriyet Meclisi önünde gerçekleştirilen #reddediyoruz protestosunun TAK tarafından sansürlenmesi, ifade özgürlüğünün ülkede ne boyutta olduğunu belirtmesi bakımından önemli bir örnek. Tam da günün ertesinde, 13 Temmuz 2016 tarihinde yazdığı bir yazıda bir milletvekilinin oğlunun şirketine verilen kredinin yasal olmadığı iddiasını gündeme getiren Yenidüzen Gazetesi İşleri Müdürü Mert Özdağ'ın aracı takip edilerek “Dikkat et başın belada” yazılı bir tehdit mektubu bırakılması, Kıbrıs’ın kuzeyinde basın özgürlüğünün ne boyutlarda olduğunu düşündüren bir gelişme olarak göze çarpmış bulunmakta. Basının susturulmasına yönelik bu ve buna benzer hareketler, birçok örgüt tarafından kınanarak, ivedilikle olayın aydınlatılmasının gerektiğinin altı çizildi.
• Karaoğlanoğlu’nda yapılmakta olan gayrı yasal otel inşaatı, basında çıkan haberler sonucunda durduruldu! Girne’de var olan emirnameye göre, en fazla dört kat yapılması gereken otel inşaatında yedinci kata kadar inşa edildiği haberininin basına yansıması üzerine mühürlenerek durduruldu. Gayrı yasal inşaatın ortaya çıkmasının ardından emirname olduğu halde inşaatın yedi kata kadar nasıl çıkabilmiş olacağı tartışmalarında ortaya çıkan durum şunu göstermektedir ki, dört kat olarak izin verildiği halde inşaatın nasıl sürebildiği akla ilgili kurumların konu ile ilgili olarak ne kadar ihmalkar davrandığını getirdi. Bu da, var olan yasaların uygulanmasında ilgili kurumların yeri geldiğinde gözlerini nasıl kapayabileceklerini gösterirken, “basın günü” vesilesiyle, bir kere daha özgür bir basının ne kadar önemli olduğunu hatırlatması bakımından manidar bir örnek.
• Başkentte suyun fiyatı belirleniyor! Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı Su Komitesi olarak gelecek Pazartesi tüzüğün değiştirlmesinin ardından ertesi gün imzanın atılabileceğini belirtirken, şu anda 2,15 TL’den satılan suyun, bundan sonra 2,30 TL’den alınacağı için “en makul” fiyatın arandığını ifade etti. Kesin olmayan bilgilere göre, suyun fiyatının 4,5 TL’den başlayacağı haberleri, akla, suyun gelmesi ve yönetimi üzerine ta baştan itibaren yapılan itirazların pek de boşa olmadığını getirdi.