Uzaklardan gelip ‘bir zamanlar Kıbrıs’ adlı TV dizisi için Gala yapmayı akıllarına koyanlar ve onların sözcülüğüne soyunanlar pek ikna edici olamıyor.
Niyetlerini ve yöntemlerini anlamak artık fazla zor olmasa gerek!
Kıbrıs coğrafyasını kalıcı olarak bölmek, yeni bir militarizm dönemi başlatmak ve oradan da ilhaka sıçramak amacı sırıtıyor.
Herhalde bu amaç herkes tarafından anlaşılmıştır!
Ama bu ‘kalıcı bölünme ve ilhak’ girişimini günümüz gerçekleriyle uyuşturmak ve bunu savunmak oldukça zordur.
Vahim sonuçlara yol açacak böyle bir maceraya atılmak, Dünya’yla ilişkileri koparmayı göze almak demektir.
Kalıcı bölünme ve ilhak amacının karşısında hem içeride hem de dışarıda bir kamuoyu oluşmuştur.
Bu kamuoyu inancının ters-yüz edilmesi gerektiğine inanmışlar.
Dışarıya söz geçiremeyince içe yönelme ihtiyacı ortaya çıkmış.
Kalıcı bölünme ve ilhak amacı zihinlerde nasıl meşrulaştırılacak?
Yani bunun psikolojik ortamı nasıl hazırlanacak?
O nedenle ‘Kıbrıs tarihinden medet’ umulmaktadır.
Hemen akla 1963-64 çatışmaları geliyor, her zaman olduğu gibi.
İlgileri, bu çatışmaları hatırlamalarından kaynaklanmıyor.
Yitirilenleri anmak da değil amaçları.
Bugünkü gerçekleri kullanarak meşrulaştıramadıkları kalıcı bölünme ve ilhak siyasetini, bir de tarihin yardımıyla yapmayı denemektedirler.
Kullanılan yöntem dahiyane olmasa da sinsice olduğu apaçık ortada.
Paldır-küldür yöntemlerin işe yaramadığını anlamış olmalılar.
O nedenle sıradan insanların oturma odalarına televizyon ekranında ‘sızmayı’ denemektedirler.
Bu TV dizisinin Kıbrıs’ın siyasal ve tarihsel gerçeklerine ne kadar saygılı olduğu, sahneye konulduğu döneme bakılarak anlaşılabilir.
‘Kıbrıs’ın tümü bize aitti, şimdi yarısı bize yeter’ şeklinde özetleyebileceğimiz bir yaklaşımın yeniden egemen kılınmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz.
İşte bundan ötürü pandemi kuralları hiçe sayılarak yurtdışından gelecek bir ekiple ‘Gala’ yapılıyor.
Bu kabul edilemez eylemlerini haklı çıkarmak için de garip gerekçelere sarılıyorlar:
‘Cumhuriyet Meclisi de 50 kişiyle toplanıyor’ diyorlar.
‘Elli kişinin Meclis’te toplanmasını kabul ediyorsunuz da 250 kişinin gala için toplanmasını niye eleştiriyorsunuz?’ denmektedir.
Dr. Okan Dağlı, bu garip tutumu Salamis Tartışmalarında eleştiriyor:
‘Evet Meclis toplanıyor ama katılımcıların büyük bir bölümü pandemi ile yanıp tutuşan bir ülkeden gelmiyor.’
Dahası var,
Meclis zorunlu bir faaliyeti yerine getirmek için toplanıyor.
Yani yasama faaliyetleri ertelenemez.
Bunu galacılar bilmiyor mu?
Gala’nın aciliyeti nedir acaba?
‘Federasyonu denedik, olmadı’ iddialarına inanan olmadı.
Bir de TV dizileriyle, tarihten seçmece yaparak inandırmaya çalışacaklar.
Türkiye Milli Güvenlik Kurulu, ‘iki ayrı devletten geri adım atılmayacak’ diye açıklama yapıyor.
Yani Gala’ya acil ihtiyaç var!
Aksi halde bu kalıcı bölünme ve ilhak özlemi de havada kalacak!